Gençleri her fırsatta spora teşvik eden Atatürk, at binmek, at yarışı ve güreş izlemekten büyük zevk alırdı. Atatürk'ün hangi takımı tuttuğu sorusunun yanıtını 1930'daki bir ziyareti sırasında verdiği cevapta ortaya çıkardı.
Atatürk’ün yakın arkadaşlarından biri olan Kılıç Ali'nin oğlu Gündüz Kılıç, Atatürk ile olan bir anısına dair şunları söylemişti:
Atatürk, gençlere değişik zeka soruları sormaktan pek hoşlanırdı. O sıralarda Milli Futbol Takımımız, Halkevleri Takımı adı altında, Rusya'da maçlar oynamış, çoğunda fena sonuçlar alınmıştı. Ben de kadroya alınmıştım. Ata'nın ilk sorusu ‘Neden yenildiniz?' oldu.
Kağıt kalem aldım. Oyun sahasını çizerek, oyuncuları yerleştirdim, görevlerini anlattım. Bana, ‘Yahu desene, bizim harp oyunları gibi bir şey sizin oyun da. Sizin işte, strateji bilgisi ve kurmay kafası ister' demişti.
Yıllardır yanıt aranan Atatürk’ün hangi takımı tuttuğu sorusunun cevabı belli oldu. İşte cevabı…
1930'da Galatasaray Lisesi'ni ziyaret eden Atatürk, etrafını saran çocuklara, “Siz kimsiniz” diye sorar. “Biz Galatasaraylıyız” diyen çocuklar, Paşa'ya hangi takımı tuttuğunu sorarlar.
Atatürk “Çocuklar; siz Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi, Beşiktaş'ı veya diğer takımları tutunuz, sporu seviniz, oynayınız, ama ben ve benim gibi toplum önünde olan insanlar asla takım tutmamalı veya tutarsa da onu hep içinde saklamalıdır. Bunun için de ben hiçbir takım tutmam, sadece Milli Takım'ı tutarım” yanıtı verir
MAÇLARA GİDER MİYDİ?
Mustafa Kemal'in 12 yıl boyunca en yakınlarından biri olan Çankaya Köşkü Kütüphanecisi Nuri Ulusu hatıratında Ulu Önder'in takım tutmadığını yazmıştır.
Atatürk'ün maçlara da gitmediğini nakleden Ulusu “İstanbul, Ankara, İzmir veya başka illere seyahat ettiklerinde spor kulüplerine ziyarete gider, defterlerine hatıralar yazar, kahvesini içer sonra da ayrılırdı.
Zaman zaman da bu kulüpleri veya başarılı sporcularını ödüllendirme adına maddi yardımda bulunurdu. Atatürk, bu ziyaretlerinde yapılan sohbetlerde ismini bildiği milli futbolcuların durumlarını sorar, oyuncu o sırada ortamdaysa kendisiyle konuşur, şakalaşır ve iltifatta bulunurdu” demiştir.