Özgür Özel savcıya seslendi: 'Ben sana ne lakap takayım? Desem desem odun derim sana'

Özgür Özel savcıya seslendi: 'Ben sana ne lakap takayım? Desem desem odun derim sana'

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

'Ben sana ne lakap takayım? Desem desem odun derim sana'

CHP lideri Özgür Özel'in konuşmasından önemli satır başları:

Türkiye’nin geleceğine ihanet eden bir avuç insan var. Çünkü arkalarında halk yok, millet yok, kalabalıklar yok! Arkalarında devletin tamamı da yok. Devlet dediğiniz; onu yönetmek için milletten yetki isteyen, milletin yetkisiyle başa gelen bir avuç muhteristen ibaret değildir.

MİLLETİN MENFAATİ DEMOKRASİDEDİR
Ülke her zaman iyi olsun diye düşünen çok sayıda bileşeniyle birlikte, bu yaşananların nasıl bir zarar verdiğini görüyor; devleti de karşısına almış, milleti kaybetmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Milletin menfaati neredeyse devletin aklı ordadır, milletin menfaati demokrasidedir.

HER YOLA BAŞVURDULAR
19 Mart günü sabah uyandığımda ilk işim İstanbul’a ulaşmaktı. Hedefin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin simge binası Saraçhane olduğunu biliyorduk. İlk işim Saraçhane’yi savunmak oldu. Her türlü hizmeti aksatmak için her yola başvurdular. Yurt dışından bulduğumuz parayı imzalamadılar, projelerimizi onaylamadılar ama durduramadılar. Çok uğraştılar ama Ekrem İmamoğlu’nun bileğini bükemediler. Çünkü İstanbullular, o bileğin gücünü de o yüreğin gücünü de gayet iyi biliyorlar.

EKREM BAŞKAN'I SİLİVRİ CEZAEVİNDE GÖRDÜM
Ekrem Başkan’ı biraz önce kahraman ordumuzun Atatürkçü subaylarını tıkmak için yaptıkları Silivri Cezaevi'nde gördüm. Nerede bir yurtsever, nerede bir milliyetçi, nerede bu ülkesi için çalışan birisi varsa, onların kumpaslarını gören, burada direnenler varsa onları içeri tıkmak için yaptıkları hapishanede Ekrem Başkan'ı, Murat Başkan'ı, Resul Emrah Şahan Başkan'ı gördüm. Diğer başkanlara da selamlarımı bırakıp geldim.

MİLLETİMİZLE SANDIKTA İTTİFAK YAPACAĞIZ
Bir diğer meselemiz terör suçlaması. Diyorlar ki CHP DEM Parti ile ‘kent uzlaşısı’ yaptı. Kent uzlaşısı bizim değil, DEM Parti’nin bir tanımıdır. Biz ittifak yapmak için bütün partilere gittik, baktık. Sonra şöyle dedik; partilerle siyasi ittifak yapamadık ama milletimizle sandıkta ittifak yapacağız.

BU TANIMLAMA BİZİM DEĞİL
Cumhuriyet Halk Partisi'nin bazı adaylarının olduğu yerlerde aday göstermeyerek desteklediler. Bazı yerlerde ise kendi değerlendirmeleriyle kaybettirmeye çalıştılar.

Kent uzlaşısının olduğu yerlerde, DEM Parti'nin tanımlamasıyla, onların adayı olmayan yerde onların seçmenlerinin Cumhuriyet Halk Partisi'ne oy verdiğini bilmeyen de yok, bundan utanan da yok. Bunun ne utanılacak ne saklanılacak bir tarafı var. Ama bu tanımlama bizim değil çünkü bizim tanımlamamız Türkiye İttifakı, İstanbul İttifakı, Şişli İttifakı. Yani sadece Kürtlerin değil, hep söylüyoruz ya Kürt demokratların, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların, sosyal demokratların bir araya gelmesiyle biz İstanbul İttifakı'nı; bir araya gelmesiyle biz Türkiye İttifakı'nı oluşturmuşuz. İstanbul'da resmi yazım var, ilçe başkanlarına yollamışım.

VATANDAŞIN ZİHNİNDE MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR
7 gündür otobüsün üstünde, siz dinlemekten bıkmadınız, ben konuşmaktan bıkmadım. Bu akşam da konuşuruz. Ama, ama bazı şeyleri tane tane anlatmak lazım. Bütün yandaş kanallar, büyük bir tek elden verilen bilgilendirmeyle sürekli şunu yapıyorlar; bir yalanı sürekli söyleyip, olanları vatandaşın zihninde meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

SANA NE LAKAP TAKAYIM SAVCI
"İhaleleri ben alamadığıma göre birilerine rüşvet verildiğini tahmin ediyorum", Ekrem Başkanı bu sözlerle tutukladılar arkadaşlar. Onun için söylüyorum. Sakin sakin anlatalım da vatandaş bunları duysun diye. Tek söyleyeceğim şudur: Meşe'nin, Çınar'ın, Ladin'in duyumlarıyla İstanbul'un gözünün önünde çatır çatır çalışan, vicdanıyla, imkanıyla, böyle sile sile bitiremediği alnının teriyle çalışan birisini içeri koydunuz ya Meşe, Çınar, Ladin adıyla. Ben sana ne lakap takayım savcı? Desem desem odun derim sana. Odun, odun, odun.

Tek derdi saraydan verilen emri yerine getirmek olan, soruşturmanın tutacak yeri olmayan bu kişinin gizli tanıklara taktığı isimlerin ana maddesini söyleyince bir salonda ayakta alkışlanacağımı bilsem tahmin etmezdim.

Ayrıntılar geliyor...