Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Vakıf Haftası ve Restorasyonu Tamamlanan 250 Eserin 7 Bölgeden Canlı Bağlantılı Toplu Açılış Töreni"nde katılımcılara hitap etti.
"Vakıf Kuran Kadınlar" temasıyla düzenlenen Vakıf Haftası'nı da kutlayan Erdoğan, hafta dolayısıyla düzenlenecek etkinliklerin güçlü vakıf geleneğinin ve kadınlar tarafından kurulan vakıfların daha iyi anlaşılmasına ve yaşatılmasına katkı sağlayacağına inandığını belirtti.
Vakıf kurmak ve eser inşa etmek kadar bunları yaşatmak ve gelecek nesillere en güzel şekilde teslim etmenin de önemine vurgu yapan Erdoğan, "İlk vakıf sahibinin biz kullanıcılar üzerinde hakkı vardır. Her vakfiye aynı zamanda bizlere tevdi edilmiş bir emanettir. Emanete sahip çıkmak ise bizim inancımızın, itikadımızın bir gereğidir." ifadesini kullandı.
Herkesin vakıf eserlerine ihtimam göstermesi, onları koruması ve vakıf senetlerine mütenasip bir şekilde kullanmasının şart olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bu konuda yakın zamana kadar çok iyi bir imtihan verilmediğini görüyoruz. Ülkemiz maalesef bir dönem vakıf eserlerinin korunması noktasında büyük ihmalkarlıklara, hatta ihanete varan aymazlıklara şahit olmuştur. Özellikle tek parti CHP'si döneminin bu meselede sabıkası kabarıktır. Türkiye'nin bu talihsiz yıllarında pek çok vakıf eseri talan edilmiş, gasp edilmiş, kaderiyle baş başa bırakılmıştır. Tarihiyle, kültürüyle, milletin kadim değerleriyle kavgalı bu zihniyet ecdadın emanetine de ihanet etmiştir. Asırlara meydan okuyan yüzlerce cami satılmış, kiraya verilmiş ya da müze, depo, ahır olarak kullanılmıştır." diye konuştu.
"Hınç kültürünün altında yatan sebep ideolojik bağnazlık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı yazarların bu dönemde kapatılan cami sayısının kayıt altına alınandan çok daha fazla olduğunu bildirdiklerini anımsatarak, şunları söyledi:
"Ecdat mirasına bilhassa da vakıf eserlerine yönelik bu hınç kültürünün altında yatan temel sebep ise ideolojik bağnazlıktır. Bu bağnazlığın bir sonucu olarak tek parti döneminde binlerce yıla sari kültür hazinemiz bir gerilik numunesi olarak yaftalanmıştır. Aynı çevreler kıymetini bilemedikleri bu mirasın kati bir tasfiyeye tabi tutulması gerektiğine inanmışlardır. Arapça ezanı yobazlık emaresi olarak gören, bunun için de 18 yıl boyunca semalarımızdan eksik edenler camileri de ihtiyaç fazlası bahanesiyle satışa çıkarmışlardır. Bu satış furyasından maalesef okkası 3 kuruşa Bulgaristan'a satılan Osmanlı arşivleri de nasibini almıştır. Çoğu birbirinden değerli arşiv belgelerinden oluşan sözüm ona hurda kağıtlar bugün Sofya Kütüphanesi'nin en nadide, en muteber eserlerini oluşturuyor. Bu CHP zihniyeti bu, bunlarda böyle tarih, kendilerine yönelik sanat, kültür, bunları korumak böyle bir şey söz konusu değil. Kıymeti kendinden menkul bir çağdaşlık adına hurdaya çıkarılan o kağıtlar Osmanlı tarihine ışık tutan belgeler olarak şu anda baş tacı ediliyor."