NERGİSHAN TEKİN / GÜNBOYU
Türkiye’ye karşı bazı ülkelerin desteklediği Hafter, ülkenin yüzde 90’nına hâkim ve bütün gücüyle, Birleşmiş Milletler’in tanıdığı, meşru Millî Hükümet’in başşehri Trablus’a saldırmaktadır. Türkiye’nin yardım için asker göndermesi söz konusudur.
Türkçemizde Trablusgarp savunması gönüllü subaylarımızın muharebelere komuta etmesine dair birçok kitap yayınlandı. Ya doğrudan Trablusgarp savunması anlatılır ya da gönüllü askerlerin hatıraların yer verilir. Gönüllü subaylar içinde üç isim öne çıkar: Enver Bey, Mustafa Kemal Bey ve Enver Bey’in kardeşi Nuri Bey.
Enver Bey, sonra Osmanlı Ordusu’na komut etmiş, Çanakkale Muharebesi’inde ve Sarıkamış’ta “başkomutan vekili” idi. (Başkomutan Padişah). Mustafa Kemal, sonra Millî Mücadele’yi başlatmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı olmuştur. Nuri Baş, sonra Enver Paşa’nın emriyle Kafkas İslâm Ordusu komutanlığını üstlenmiş, Bakü’ye girerek, Türkleri, Rus ve Ermeni katliamından kurtarmış, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin önünü açmıştır. Türkiye’de ilk silah fabrikası kurucusu da Nuri Paşa’dır. Ancak fabrikada şüpheli patlamada hayatını yitirmiştir.
Nejdet Karaköse, “Nuri Paşa (Killigil) Enver Paşa’nın Kardeşi-Afrika Grupları Komutanı Kafkas İslâm Ordusu Komutanı Sütlüce Fabrikası’nın Sahibi” kitabını yazdı. (Ötüken Neşriyat, 2. bs., 557 s.)
*
Necdet Karaköse, doktora tezi olarak hazırladığı eserin önsözünde şu bilgileri verir:
“Nuri Paşa (Killigil) Enver Paşa'nın kardeşidir. Son rütbesi Kaymakam (Yarbay) olmasına rağmen ölünceye kadar "Nuri Paşa" olarak anılmış (Azerbaycan'da Nuru Paşa olarak söylenmektedir); hatta resmî yazışmalarda bile bu şekilde yazılmıştır. Yakın tarihimizin önemli şahsiyetlerinden birisi olmasına rağmen maalesef gerektiği kadar bilinmemektedir.
Nuri Paşa'nın hayatı, Osmanlı Devletinin son döneminde Meşrutiyet öncesi ve sonrasını, son dönemin bütün savaşlarını, Cumhuriyetin ilk yıllarını ve İkinci Dünya Savaşı ve sonrası dönemini kapsamaktadır. Nuri Paşa'nın hayatı incelendiğinde askerî, siyasi ve silah sanayicisi kişiliği olmak üzere üç özelliği ön plana çıkmaktadır.
1909 yılında başlayan askerlik hayatı 1911-1912 Osmanlı-İtalyan Savaşı, Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve Türk Kurtuluş Savaşı'nda çeşitli muharebelerde başarılarla geçmiştir. Böylece Nuri Paşa, Osmanlı Devleti'nin son dönemindeki bütün savaşlara katılarak, çöküş yıllarının bütün acılarını ve sıkıntılarını çekmiştir. Nuri Paşa'nın askerî kişiliği ile ilgili göze çarpan özellikleri; cesur, atılgan, teşkilâtçı, sorumluluk sahibi, kafasına koyduğu şeyi yapmak için uğraşan bir kişiliğe sahip olmasıdır. Birinci Dünya Savaşı, Nuri Paşa'nın askerlik hayatında iki nedenle çok önemli yer tutmaktadır. Birincisi; genç yaşına ve küçük rütbesine rağmen Trablusgarp Cephesi'nde geniş bir sahada komutanlık yapmasıdır. Zira Osmanlı Devleti'nin savaştığı diğer cephelerde, Cephe Komutanları "general" rütbesinde ve tecrübeli subaylar olduğu halde Nuri Paşa'nın esas rütbesi yüzbaşı (sonra binbaşı) olmasına rağmen ‘Fahrî Ferik’ rütbesiyle Trablusgarp Cephesi'nde, Afrika Grupları Komutanlığını başarıyla yürütmüştür. İkincisi; Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarında da yine genç yaşına ve küçük rütbesine (kaymakam/yarbay) rağmen, yine Fahrî Ferik rütbesiyle Kafkas İslam Ordusu Komutanlığını yapmasıdır. Bu görevi ile Azerbaycanlıların kalbinde unutulmaz bir yer edinen Nuri Paşa'nın hatırası günümüze kadar devam etmiştir.
Nuri Paşa'nın siyasi kişiliğinin en önemli özelliği ateşli bir Türkçü olmasıdır. Fakat Nuri Paşa asla ırkçı olmamıştır.
