Özgür Özel, Zafer Partisi Genel Başkanlığı önünde açıklamada bulundu. Özgür Özel, şunları ifade etti:
Yargının ve yargıda görevli olan kişilerin iktidar partisinin siyasi amaçlarına uygun hareket eden birer aparata dönüştürmelerinin sonuçlarını yaşıyoruz.
Her gün "Bu da oldu." dediğimiz bir süreçle Türkiye tanışıyor. Sonuçta bir siyasi partinin genel başkanı tutuklandı ve geçmişte de benzer durumlar olmuştu ve bunları da en sert şekilde kınamıştık.
Zafer Partisi'nin Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ'ın, Ankara'da hakkında soruşturma açılıp bir restoranda polisler tarafından gözaltına alınıp, polis tarafından İstanbul'a götürülüp, emniyette tutulup, savcılığa sevk edilip, dünya kadar mobbinge varacak bir sürecin sonucunda da tutuklanıp Silivri Cezaevi'ne konması kadar kabul edilemez bir durum yoktur.
Kendisini ilk soruşturmayı duyduğumda telefonla aramıştım, dayanışma duygularımı ifade etmiştim. Ardından Ankara'da gözaltına alındığını duyduğumuzda Ankara'daki grup başkanvekilimiz Murat Emir gittiğinde 10 dakika önce İstanbul'a doğru yola çıkarıldığını öğrendik.
İstanbul'daki grup başkanvekilimiz süreci baştan sona Sayın Ali Mahir Başarır takip etti. Ben de adliyeye giderek genel başkan yardımcılarımızdan bilgi almıştım.
Maalesef süreç tutuklamayla sonuçlandı. Hem de, geriye dönük tweet'ler işin içine katılarak Kayseri'de yaşanmış bir olay oradan dava dosyasına apar topar eklenerek, "Cumhurbaşkanına hakaret." gibi ifadeler kullanılarak ki bir partinin genel başkanı olarak ettiği sözün karşılığını duyan kişinin böyle bir zırha sahip olması hukuken zaten kabul edilemez.
Tarafsız cumhurbaşkanı içi için yazılmış, yılda iki kez konuşan cumhurbaşkanı için yazılmış bir maddeyi günde 5 kez canlı yayınlarda konuşan, siyasi rakiplerine hakaret eden birisini korumak için, daha doğrusu rakiplerini yıldırmak için, mevkidaşlarını sindirmek için kullanıldığını da görüyoruz ve böyle bir sürecin sonunda Zafer Partisi bastırılmaya çalışılıyor
Hiçbir şeyi boşuna yapmadıklarını biliyoruz ve burada hedef Sayın Ümit Özdağ, tek başına Zafer Partisi değil. AK Parti'nin yanında olmayan, değirmenine su taşımayan, onlar için kürek çekmeyen, "Tökezlediğinizde kolunuza girmeyen herkes hedeftedir, herkes. Ve biz bütün Türkiye'ye şunu ifade etmek durumundayız.
Bütün Türkiye'ye: AK Parti dedi diye kimse terörist olmaz, AK Parti dedi diye kimse hırsız değildir, AK Parti dedi diye kimse halkı infiale sevk eden değildir.
Bunları AK Parti diyor. Gerçekte bunların tamamı, "AK Partili değilsin." diye sana yakıştırılanlar, atılan iftiralardır. Buradan AK Parti'ye ve MHP'ye oy veren çok değerli seçmenlere seslenmek isterim ki mesele mertçe mücadele etmek yerine, mesele rakibinle gerçekten siyasi bir mücadele vermek yerine arkadan çelme çakmak.
Bir futbol müsabakasında hakemin kendi formasını giydirmek. Tarafsız olması gereken hakemin iki takım sahaya çıktığında takımlardan birinin formasını giyip çıkarsa ne hissederseniz bugün Türkiye'de bu savcıların yaptıklarını, bu hakimlerin yaptıklarını gördüğümüzde bunu hissediyoruz. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Kim bir mücadeleyi hakem hilesiyle kazanıp da içine sindirebilir?