Depresyon, bireylerin kendini psikolojik olarak iyi hissetmediği, çok uzun süreler devam edebilen ve günlük hayatı etkileyen psikolojik bir rahatsızlıktır. Sözcük anlamı “çökkünlük” olan depresyon kendine özgü belirtileri olan; kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz etkileyerek ilişkilerini, mesleki ve sosyal becerilerini, fiziksel sağlığını bozan önemli bir duygu durum bozukluğudur.
Depresyon türleri nelerdir?
Çoğu hastalıkta olduğu gibi kendi içerisinde de depresyonun türleri vardır. Depresyon belirtileri, türler arasında farklılık gösterir.
Depresyonun türleri şunlardır:
Majör Depresyon: En sık görülen ve en tipik olan depresyon türüdür. Tek bir semptom bile haftalar veya yıllar sürebilir ve farklı belirtiler gösterebilir. Ancak her zaman iki haftadan uzun sürer. Majör depresyon, depresyon çeşitleri arasında en şiddetli olarak değerlendirilen türdür.
Majör depresyon;
Çökkünlük hali
Ümitsizlik
Değersiz hissetme gibi yoğun olumsuz duygularla seyreder ve kendiliğinden düzelmesi mümkün değildir.
Katatonik Özellikli Majör Depresif Bozukluk: Motor davranış bozukluklarını ve diğer semptomları içeren, nadir fakat şiddetli bir depresyon şeklidir.
Katatonik depresyon bireylerde,
Nedensiz kas hareketleri
Alışılmamış beden pozisyonu
Başkalarının söz veya hareketlerini tekrar etme
Hiç konuşmama gibi özelliklerle kendisini gösterir.
Distimi Depresyon (Süreğen Depresif Bozukluk): Distimi, kronik ama hafif bir depresyon türüdür. Kişiler en az iki yıllık süre içerisinde zamanın yarısından fazlasında depresif hissederler ya da her zaman yaptıkları etkinlik ve eğlencelerden normal hallerine göre çok az zevk alırlar. Bu bozukluğun belirleyici özelliği kronik olmasıdır.
Doğum Sonrası (Postpartum) Depresyon: Genellikle doğumdan sonraki 2-8’inci haftalar içinde başlayan ve en az iki hafta en çok bir yıl kadar sürer. Doğum sonrası depresyon, yorgunluk ve uykusuzlukla kendisini göstermektedir. Doğum sonrası depresyonun diğer bulguları ise şunlardır:
Duygu durumun deprese olması
Aktivitelere ilginin azalması
İştah değişikliği
Yorgunluk
Uyku bozuklukları
Çocuğun bakımında güçlükler
Suçluluk hissi
Kendine güven azlığı
Konsantrasyon güçlüğü
Doğum sonrası depresyon, tedavi görmeyen kadınlarda üç ay ile bir yıl arasında kendiliğinden düzelmektedir.
Mevsimsel Depresyon: Bu depresyon tipi, atipik depresyona benzer ve mevsimsel olarak iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkar. Depresyon mevsim evresi bittiğinde insanlar genellikle iyileşir ve normal işleyişlerini geri kazanırlar.
Atipik Depresyon: Atipik depresyonda olan kişilerde ani duygu değişimlerinin yanı sıra,
İştah artışı
Ani kilo alma
Aşırı uyuma
Kollarda ve bacaklarda ağırlık hissi
Reddedilme ve eleştirilme korkusu en sık görülen belirtilerdir.
Bipolar Bozukluk (Manik-Depresif Bozukluk): Bu hastalıkta taşkınlık (mâni) ve çökkünlük (depresyon) dönemleri vardır. Bipolar bozuklukta ortaya çıkan manik depresif bozukluğun görülme oranı, tek uçlu depresyondan daha düşüktür.
Manik depresif bozukluk,
Depresif evre
Normal duygudurum evresi
Manik evre olmak üzere üç farklı evreyi içerir.
Manik evre aşırı coşkulu duygudurum, hiperaktivite, umursamazlık ve uyku ihtiyacının düşmesi ile karakterizedir.