Nuri Paşa'nın silah sanayicisi kişiliği ile ilgili en önemli özelliği; Cumhuriyet'in ilk yıllarında Zeytinburnu ve Sütlüce'de kurduğu demir eşya, silah ve mühimmat fabrikaları ile onun büyük bir girişimci olmasıdır. Bunun yanında Nuri Paşa, araştırıcı, çalışkan ve mücadeleci karakteriyle işinde başarılı bir özel sektör yöneticisi olarak görülmektedir.”
*
Nejdet Karaköse, eserinde, Trablusgarp’a geniş yer ayırmış ve 1911’de İtalya’nın Trablusgarp’ı işgal için asker çıkarması üzerine gönüllü giden subayları listesini vermiştir:
Berlin Ateşemiliteri Erkân-i harp Binbaşısı Enver Bey, Paris Ataşemiliteri Binbaşı Fethi Bey (Okyar), Hareket Ordusu Kurmay Başkanı Kıdemli Kolağası Mustafa Kemal Bey (Atatürk), Cevat Abbas, Atıf (İsmet Paşa'nın yaveri), Fuat (Bulca), Süleyman Askerî (Teşkilat-ı Mahsusa'nın sonradan reisi), Gazzeli Cemal, Manastırlı Nuri, Piyade Mülâzımı Boşnak Fazıl, Doktor Refik (Saydam), Doktor Nihat Sezai, Kuşçubaşızade Eşref, Afyonkarahisarlı Ali (Çetinkaya), İşkodralı Ali Rıza, Müşir Fuat Paşa'nın oğlu Reşit, diğer oğlu İslam, Jandarma Yüzbaşısı Kadri, Süvari Mülazımı Fuat, Topçu Yüzbaşısı İsmail Hakkı, Mülâzım-ı Evvel Arif, Yüzbaşı Ali (Tayyareci Sadık Bey'in ağabeysi), Süvari Yüzbaşısı Çerkez Reşit, Piyade Mülâzım-ı Evvel Yakup Cemil? Bingazili Yusuf Şetvan, Doktor Kaymakamı İbrahim Tali, Binbaşı Halil (Enver Paşa'nın amcası), Nuri Bey (Enver Paşa'nın biraderi), Trablusgarplı Süleyman el-Baruni.
Deniz yolu İtalyan donanması tarafından kapatıldığı için gönüllü subaylar, Trablusgarp'a gelmek için Mısır ve Tunus yolunu kullanmışlardır. İngiliz ve Fransızların çıkardıkları çeşitli zorluklara rağmen Türk subayları bunları aşmayı bilmişler ve Trablusgarp'a ulaşmışlardır.
TRABLUSGARP VE BALKAN SAVAŞLARI (1911-1913)
Doç. Dr. Hüner Tuncer “Trablusgarp ve Balkan Savaşları (1911-1913)” eserinde her iki savaşın Türkiye için taşıdığı önem üzerinde durur. (Tarihçi Kitabevi, 128 s.).
Kitabın “İçindekiler”i, eser hakkında bize bir fikir verecektir:
I.Trablusgarp Savaşı Öncesinde Osmanlı Devleti: İkinci Meşrutiyetin İlanı (24 Temmuz 1908) / 31 Mart Ayaklanması (1909) ve "Hareket Ordusu".
II. Trablusgarp Savaşı (1911-1912): Osmanlı'nın Elinden Çıkan Bosna-Hersek, Bulgaristan, Girit ve Arnavutluk (1908-1912) / Savaş Öncesinde Trablusgarp ve Büyük Güçler / Savaş Öncesinde Trablusgarp'ın Durumu / İtalya'nın Ültimatomu (28 Eylül 1911) / İtalya'nın Osmanlı Devleti'ne Savaş İlanı (29 Eylül 1911) / Trablusgarp Savaşı'nın Seyri / İtalyanların Savaşı Trablusgarp Dışına Yayma Çabaları Uşi Barış Antlaşması (15 Ekim 1912) Trablusgarp Savaşı'mn Kısa Bir Değerlendirmesi.
III. Trablusgarp Savaşı'nda Mustafa Kemal
IV. Balkan Savaşları (1912-1913): Berlin Antlaşması'nda Balkanlar (13 Temmuz 1878) / Balkan İttifakı (1912) / Üçlü İtilaf ile Üçlü İttifak Devletlerinin Balkan Savaşı Öncesindeki Tutumları.
V. Birinci Balkan Savaşı (8 Ekim 1912): Balkan Savaşı Başında Osmanlı Devleti'nin Durumu / Mustafa Kemal'in Balkan Savaşı'na İlişkin Öngörüsü / Bulgarlarla Trakya'da Savaş (18 Ekim 1912) / Kırklareli Muharebesi (21-23 Ekim 1912) / Lüleburgaz Muharebesi (28 Ekim-2 Kasım 1912) / Çatalca Muharebesi (17-18 Kasım 1912) / Ateşkes Görüşmeleri (25 Kasım-3 Aralık 1912).
