Bir sen mi kaldın çocukluğun yaraları ile birlikte? Sen mi sakladın patolojik hırslarını içinde? Bu da benim çocukluğum al buyur. Tıpkı bir hırsla ağlattığım ilkokul sıralarındaki gibi suçluyorum seni. O zaman barışmak için ilk eli sen uzatırdın. Son eli ben uzattığımda otuz küsur yılın ardından tutmadın. Artık ölümden sonra dirilişin şifresi avucunda olsa mesela cennetin anahtarını koysalar içine cehennem pahasına tutmam ya o eli. Artık suçlamak benim hakkımdır bundan sonra.
Dün nasıl aldırmadıysan maziden gelene bugün de aldırma suçlayana bu da benim çocukça son kozum son oyunumdur elimdeki gitmeden. Hani öyle diyor ya Turgut Uyar aşka dair şu satırlarında:
"Peki o zaman ben neden
Dereceler sokayım koltuğumun altına
Ateşim varsa zaten
Ey gözleri maden
Çünkü aşk bir suçlamadır
Sonuna kadar yaşanmamışsa…"
Dön de bir bak içine, dışına, ardına…Tüketilen ömürden başka geldiğimiz şu durakta yani sonuna kadar neyi yaşadığına. Ama ben yaşadım, gerçeği diken yutar gibi dibine kadar yutarak yaşarken, hayali ve sana dair her şeyi tutam tutam yaşadım. Ben sonuna kadar yaşama noktasında masumum beraatımı da senden isteyecek değilim. Bundandır suçlamam sen suçlamama aldırma.
Ey gözleri maden
Çünkü aşk bir suçlamadır
Sonuna kadar yaşanmamışsa…"