“Türkçe edebiyat” ile nasıl mücadele edeceğiz? Egemen Ahmet yazdı

Yeniçağ, Günboyu ve Kamu Son Haber için büyük yazar yarışması sonuçları belli oldu. Yarışmayı 3. olarak kazanan Egemen Ahmet'in “Türkçe edebiyat” ile nasıl mücadele edeceğiz? yazısı...

Egemen Ahmet’in seçici kurulumuz tarafından seçilerek dereceye giren yazısı şu şekilde:

Evet, başlığı okuyanlar açısından biraz anlamsız kaçacak. Neden edebiyatla,
“Türkçe edebiyat” ile mücadele edelim ki?

Burada bahse konu tanımla bir derdimiz olduğunu belirtelim, edebiyatla değil.
“Türkçe edebiyat” tanımı, bundan yaklaşık beş sene evvel sosyal medyada
infiale neden olmuş bir ifade. O dönem memleketin büyük ve itibarlı yayınevlerinden
biri Türk edebiyatı serisini tanımlamak amacıyla “Türk” yerine “Türkçe” kelimesini
uygun görmüştü.

Elbette tepki gecikmedi ve sosyal medyada insan haklı olarak “Türkçe”
edebiyatın ne olduğunu sorgulayarak, yayınevine şu suali yöneltti; Siz Fransızca eser
üreten yazarlar için de “Fransızca edebiyat” tanımını tercih ediyor musunuz?
İnsanların sorusunda doğal bir haklılık var. Bununla birlikte yayınevinin
tercihiyse tamamen bilinçli.

Basit bir hatadan ziyade, siyasi bir tercih. Öyle ki “Türkçe edebiyat” denildiğinde
“Türklükten” ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temsil ettiği ulusal değerlerden azade, sadece
dili “Türkçe” eserlerin derlendiği bir başlık akla geliyor.
Dolayısıyla eserin Cumhuriyet’in kurucu ilkelerine muhalif muhtevası da
korunuyor. Hatta yayınevi de bu duruşu sahiplenmiş oluyor.
Aslında bu “bilinçli tercih” küresel kültür endüstrisinin savunduklarından
bağımsız değerlendirilemez.

Bugün bir çevrimiçi yayın platformunu açtığınızda Türkiye ve tarihinin “doğulu
bir mistisizme” kurban gittiği tonla içerikle karşılaşabilirsiniz. Bu tip yapımlarda bir
“Türk”e rastlayamazsınız. Kahramanlar ancak ulusal kimliklerinden uzaklaştıkça veya
doğaüstü güçlerle donatıldıkça kendilerini var ederler. Osmanlı İmparatorluğu veya
Cumhuriyet Türkiye’siyse sadece arka planda akan bir fondan ibarettir.
Bu açıdan bakıldığında gerek edebiyatta gerek görsel sanatlarda kültür
endüstrisi “kimliksiz”, Türk değil ama “Türkçe konuşanı” yeğliyor.

Endüstrinin tercihi, eser üretiminin de bu minvalde gelişmesine yol açıyor.
Sen yaz, sen çek ama sakın kendinden bir şey ekleme!
Seni var eden ortamdan, Cumhuriyet’in faziletlerinden söz etme!
Ancak bu şekilde bu “endüstride” ayakta kalabilirsin!
Resmi çektik ve gördük, iyi hoş ama bununla nasıl mücadele edeceğiz?
İnatla üreterek. Endüstrinin “basmayacağı” kitapları değerlendirecek yayınevleri
kurarak, yaşatarak. Bu yayınları okuyarak. Elimiz kalem tutuyorsa sadece bu eserleri
değerlendirerek, önererek.

Dil olarak Türkçeye ve Türk edebiyatına sahip çıkarak.
Hepsinde önemlisi bugünün kültür dünyasının bir endüstri olduğunu kabul
ederek.

Gündem Haberleri