Siklotimik Bozukluk: En az iki yıl sürer ve sayısız duygudurum dalgalanmalarıyla giden hipomanik belirtiler gösterir. Siklotimik bozukluk; derin bir huzursuzluk hali izleyen, aradaki normal duygudurum döneminin günler ve haftalar olduğu ancak iki ayı geçmediği bir durumla karakterizedir. Erken yaşlarda başlaması, klinik görünümünün çeşitliliği, sınırda bir bozukluk olarak kabul edilmesi, semptomlarının belirlenmesinin güçlüğü, tedaviye başvurularının azlığı gibi nedenlerle tanılanması zor olan bir hastalıktır.
Depresyon belirtileri nelerdir?
Hayat boyunca bir kez ya da birden fazla ortaya çıkabilen depresyon sürecinde çok sayıda belirti gözlemlenebilir.
Depresyon belirtileri şunlardır:
Sürekli üzgün hissetme veya depresif bir ruh hali içinde olma
Bir zamanlar zevk alınan etkinliklere karşı ilgi duymama ya da eskisi kadar zevk almama
Diyetle ilgisi olmayan kilo kaybı veya kilo artışı
Çok fazla uyuma veya uyku problemi yaşama
Enerji kaybı
Karamsarlık veya çaresizlik hissi
Mutsuzluk
Hareketsiz oturamama, el sıkma gibi amaçsız fiziksel aktivitede artış veya yavaş hareketler veya konuşma
Değersizlik hissi
Hemen hemen her konuda kendini suçlu hissetme
Düşünmede, konsantre olmada ve karar vermede zorluk yaşama
Tekrarlayan ölüm veya intihar düşünceleri
Cinsel isteksizlik
Azalmış benlik saygısı
Gelecek beklentilerinin olmaması
Depresyondan söz edebilmek için en az iki haftalık bir süre boyunca yukarıdaki semptomların en az beşinin mevcut olması gerekir.
Depresyon rahatsızlığı olan birçok bireyde bu semptomların büyük bir kısmı gözlemlenebilir. Depresyon semptomları, hastanın sürekli yeni sorunlar yaratmasına neden olabilir ve hastanın günlük yaşamını gözle görülür derecede olumsuz etkileyebilir.
Çocuklarda ve gençlerde depresyon belirtileri farklılık gösterir mi?
Okul öncesi çocukların yaklaşık yüzde 1''i ve ilkokul çocuklarının yaklaşık yüzde 2''si depresyondan etkilenmektedir. Güncel veriler, 12 ila 17 yaş arasındaki tüm gençlerin yaklaşık yüzde 3-10''unun depresyondan muzdarip olduğunu göstermektedir. Yaşa bağlı olarak depresyon belirtileri farklılık göstermektedir. Bunlar aşağıdaki gibi gruplanmaktadır.
Depresyonun 3-6 yaş okul öncesi belirtileri:
Çocuğun sürekli üzgün ve huzursuzluk içerisinde olması
Kayıtsızlık ve içe dönük davranışlar
Motor aktivitelere olan ilginin azalması
İçsel huzursuzluk ve sinirlilik hali
Çocuğun ailesiyle yani ebeveynleriyle göz teması kurmaktan kaçınması
Aşırı saldırgan davranışlar
Çocukta meydana gelen ani kilo artışı veya kilo kaybı
Oyuncaklarıyla oynamaması ve içindeki öfkeyi oyuncaklarından çıkarıp dışavurum yapması
Sindirim sorunları yaşaması
Çocuğun etrafındaki durum ve olaylara karşı tepkisiz kalması
Depresyonun 6-12 yaş okul çağı belirtileri:
Derse ilgide azalma ve ders başarısında düşmeler
Sürekli üzgün ve mutsuz hissetme
Kaygı
Gelecekten umutsuz olma
Gereksiz özeleştiri
Suçluluk duyguları, tüm olumsuzluklardan kendini suçlu bulma
Değersizlik düşünceleri, sık sık evde kimse tarafından sevilmediğinden ya da kardeşinin daha çok sevildiğinden bahsetme
Gergin sıkıntılı ve huzursuz olma, “Of sıkıldım” yakınmasını sıkça kullanma
İştah değişiklikleri, eskiye oranla daha az ya da azla yemek yeme
Uyku bozuklukları
İntihar düşünceleri
Depresyonun 13-18 yaş ergenlik dönemi belirtileri:
Aşırı alınganlık
Kendine güvende azalma
Sinirlilik ve öfke patlamaları
Sürekli halsizlik ve konsantrasyon eksikliği
Eskiden zevk aldığı şeylerden zevk alamama ya da eskisi kadar hoşlanmama
Sık sık baş ağrısı, karın ağrısı ya da yorgunluk hissetme. Bu bedensel yakınmalar çocuğun içindeki sıkıntıdan kurtulmak için bir çeşit yardım talebidir.
