Menopoz belirtileri nelerdir?

Menopoz belirtileri nelerdir?

Adet döneminin bitmesi ve doğurganlığın sonlanması olarak bilinen menopoz dönemi, vücudun değişik belirti vermesi kadınlar için can sıkıcı bir durumdur. Menopoz nedir? Menopozun belirtileri nelerdir? Menopoz yaş aralığı nedir? Menopozda uygulanması gereken tedaviler nelerdir?

Kadın üreme sistemi ergenlikle birlikte tüm vücut işleyişini doğrudan etkileyen adet döngüsü ile sürekli değişim geçiren ve yaşın ilerlemesi ile birlikte ikinci bir değişim yaşayarak ikinci bir safhaya geçiş gösteren anlaşılması zor bir sistemdir. Menopoz  bu ikinci safha ise kadınlarda belirli fizyolojik değişimlerin yaşanmasıyla birlikte bazı sağlık sorunlarını ortaya çıkarabilir. Menopoz nedir? Menopoz belirtileri nelerdir?

Menopoz nedir?

Ergenlikle birlikte aktif konuma geçen ve aylık adet döngüsü esnasında gelişimini tamamlayarak olası bir sperm tarafından döllenmek üzere rahme geçiş yapan yumurta hücreleri; yumurtalıkta sayı ve gelişim açısından yetersiz kaldığında menopoz dönemi başlar. Menopozla birlikte kadın eşey hormonları başta olmak üzere vücut genelini etkileyen bazı endokrinolojik olaylar yaşanır. Tam karşılığı menstrüel kanamanın durması olan menopoz, kadınlarda fizyolojik değişimle birlikte bazı sağlık sorunlarının gelişme riskini artırdığından dikkatle ele alınması gereken bir dönemdir.

Her ne kadar menopoz kadınlarda 50 yaş ve sonrasında sık görülse de fizyolojik olarak yumurtalıkların üreme ve endokrin işlevlerini yitirmesi sonucu ergenlik sonrasında her yaşta görülebilmektedir. Bu bakımdan yumurtalıkta çeşitli nedenlere bağlı gelişen yetmezlik durumlarında erken yaşta menopoz gelişebilir.

Menopoza ne zaman girilir?

Adet döngüsü kadın fizyolojisinin önemli olaylarından biridir. Temel olarak ergenlikle birlikte endokrin sistemin temel düzenleyicisi olan hipofiz bezinden FSH ve LH hormonlarının belirli düzene sahip salınımını takiben yumurtalık hücreleri aktifleşir. Bu durum, östrojen-progesteron gibi eşey hormonlarının üretimini başlatır. Bu hormonlar arasındaki dengeye bağlı olarak yumurta hücreleri olgunlaşır ve adet döngüsünün ortasında rahme salınır. Döllenmenin gerçekleşmemesi halinde hormon miktarlarındaki değişimlerle orantılı olarak rahim içi dokular dökülür ve kanama gerçekleşir.

Menopozla birlikte bahsedilen hormonların salınımında azalma gerçekleştiğinden ve yumurtalıkta gelişime müsait yumurta hücresi kalmadığından, adet döngüsüne ait fizyolojik olaylar gerçekleşemez ve adet kanaması yaşanmaz. Bu anlamda menopoz sonrası dönemde kadın endokrin sistemi daha durağan ve stabil bir seyir izler.

Kadınlarda yumurtalıkta yer alan yumurta hücresi sayısı anne karnındayken belirli bir miktarı aşamaz ancak doğum sonrasında yüzlerce yumurta hücresini barındırır. Ergenlikle birlikte her ay belirli sayıda yumurta hücresi gelişim gösterir ve bir tanesi rahme bırakılır. Aylık kanamalarla birlikte yumurtalıktaki hücreler gittikçe tükenir ve ileri yaşla birlikte yumurtalıkta gelişmeye müsait yumurta hücresi sayısı ciddi anlamda azalır. Yaklaşık olarak 50’li yaşlarda bu duruma bağlı hormonal düzensizliklere paralel olarak adet kanaması düzeninde değişimler, kanamaların sıklığında azalma veya artmalar yaşanır. Bu dönem menopoz öncesi (perimenopozal) dönem olarak kabul edilir ve menopozun gerçekleşeceğine dair ilk belirtiler arasında sayılabilir. Kanamanın tamamen kesilmesi ve 12 ay boyunca kanamanın yaşanmaması sonucunda menopoz tamamlanır. Menopoz geçiren kadın artık adet kanaması görmez.

