Müsilajın oluşumunu etkileyen faktörler arasında sudaki azot ve fosfor yükü, denize yeterince arıtılmadan deşarj edilen atık sular, boğazlardan gelen akıntılar ve iklim değişikliği yer alıyor.
BBC'den Mesut Ersöz ve Neyran Elden'in haberine göre, ilk olarak 2011 yılında gündeme gelen, bugün de güzergahı üzerinde olduğu açıklanan köprünün temelinin atıldığı Kanal İstanbul projesinin hayata geçmesi halinde, Marmara Denizi'ndeki azot fosfor yükünün ve denizdeki akıntıların etkileneceği belirtiliyor. Uzmanlara göre bu durum Marmara Denizi'nin kaderini telafi edilemez şekilde değiştirebilir.
Deniz Bilimcisi Prof. Dr. Cemal Saydam şöyle konuştu:
MARMARA 2 METRE KÜP İSTANBUL'UN SUYU İLE BAŞEDEMİYOR
"Kanal İstanbul projesinde Marmara Denizi'ne 22 km küp su geleceği yazıyor.
Sazlıdere ve Küçükçekmece baraj ve göllerinden geçerek gelecek. Göl ve baraj demek dibinde organik madde olan yerler demek. Bu suyun kanallar aracılığı ile Marmara'ya akması organik maddelerin de Marmaraya gelmesi anlamına gelir."
Marmara 2 km küp İstanbul'un suyu ile baş edemiyor. Kanalı yaparsanız bir daha hiç geri dönüşü olmayacak şekilde sistem elinizden gider."
SİSTEME GERİ DÖNÜLEMEZ ZARARLAR VERİRSİNİZ
"Marmara'da Karadeniz'in suyu ve Marmara'nın suyu birbirine karışmıyor. Ayrıca her yerde oranlar aynı değil. Topkapı önlerinde 15 metre olan Karadeniz suyu Boğaza girerken 60 70 metre.. 60 70 metre suyu Topkapı önlerinde 15 metreye sıkıştırınca hortumun ucunu sıkıp Marmara'ya veriyor gibi olursunuz. Akıntı hızlanıyor. Hızlanan akıntı karışmayan Marmara'nın suyunu üste çıkarıyor. Marmara'nın alt suyu çok zengin. Azot fosfor açısından. Sular karışınca zengin bir sofra hazırlamış oluyorsunuz ancak böylece birbirine karışacak Marmara ve Karadeniz suyu kirliliği artırır. Sisteme geri dönülemez zararlar verirsiniz."