Kilo kaybı veya kiloda artış
Arkadaş ilişkilerinde bozulma ya da olumsuz arkadaşlıklar kurma
Kendini yalnız hissetme
Uyku bozuklukları; gece geç uyuma, zor uyanma, yalnız uyuyamama, uykuya dalmadan önce ve uyku sırasında korkma, geceleri sık sık kötü rüyalar gördüğünü söyleme
Gergin sıkıntılı ve huzursuz olma
Depresyondaki birey nasıl hisseder?
Depresyon belirtilerinin seyri ve şiddeti kişiden kişiye büyük ölçüde farklılık göstermektedir. Depresyondaki birey kendini üzgün, umutsuz hissedebilir ve eskiden zevk aldığı şeylere olan ilgisini kaybedebilir.
Depresyondaki kişiler yorgunluk, çaresizlik ve hüzün duygusunu çok fazla hissetmektedir. Ayrıca kişinin iş hayatı, sosyal ve aile yaşamı da etkilenir. Depresyondaki bireyler kendilerini sürekli yalnız hissetmekle beraber, her şeyi olumsuz yönü ile algılar, olaylara olumsuz bakar. Geçmişte olanlarla kendini sürekli suçlar ve sorumlu tutar. Gelecek ile ilgili karamsar ve umutsuzluk söz konusudur. Buna ek olarak kişiler, çoğu zaman depresyonda olduklarının farkında değillerdir.
Depresyonun nedenleri nelerdir?
Çoğu depresyon tipinin birden fazla nedeni vardır. Fiziksel ve genetik etkiler, psikolojik ve psikososyal tetikleyicilerle etkileşerek birbirini güçlendirir.
Depresyonun başlıca nedenleri şunlardır:
Biyolojik Faktörler
Genetik yatkınlık (Genetik yatkınlığın depresyon geliştirme riskini artırabileceğini görülmüştür.)
Bazı hastalıklar (Kalp hastalıkları, Parkinson hastalığı, Multipl skleroz, diyabet, tiroid hastalıkları, kronik hastalık yaşayanlar ve bu hastalara bakım verenler)
Antihipertansifler, hormonlar gibi bazı ilaçlar
Doğum
Menopoz
Hormonal değişiklikler
Psikososyal Faktörler
Geçirilmiş depresyon öyküsünün varlığı
Olumsuz yaşam olayları, stres etkenleri
Başka psikiyatrik tanılardan birine sahip olma
Sevilen birinin kaybı veya erken ebeveyn kaybı
Sosyal desteğin yetersiz olması
Eş, aile ve iş sorunları
Sağlık sorunları
Alkol, ilaç veya uyuşturucu bağımlılığı
Çocukluk veya ergenlik döneminde yaşanan travmalar, cinsel veya fiziksel istismar öyküsü
Ekonomik düzeyde yaşanan olumsuzluklar ve düşüş hali
Erken dönem uyum bozucu şemalar ve uygunsuz başa çıkma yöntemleri
Yaşlılık veya emekliliğe geçiş
Depresyon genellikle kimlerde görülür?
Depresyon toplumda en yaygın görülen psikolojik rahatsızlıklardan biridir. Araştırmalara göre toplum genelinde yaşam boyu en az bir kere görülme oranı yüzde 15-20 arasındadır.
Depresyon, kadınlarda, erkeklere oranla neredeyse iki kat daha fazla görülmektedir. Her 4 kadından ve her 10 erkekten birinin yaşamında en az bir kere depresyon geçirdiği belirtilmiştir.
Kadınlar, erkeklerden iki kat daha sık depresyona yakalanmaktadır. Bu durumu, kadınların yaşadığı adet döngüsünden kaynaklanan hormonal dengesizlikler kısmen de olsa açıklamaktadır. Ayrıca kadınlarda güçlü hormonal değişikliklerin yaşandığı gebelik ve lohusalık dönemlerinde birtakım duygudurum değişiklikleri oluştuğu çalışmalar sonucunda kanıtlanmıştır.
