Yahya Kemal ve Ümit Yaşar'ı hatırlamak
Yahya Kemal'i 1 Kasım 1958 tarihinde, Ümit Yaşar Oğuzcan'ı da 5 Kasım 1984'de kaybettik. Hayatlarına yahut yaşanmışlıklarına dair edebiyat tarihleri pek çok şey söyler. Oysa ister şair olsun ister denemeci olsun, ister öykücü isterse romancı olsun yaşanmışlıkları ile birlikte yaşanmamış, yaşanamamışlıklar, yaşanır gibi olmuşluklar, hayalde ve rüyada ya da bilinçdışında yaşanmışlıklar, sadece hatıralar değil onların izleri yani bütünü ile bir hayat o yazılmışlıklarda yani eserlerinde gizlidir.
O yüzden yitirilmiş hatıraların mezarlık hali olan hazan bahçelerini Yahya Kemal'in mısraları ile yazdığı şu tarihten dinlemek gerek:
"Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Yorgun ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş
Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş
Son demde bu mevsim gibi benzimde kül olmuş
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden"
Yaşanmışlıklar tamam da ya yaşanmamışlar? Peki yaşanmamış yaşanmışlık ya da hatıra olur mu? Gelin bunun cevabını da Ümit Yaşar Oğuzcan versin:
"Yaşanmamış hatıralar bilirim
Büyülü sonbahar akşamlarında
Bulutlar üstünde, su kenarında
Yalnız hayal edilen hatıralar
İşte, en ürpertici nağmelerle
Bizim şarkımızı söyleyen rüzgar
Sen, dudağında gülümsemelerle
Ben gözyaşlarımla, bu alemdeyim
Fakat yine bizbize, başbaşayız
Duymasan, düşünmesen de unutma
Bir daha bu anı yaşıyamayız."