VI. Makedonya'da Savaş: Osmanlı-Karadağ Savaşı (8 Ekim 1912) / Yunanlılarla Sarantaporon (Sarantaporos) Muharebesi (9-10 Ekim 1912) / Yunanlılarla Serfiçe Muharebesi (21-23 Ekim 1912) ve Yenice Muharebesi (1-2 Kasım 1912) / Sırplarla Kumanova Muharebesi (23-24 Ekim 1912) / Üsküp'ün Yilirilişi (26 Ekim 1912) ve Sırplarla / Pirlepe Muharebesi (3-5 Kasım 1912) / Selanik in Yilirilişi (9 Kasım 1912) / Sırplarla Manastır Muharebesi (15-18 Kasım 1912) / Yunanlılarla Denizde Savaş (Ekim-Aralık 1912).
VII. Londra Barış Konferansları (16 Aralık 1912-28 Ocak 1913)
VIII. Balkanlar'da Yeniden Savaş (4 Şubat 1913): Bulgarlarla Bolayır Muharebesi (8 Şubat 1913) ve Mustafa Kemal / Mustafa Kemal'in Edirne'nin Kurtarılması Hususunda Sadaret'e ve Başkomutanlık'a Gönderdiği 17/18 Şubat 1913 Tarihli Yazı / Yunanlılarla Yanya Muharebesi (5-6 Mart 1913) / Sırplarla Arnavutluk Muharebesi (26 Mart 1913) / Edirne'nin Bulgarların Eline Geçişi (26 Mart 1913) / Bulgarlarla Çatalca Muharebesi (5 Şubat-2 Nisan 1913) / Karadağlılarla İşkodra Muharebesi (6 Şubat-22 Nisan 1913) / Londra Barış Antlaşması (30 Mayıs 1913) / Birinci Balkan Savaşı ve Büyük Güçler / Birinci Balkan Savaşı'nın Sonuçları
IX. İkinci Balkan Savaşı (29/30 Haziran 1913): İkinci Balkan Savaşı'nın Nedenleri / Bulgarların Talepleri / Sırpların Talepleri / Yunanlıların Talepleri / Babıâli Baskını (23 Ocak 1913) / İkinci Balkan Savaşı (29/30 Haziran 1913) / Edirne'nin Kurtarılışı (21 Temmuz 1913) / Bükreş Barış Antlaşması (10 Ağustos 1913) / İstanbul Antlaşması (30 Eylül 1913) / İkinci Balkan Savaşı ve Büyük Güçler / İkinci Balkan Savaşı'nın Sonuçları / Mustafa Kemal'in Balkan Savaşlarını Değerlendirmesi
X. Birinci Dünya Savaşı'na Giden Yol
*
Doç. Dr. Hüner Tuncer, Trablusgarp ve Balkan Savaşları (1911-1913) kitabında, Mustafa Kemal’in Trablusgarp’a nasıl ulaştığına dair bilgiler aktarır:
“Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal'in komutanlıktaki ve örgüt kurmadaki üstün niteliğini gösterdiği ilk savaş olmuştu.
Mustafa Kemal, gazeteci ‘Mustafa Şerif’ ismiyle ve sahte belgelerle İstanbul'dan 15 Ekim 1911’de Naci, Hakkı ve Yakup Cemil Beylerle yola çıkmıştı. İngilizlerin elinde olan Mısır, tarafsız olması nedeniyle, Trablusgarp Savaşı'na katılmaya giden Osmanlı subay ile erlerinin Mısır topraklarından geçmesine izin vermiyordu. Bu nedenle, Osmanlı subaylarının tanınmamak için çok dikkatli davranmaları gerekiyordu. Mustafa Kemal, Kahire sokaklarında herkesten çok göze çarpmaktaydı. Göz alıcı açık rengi, askerce duruşu ve yürüyüşüyle onun bir Osmanlı subayı olduğunu kestirmek güç değildi.
Mustafa Kemal, Trablusgarp yolunda hastalanmış ve İskenderiye'ye dönmüştü; İskenderiye'de 15 gün hastanede kaldı. Mustafa Kemal'in İskenderiye'den hareketi 17 Kasım'a değin ertelendi. Mustafa Kemal, Kasım ayı boyunca Arap önderleriyle görüşmelerde bulunuyor ve Arapları örgütlemeye çalışıyordu. Mısır Hıdivi Abdullah Paşa'nın manevi desteğini sağlayan Mustafa Kemal, İstanbul'dan ek ödenek ve subay istemiş ve Bingazi'ye göndermek üzere Mısır'daki Sünusilerden gönüllüler toplamıştı. Bu arada Kolağası Mustafa Kemal, 30 Kasım 1911 tarihinde binbaşılığa terfi ettirilmişti. Arap kılığına bürünen Mustafa Kemal, Batı Sahra'ya doğru yola çıktı. Mısır üzerinden yapılan zorlu bir yolculuktan sonra Mustafa Kemal ile arkadaşları, 8 Aralık 1911'de Tobruk dışındaki Osmanlı karargâhına ulaşmıştı.” (s. 32).