Çocukluk döneminde ortaya çıkan depresyonun tedavi edilmemesi, depresyonunun uzamasına yetişkinlikte de sürmesine neden olabilir.
65 yaş ve üstündeki bin kadından 14''ü; bin erkekten 4’ü depresyondadır. Bu oranlar, daha genç yaştaki erişkinlerin dörtte biri kadardır. Bin yaşlıdan 20''sinde ise distimik bozukluk (hafif şiddette, ama uzun sürmüş depresyon) vardır.
Depresyon tanısı nasıl konur?
Depresyon tanısı, belirli kriterlere dayalı tıbbı değerlendirmenin ardından konuda uzman hekimler tarafından konulmaktadır. Depresyonu teşhis edilebilecek belirli bir kan testi, röntgen veya radyolojik görüntüleme gibi bir tetkiki yoktur. Bununla beraber, doktorunuz depresyona benzer belirtiler gösterebilecek başka bir durum olup olmadığına açıklık getirmek için bazı kan testleri isteyebilir. Örneğin; hipotiroidizm, depresyonla benzer belirtilere sahiptir. Alkol kullanımı veya bağımlılığı, bazı ilaçlar, felç ya da yasa dışı ilaçların kullanımı da depresyon belirtilerine neden olabilir. Ayrıca vitamin eksikliği, beyin tümörü, tiroid sorunları gibi tıbbi durumlar depresyon semptomlarıyla benzer olabilir, bu nedenle genel tıbbi nedenleri dışlamak önemlidir.
Depresyon belirtileri, en az iki hafta sürmeli ve depresyon tanısı için önceki işlevsellik seviyesinde bir değişiklik olmalıdır.
Psikiyatri uzmanı tarafından konulan doğru tanı, başarılı tedavinin ilk adımını oluşturur. Özellikle bipolar (iki uçlu) bozuklukta görülen depresyonlardan ve şizofreni başta olmak üzere psikozlarda görülen depresyonlu ruh halinden ayırt edilmediği takdirde tedavi başarısız olacaktır.
Depresyon nasıl tedavi edilir?
Depresyon, bir profesyonel tarafından teşhis ve tedavi edilmesi gereken psikolojik bozukluktur. Depresyonda olduğunu düşünen birey mutlaka uzmandan yardım almalıdır.
Depresyon tedavisinde, ilaç tedavisi veya psikoterapi aktif olarak kullanılan yöntemlerdir. Bu iki yöntem ayrı ayrı uygulanabildiği gibi birlikte de uygulanabilmektedir.
Depresyonun tedavi süreci,
Kişisel tercihe
Tıbbi geçmişe
Depresyonun şiddetine bağlı olarak değişmektedir.
İlaç, tedavinin bir parçası olarak da kullanılmaktadır. Depresyon tedavisi sürecinde hastanın kullanması gereken ilaçlar, muhakkak doktor kontrolünde belirlenmelidir. İlaçların gerçek etkisi, 3-6 hafta içinde görülebilmektedir. Bu nedenle kişi, ilaçların etkisinin olmadığı düşüncesine kapılabilir.
Depresyon tedavisinde psikoterapi yöntemi kullanılmaktadır. Özellikle bilişsel davranışçı terapi, depresyon tedavisi için oldukça etkili bir psikoterapi yöntemidir. Psikoterapist, depresyona sebep olan etkenleri inceler ve bu etkenlerin üzerinde durarak hastanın düşünce yapısını değiştirmeye ve daha pozitif düşünceler yerleştirmeye odaklanarak iyileşme sağmaya çalışır.
Depresyon tedavisinde; sağlıklı beslenme, uyku düzeni ve yaşam tarzı da oldukça önemlidir. Vücuttaki fiziksel aktiviteler düzenlenmeden depresyon rahatsızlığının tedavi edilebilmesi çok da mümkün değildir.
Meditasyon ve yoga, duyguların daha dengede tutulması, daha pozitif düşünülmesi ve iç huzurun bulunması konusunda yardımcı olarak depresyon tedavisinde etkili olabilmektedir.