40 yıl boyunca hareketsizdi… Şimdi uyanıyor! Bilim dünyası tetikte

İklim değişikliği, Antarktika'daki buzulların erimesine yol açarken, bir süredir ‘A23a’ adlı dev bir buzdağının Güney Atlas Okyanusu'nda hareketlenmesi bilim dünyasında alarm zillerini çaldırdı. 40 yıl boyunca sabit kalan bu buzdağı, ekosistem üzerinde ciddi tehditler oluşturma potansiyeline sahip. Peki, trilyon tonluk bu devasa megaberg nasıl sonuçlar ortaya çıkaracak? Nereye doğru hareket ediyor? İşte uzmanları endişelendiren dev buzul kütlesi ile ilgili ilginç detaylar…

İklim değişikliği, dünya genelinde doğal ekosistemleri derinlemesine etkileyen bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. İnsan faaliyetleri, fosil yakıtların kullanımı ve sera gazı emisyonları, küresel sıcaklıkların artmasına ve kutuplardaki buzul kütlelerinin erimesine yol açıyor.

Bu durum, deniz seviyesinin yükselmesi, okyanus akıntılarının değişmesi ve biyolojik çeşitliliğin tehdit altına girmesi gibi sonuçlar doğuruyor. Özellikle Antarktika ve Grönland gibi bölgelerde gerçekleşen buzul erimeleri, büyük buzdağlarının kopmasına ve okyanuslara karışmasına neden oldu ve olmaya da devam ediyor.

40 YIL BOYUNCA OKYANUSTA SABİT KALMIŞTI, YENİDEN HAREKETLENDİ

Son zamanlarda ise ‘A23a’ adı verilen dev bir buzdağının Güney Atlas Okyanusu’nda ilerlemeye başlaması, bilim dünyasında ve çevreciler arasında büyük bir endişe yarattı.

Trilyon tonluk bu devasa megaberg, Güney Georgia adasına doğru hareket ederken, bölgedeki ekosistem üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler hakkında çeşitli uzman görüşleri bulunuyor.

A23a, yaklaşık 40 yıl boyunca okyanusta sabit kalmıştı ve şimdi, okyanus akıntıları sayesinde kendini yeniden hareket ettiriyor. Bu durum, ciddi tehditler oluşturabilir.

PEK ÇOK ŞEHRİ DOLDURACAK KADAR BÜYÜK BİR KÜTLE

A23a, 1986 yılında Antarktika’nın Filchner Buz Sahanlığı’ndan koptu. Exeter Üniversitesi’nden kutup bilimci Martin Siegert’in belirttiğine göre, bu buzdağının uzunluğu onlarca kilometre, derinliği ise birkaç yüz metreyi buluyor.

A23a, 1.400 mil karelik bir alanı kaplayarak (yaklaşık olarak 3.632 kilometre kareye eşit) neredeyse New York City, Los Angeles ve Houston’ı dolduracak kadar büyük bir kütle.

Bu devasa boyutları nedeniyle, A23a kıta sahanlığı etrafındaki deniz tabanına sıkışmış durumda. 1962 yılında kurulan, Antarktika ve çevresindeki okyanuslarda bilimsel araştırmalar yapan British Antarctic Survey kuruluşunun bilim lideri Andrew Meijers, bu buzdağının 2020’ye kadar sabit kaldığını, eridikçe parçalarının suya düştüğünü ve sonunda kendini derin okyanusa bıraktığını belirtiyor. Nisan 2024’te tekrar hareket etmeye başladı ve şu an Antarktika kutup çevresi akıntısı boyunca ilerliyor.

Buzdağları, okyanus ekosisteminde çoğunlukla karmaşık etkiler yaratabiliyor. UC San Diego Scripps Oşinografi Enstitüsü’nden deniz ekolojisti Maria Vernet, 2000 yılında B15 buzdağının okyanusta ışık miktarını azalttığını ve fitoplanktonların (okyanus ve göl gibi su ekosistemlerinde bulunan mikroskobik bitkiler) büyümesini etkilediğini belirtiyor. Benzer durumun daha ağır etkilerini ise A23a’nın yapabileceği üzerinde duruyor.
Özellikle Andrew Meijers, “Bu durum, krili çeken ve Güney Okyanusu’ndaki hemen hemen her şeyi destekleyen plankton patlamalarını teşvik edebilir. Sürüklenen buzdağları onlarla birlikte küçük bir ekosistem yaratabilir” açıklamasında bulundu.

Ayrıca A23a’nın yörüngesi, Güney Georgia’daki kıta sahanlığına yakın bir noktaya karaya oturmasıyla birçok penguen ve fok kolonisi için ciddi tehditler oluşturuyor. Meijers, bu durumun, beslenme ve üreme alanları arasındaki rotaları tıkayarak hayvanların daha uzağa yüzmesine neden olacağını ifade ediyor.

Bu kesintilerin, yetişkin penguenlerin daha fazla enerji harcamasına ve dolayısıyla daha yüksek ölüm oranlarına yol açabileceği belirtiliyor. Maria Vernet ise penguenlerin Ekim ayında yuva yapacakları yerleri belirlediklerini vurgulayarak, bu devasa buzdağının bu süreçte büyük bir tehdit oluşturduğunun altını çiziyor.

Hepsinden önemlisi, A23a’nın parçalanması, Güney Okyanusu’nda seyreden gemiler için de tehlike oluşturabilir. Martin Siegert, “Orası dünyanın en fırtınalı, en tatsız okyanusu, bir de A23a'nın parçalanması çok büyük felaketlere neden olabilir” uyarısında bulundu.
İklim değişikliği, dev buzdağlarının oluşumunu doğrudan etkilemese de bu durumun arka planında yatan iklim sorunlarına ışık tutuyor. Siegfried, “Bu buzdağı, ille de insan yapımı bir şey değil” diyerek, bu tür olayların doğal bir süreç olduğunu vurguluyor.

Ancak, Antarktika’da küresel ısınma ve fosil yakıtların yakılması nedeniyle büyük kayıplar da yaşanıyor. Özellikle Grönland ve Antarktika’daki buz tabakaları, 30 yıl öncesine göre altı kat daha hızlı erimekte… Zaten Meijers de “Buz dağlarının sayısındaki kayıpta bir hızlanma oldu” diyerek, bu duruma dikkat çekiyor.

Gündem Haberleri