"Yakın Okuma"nın Ontolojik Durumu
Bir kavramın zıddı kullanılıyorsa mutlaka onun literatürde kendisi de yer alıyor demektir. Bir anlamda o kavramın ontolojik nedenlerinden biri de aynı bağlamda zıddının kullanılmasıdır. "Yakın okuma" adını verdiğimiz edim de böyledir. Hatta adına Türkçede yazılmış bir kitap bile vardır. Edimin adı illa ki yakın okuma olmak zorunda değildir, elbette. Tıpkı "edim" kavramının kendisinin yerine TDK Sözlüğünde kullanılabilecek bir sürü anlamı olduğu gibi. (Yapılmış, gerçekleşmiş iş, amel, fiil /
Deniz Gündoğan İbrişim, "Yakın Okuma" kavramını "uzak okumayı" tanımlama ya da anlamlandırma ekseninde kullanır:
"Biz ölümlüler, bunca kitapla ne yapabiliriz? Edebiyat profesörü ve eleştirmen Franco Moretti'nin bu soruya bir cevabı var: "Bütün kitapları satır satır okumayın." Moretti'nin geliştirdiği "Lit Lab" (Yazın Laboratuvarı diye çevrilebiliriz) edebiyat ve edebi çalışmalar içinde uzun yıllar boyunca yer eden yakın okumaya karşı uzaktan okumayı önerir." (
Ama işin zıddına yahut mukayesesine gitmeden doğrudan tanıma gitmek ve tanımı biraz daha yakından ifade etmek hatta bunu bir kitap ismi düzeyinde taçlandırmak da mümkündür. Bunu yapan Şadi Kocabaş'tır. Peki, kimdir Kocabaş? Arz edeyim: 1961 tarihinde Adana-Tufanbeyli'de doğdu. Erciyes Üniversitesi İşletme Fakültesi ve İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. ... Türk Edebiyatı, Dergâh, Türk Dili, Yedi iklim, Edebiyat Ortamı ve İtibar dergilerinde düzenli olarak şiir ve yazıları yayınlanıyor. (
"Eleştirinin eleştirisini yapmak; iki defa eleştirmektir bir bakıma. Görüş alanınızda hem eleştiren hem de eleştirilen vardır çünkü. Şadi Kocabaş'ın Yakın Okuma isimli eleştiri kitabı hakkında yazarken ister istemez şu soru aklımıza geldi: "Objektif bakışla bir metin eleştirilebilir mi gerçekten?" Edebiyat tarihimize baktığımızda döneminde çok eleştirilen bazı eserlerinin sonraki dönemlerde öncü kabul edilebildiğini görüyoruz. Aynı eserden övgü ile bahsedenler kadar tam tersini söyleyenler de olabiliyor. İşin içinde insan varsa eğer; dünya görüşü, zevkler, duygular, öncelikler aynı "objektif"e sığamıyor çoğu zaman. Şadi Kocabaş Yakın Okuma
"Kapalı, örtük" yapıya sahip edebî metinlerin özüne nasıl ulaşılabileceği sorusuna cevap arayan bu kitapta metin odaklı eleştiriler mevcut. Eser sahiplerinin hayatı, görüşü, eğitimi vs. gibi etkenleri değil metni esas alır yazar. Ancak metni esas alırken eser sahibinin diğer eserleriyle karşılaştırmalar yapar. Metinlerarası yaklaşımla Türk ve dünya edebiyatından örneklerle okuyucuya yeni ufuklar açan yazar; kavramlara İbn Battuta'dan Tanpınar'a Franz Kafka ve Morris Weits'e kadar geniş bir yelpazede açıklık getirir. Kitabın metin odaklı bir çalışma olduğunu "İçindekiler" bölümünde sadece eser adlarının verilip yazar adlarının verilmemesinden de seziyoruz zaten en başta."(
"Metinlerarasılık" demişken nedense aklıma Bahtin'den ilham aldığım "diyaloji kavramı" geldi. Onu da nasipse bir başka yazıda ele alalım.