David Pujol’un yönetmen koltuğunda oturduğu “Dali’yi Beklerken (Esperando a Dalí)” filmi, sanatın ve gastronominin sınırlarını zorlayan bir eser olarak karşımıza çıkıyor. Filmde, Salvador Dali’nin hayatından kesitler görüyoruz. Bunun yanına bir şefin yaratıcılık yolculuğu da gözler önüne seriliyor. Bu iki dünya arasındaki etkileşim, filmde merkezi bir tema olarak işleniyor ve izleyiciye, sanatın mutfakla nasıl iç içe geçebileceğini gösteriyor.
Filmde, Ferrnando adında genç ve hırslı bir şefin, Dali’nin yaşadığı Cadaques köyüne yaptığı yolculuk anlatılıyor. Burada, Dali’nin sıra dışı dünyasıyla tanışan Ferrnando, kendi mutfak sanatında devrim yaratma arzusuyla yanıp tutuşuyor. Film, bu iki karakter arasındaki etkileşimi ve bu etkileşimin Ferrnando’nun yemek yapma tarzına nasıl ilham verdiğini detaylı bir şekilde işliyor.
“Dali’yi Beklerken”, bize sanatın ve mutfak sanatlarının birbirini nasıl beslediğini ve zenginleştirdiğini gösteriyor. Dali’nin sürrealist akımının öncülerinden olması ve Ferrnando’nun mutfakta yarattığı yenilikçi lezzetler arasında kurulan paralellikler, izleyiciye sanatın tabakta da yaşayabileceğini gösteriyor.
Sanatın ve gastronominin birleşmesini izlemekten çok keyif aldığımı söylemeliyim. Sanat ve yemek arasındaki ilişkiyi keşfetmek isteyenlerin izlemesini tavsiye ederim.