Sevgilinizin size daha çok bağlanmasını sağlamak mümkün! İşte ilişkide partnerin sizi asla terk etmemesini sağlayacak psikolojik yöntemler

Sevgilinizin size daha çok bağlanmasını sağlamak mümkün! İşte ilişkide partnerin sizi asla terk etmemesini sağlayacak psikolojik yöntemler

Özellikle günümüzdeki ilişkilerde pek çok partner, sevgilisi tarafından terk edilme korkusu yaşamakta. İlişkilerde kimi zaman çiftler arasında büyük bir büyü olsa da, kimi zaman bu bağ çok daha zayıf olabiliyor. İşte o bağı güçlendirmenin yolu ve partnerinizin sizi asla terk etmemesini sağlayacak psikolojik yöntemler...

Günümüz ilişkilerinde pek çok kişi partneri tarafından terk edilme korkusu yaşamakta. Özellikle sevgilinizin size olan hislerinin güçlenmesi, size hayran olması ve sizi kaybetmekten korkması bazı psikolojik yöntemlerle mümkün olabiliyor. İşte sevgilinizin sizi asla terk etmemesi için uygulayabileceğiniz psikolojik taktikler...

SEVGİLİNİZİN SİZİ ASLA TERK ETMEMESİ İÇİN PSİKOLOJİK TAKTİKLER


Öncelikle vazgeçilmez hale gelmenin psikolojisini iyi anlamalısınız. Bu en önemli yol partnerinizin sizi idealize etmesidir. Eğer ünlü bir erkekseniz, yakışıklı ve zenginseniz idealize edilmeniz daha kolay olacaktır. Çünkü böyle bir durumda sizi bir sürü kadın arzuluyordur.

Fakat bir güvenlik görevlisi iseniz, nüfus müdürlüğünde bir memursanız veya tezgahtarsanız karşınızdaki kişinin size hayran olması yine imkansız değil.

Calr gustav jung her erkeğin içinde bir dişi her dişinin içinde ise bir erkek taşıdığına inanıyordu. Ayrıca bu düşünceye göre genelde ilişkilerde erkek ve kadın birbiri ile değil, bir erkek kendi içindeki kadını (anima) karısına yansıtarak, kendi içsel kadını ile karısı aracılığıyla bağlantı kurmaktadır. Kadınlar da bunun tam tersini yapmaktadır. Kadınlar kendi içindeki erkeği (yani animusu) kocasına yansıtmaktadır.

İşte burada yapılması gereken şey; onun bize bir yansıtan yüzey olarak davranmasına engel olup kendi istediğimiz şeyi yansıtmak.

ask22.png

Öncelikle size sebepsiz yere bulaşıp arıza çıkarmaya çalıştığı dönemleri ilk olarak hedef almalısınız. Gerekli gereksiz sizi eleştirdiği, ufak şeyleri büyüttüğü, birazdan fırtına kopacak sanırım diye hissettiğini o dile gelmeyen ama hepimizin bildiği o dönemleri birer işaret fişeği şeklinde kabul edin.

DÜŞMANSI ANİMA VE ANİMUS'A DİKKAT!

Bir kadın size durduk yere bulaşıyor ise o an yaptığı şey size düşmansı animasını yansıttığı içindir. Büyük oranda orada sorun sizde değil, size yansıttığı içsel (erkek) animustadır. Zaten bilimse olarak aşk dediğimiz şeyde buna benzerdir. Aşkta karşıdaki kişiye düşman animus değil, hayranlık duyulan animus yansıtılıyordur.

Örneğin partneriniz size bulaşmaya başladığında, sizi değil düşman animusunu görüyordur. Bu algıyı bozmak için onun içsel erkeğinden daha güçlü bir erkek olmanız işleri çözecektir.

Ayrıca diğer yapmanız gereken yöntemler ise şunlar:


-Partnerinizin sizi tahrik eden, sizi kavgaya çağıran tavırları sonrası öfkenizi sakın bastırmaya çalışmayın. Çünkü bastırılan öfke ya da herhangi bir duygu, siz bastırdığınızda kaybolmaz. Sadece gölge alanıza gider. Kötü ve şiddetçi bir tavırla değil ancak sözsel yolla öfkenizi mutlaka ifade etmelisiniz.


-Partnerinizin düşman animus yaratığı ortaya çıktığında, o animusu en korkutacak şey, içinizdeki bilge erkek figürü olacaktır. Örneğin "Sevgilim bir dakika, bence farklı bir şey yapalım. ikimiz de bir adım geriye gidelim ve dikkate almadığımız bir çözüm olup olmadığını değerlendirelim." demeniz işe yarayabilir.

ask33.png

Diyelim ki size saçma sapan bir sebepten ötürü sataşıyor. Böyle bir anda onun saçmaladığını, abarttığını, yine arıza çıkarıp sizi bunalttığını söylemek yerine, onun var olan duygularını biraz abartarak ona geri yansıtın. Ve nedenini ona sorun. Böylece odağı siz değil, artık kendisi olur.

Erkekler duygularını göstermenin zayıflık olduğunu düşünür. Oysa duygular karşı tarafı etkilemenin en güçlü araçları olarak bilinir. Bir konuşmayı etkileyici kılmanın yolu ise duyguları içermesidir. Ancak burada söylenmek istenen eşinize çılgınca öfkelenip bağırmanız değildir.

Böyle zamanlarda sabit kalmalı, duygularınızı ifade etmeli ama duygularına kapılmamalısınız. Karşı tarafın üzerine gitmemelisiniz. Ama kendinizi de yok etmemelisiniz. Ona değil kendine odaklanmalısınız.