Zeynep Yıldızel: Ukrayna’nın işgali sonrası Avrupa da Türkiye de bu yatırımı yapmak isteyecektir

Zeynep Yıldızel: Ukrayna’nın işgali sonrası Avrupa da Türkiye de bu yatırımı yapmak isteyecektir

Uzmanlar, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıları sonrası Türkiye’nin de Avrupa’nın da enerji arz güvenliğini artırması için tedarikçilerini çeşitlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Daktilo 1984’ten Arın Demir’e konuşan ODTÜ Jeoloji Mühendisliği bölümü yarı zamanlı öğretim üyesi ve Jeolojik Araştırmalar Derneği II. Başkanı Dr. Zeynep Elif Yıldızel, daha önce politik risklerden dolayı Irak’ta hayata geçirilemeyen enerji projelerinin tekrardan gündeme geleceğine dikkat çekti.

“Türkiye’nin bu tüketim rakamları ile 410 yıllık petrol ihtiyacına ve 58 yıllık doğal gaz ihtiyacına denk bir miktardan bahsediyoruz”

Geçmişten günümüze Kuzey Irak’ta ihtilaflı bölgeler hariç yapılan petrol ve doğalgaz keşifleri ne düzeydedir? Yapılan keşiflerin ne kadarı ticari olarak kullanılabilir seviyededir?

Türkiye için sadece Kuzey Irak gazları değil, Irak’ın tamamındaki gazlar önemli. Bu durumun iki temel nedeni var. Öncelikle, Türkiye’nin konumu dolayısıyla Irak gazlarının ülkemize ve buradan Avrupa’ya taşınmasının kolay olduğunu söyleyebiliriz. İkincil olarak, Irak’ta üretilen gaz veya petrollerin taşınması için halihazırda iki çıkış bulunmaktadır. Birisi Basra, diğeri Türkiye çıkışıdır. Ticari olarak kullanılabilir petrol ve doğalgaz keşiflerine gelirsek, ispatlanmış rezerv tanımlamaları üzerinden konuşmamız gerekmektedir. Bu çerçevede Irak’ın toplam ispatlanmış petrol rezervleri yaklaşık 150 milyar varildir. Doğalgaz rezervleri ise 3,5 Tcm’dir (trilyon metre küp). Bu rakamların kafamızda canlanabilmesi için söylemem gerekirse, Türkiye günlük yaklaşık 1 milyon varil ham petrol ve yıllık 60 milyar metre küp doğal gaz tüketmektedir. Başka bir deyişle, Türkiye’nin bu tüketim rakamları ile 410 yıllık petrol ihtiyacına ve 58 yıllık doğal gaz ihtiyacına denk bir miktardan bahsediyoruz. Irak’ın diğer bir ticari avantajı, 1/3’ü aranmış, 1/3’ü az aranmış, 1/3’ü ise hiç aranmamış sahalardan oluşmasıdır.

“Bölgeden gaz akışı Türkiye olmadan başarılamaz”

Gelecek süreçte bölgeden gaz akışının olması durumunda, Türkiye’nin Irak’la ikili ilişkileri nasıl etkilenir?

Öncelikle şunun altını çizmek lazım. Bölgeden gaz akışı Türkiyesiz başarılamaz. Bu denklemde en önemli unsurlardan birisi Türkiye’nin doğalgaz arzına yönelik ihtiyacıdır. Bir de sadece Kuzey Irak gazları olarak düşünmeyelim demiştik. Irak’ın tamamında belirttiğimiz üzere 3.5 Tcm (trilyon metre küp) gaz bulunmaktadır. Sadece Irak gazlarını da değil, Doğu Akdeniz’den gelmesi planlanan gazlarla beraber düşünmemiz gerekmektedir. Biliyorsunuz, Biden Yönetimi Doğu Akdeniz gazlarının İsrail’de denizin altından Kıbrıs üzerinden Avrupa’ya ulaşmasını istemediğini ve Eastmed projesinin finansal olarak ölü olduğunu çok yakın bir zamanda belirtmiştir. Dolayısıyla mevcut rotalarda Doğu Akdeniz gazları için yine denizin altından Ceyhan’a ve Irak gazlarının da karadan Irak üzerinden Türkiye’ye getirilmesi gerekmektedir. Her iki olası doğalgaz rotası için Türkiye ile iş birliği yapılmadan bu projelerin hayata geçmesi pek mümkün görünmemektedir. Başka bir deyişle Türkiye’ye rağmen yapılamaz. Bölgeden gaz akışının başlaması sonucunda Irak’la ilişkilere olumlu katkı sağlayacağını düşünüyorum.

“Avrupa’nın da benzer bir talebi olacaktır, daha önceden politik risklerden Irak’ta yapmadıkları projeleri tekrardan yapmaya çalışabilirler”

Bölgeden gazın gelmesiyle Türkiye’nin doğalgaz kaynaklarını çeşitlendirmesi, enerji güvenlik paradigmasında nasıl değişimleri beraberinde getirir?

Türkiye’nin de Avrupa’nın da enerji arz güvenliğini arttırması için tedarikçilerini çeşitlendirilmesi gerekiyor. Biz şu anda Rusya’ya bağlıyız. Sadece doğalgazda da bağlı değiliz, nükleer ve petrolde de bağımlıyız. Bir ülkenin stratejik hammaddeler üzerinden başka bir ülkeyle girdiği ilişki bu kadar asimetrik olmamalı. Her zaman mesafeli olmamız gerekir. Bu nedenle dış politikamızdaki bazı sıkıntıları rahatlatabilmek için Kuzey Irak ve Doğu Akdeniz gazları Türkiye için çok önemlidir. İki ay önce yaşadığımız İran gaz kesintisini hatırlayalım. İran kendi arz güvenliğini önceledi ve satın almış olduğumuz gazımızı göndermedi. Bunun sonucunda bir hafta kadar sanayimiz durdu. Sanayicilerimize ve hane halkına bir daha böyle kesintiler yaşatmamak veya onları telaşlandırmamak için gaz tedarikçilerimizin çeşitlendirilmesi şarttır.

Kuzey Irak bölgesel Yönetimi ile Bağdat Hükümeti arasında yaşanan çatışmalar, halihazırda Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin kaynaklarının Basra üzerinden enerji marketlerine akışını olumsuz etkiledi. Bu nedenle Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin tek seçeneği olarak geriye sadece Türkiye çıkışı kalıyor. Bizim bu fırsatı Türkiye olarak iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Önümüzdeki süreçte Avrupa’nın da benzer bir talebinin oluşacağını düşünüyorum. Daha önceden politik risklerden Irak’ta yapmadıkları projeleri tekrardan yapmaya çalışabilirler. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması enerji güvenliği açısından da yeni bir paradigmaya sebep oldu. Ukrayna, Suriye ve Afganistan gibi olmadı çünkü halkı topyekûn Rusya’ya karşı savaşıyor. Tarihe baktığınız zaman sivillerin istemediği hiçbir işgal girişimi, savaşsız sona ermez. Yaptırımların da etkisiyle daha fazla saldırganlaşan ve kendisine çıkış yolu arayan bir Rusya var. Mevcut konjonktürde Ukrayna – Rusya savaşının uzayacağını ve ülkelerin de alternatif enerji tedariklerine yöneleceğini düşünüyorum.