Gebi Deresi'nin çağlayan sularıyla dönen bu tarihi çarklar, eskiden olduğu gibi tahılın öğütülmesi için hala faal durumda. Değirmenin işletmecisi olan 60 yaşındaki Adil Çağlayan, geçmişin hatıralarını yaşatan bu mirasa sahip çıkmaktan mutluluk duyuyor. Onun için bu iş, bir aile geleneği ve tarihi bir mirasın devamı niteliğinde.
ğerini korumak için bu eski değirmeni tercih ettiklerini belirtiyorlar.
Çağlayan, dedesi ve babasından kalan bu işi severek sürdürdüğünü dile getirirken, "Bitmesin bu iş diye buradayım. Çocukluğumdan beri bu işi yapıyorum. Bu tarihi eseri korumak ve gelecek nesillere aktarmak istiyorum. Çevre köylüler buraya gelip mısır ve buğdaylarını öğütüyor. Eskiden yoğun bir talep vardı, ancak son 10-15 yılda gelenlerin sayısı azaldı" diye konuştu.
Ancak, tarihi yapıların korunması giderek zorlaşıyor. Çağlayan, eskiden birçok taş ustasının bulunduğunu ancak günümüzde değirmen taşlarını değiştirecek bir ustaya rastlamanın zor olduğunu belirtti. Bu da geçmişin izlerini günümüze taşıyan bu tarihi yapıların bakımının ve korunmasının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Değirmende mısırını öğüten Aslan Çakır ise eşinin su değirmeninde öğütülen undan yaptığı ekmek ve kızarttığı balıkla, eskilere olan özlemlerini dile getiriyor. Geleneksel yöntemlerle işlenen unun lezzetini ve değerini korumak için bu eski değirmeni tercih ettiklerini belirtiyorlar.