Menopoz yaşı var mıdır?

Menopoz, yumurtalıktaki yumurta hücresi sayısı ve hormonal olaylarla doğrudan ilişkili olduğu için doğrudan yaşla ilintili değildir. Bununla birlikte, toplumda sıklıkla 45-55 yaşları arasındaki kadınlarda menopozun daha sık yaşandığı bilinmektedir. Perimenopozal döneme ait belirtiler genellikle bu yaşlardan 4 yıl öncesindeki dönemi kapsayan periyotta izlenebilir. Yine perimenopozal dönemin ne kadar süreceği, hangi şiddette gerçekleşeceği menopozun yaşandığı yaş gibi kişiden kişiye farklılık gösterir.

Menopozun gerçekleşmesinde kişinin genetik alt yapısı, vücut yapısı, hormon sisteminin özellikleri, kullandığı ilaçlar, kronik hastalığa sahip olup olmadığı, doğum yapıp yapmadığı, adet düzeni ve psikolojik durumu gibi çok sayıda faktör etkili olabilir. Tüm bu nedenlere bakıldığında menopoz yaşı kişiye özeldir denebilir.

Menopoz belirtileri nelerdir?

Kadınlarda menopozun gerçekleşme zamanı kişiye özel olduğu gibi, her kadında menopoz öncesi ve menopoz döneminde ortaya çıkan belirtiler de farklılık gösterebilir. Bununla birlikte aşağıdaki sağlık problemleri ve şikayetler menopozla birlikte sıklıkla gelişir:

Sıcak basması, gece terlemesi

Yüzde ve göğüste kızarıklık

Adet düzensizlikleri veya anormal vajinal kanamalar

Vajinal kuruluk ve buna bağlı tahriş, vajinal iltihaplanmalar

Kilo alımı

Uykusuzluk, gerginlik, yoğun stres gibi psikolojik problemler

Cinsel isteksizlik

Meme dokusunda hassasiyet

Cilt değişiklikleri, saçlarda incelme ve dökülme, vücutta kıllanmada artış

Kemik dokusunda zayıflık ve kemik erimesi, buna ikincil gelişen kırıklar

Baş ağrısı, çarpıntı, idrara çıkmada artış gibi somatik belirtiler

Menopoz döneminde hangi tedaviler uygulanır?

Menopoz sonrasında vücudun östrojen ve progesteron gibi temel eşey hormonları tarafından uyarılmasında azalma yaşandığından, belirli konularda sağlık problemlerinin gelişimine yatkınlık oluşur. Özellikle menopoz sonrası kadınlarda kemik erimesi (osteoporoz) en sık rastlanılan rahatsızlıkların başında yer alır. Yine kalp-damar hastalıkları, beyin-damar hastalıkları, belirli kanserler, jinekolojik problemler ve kronik hastalıkların şiddetinde artış gibi farklı sorunlar meydana gelebilir.

Menopoza ait bu problemlerle mücadele edebilmek için kadınlarda aşağıdaki tedaviler uygulanabilir:

Hormon Replasman Tedavisi: Menopoz sonrası vücutta miktarı azalan östrojen ve progesteron hormonlarının yerine konulmasını hedefleyen bir tedavi yöntemidir. Özellikle kemik dokusunun güçlendirilmesi, sıcak basması gibi belirtilerin giderilmesi ve kalp-damar hastalıkları gibi kronik hastalıklara karşı vücudun korunmasında oldukça etkilidir.

Kemik Erimesinin Önlenmesine Yönelik Kalsiyum tedavisi: Bu tedavi yönteminde; kalsiyum ve D vitamini desteği, gerekli hallerde hormon ve biyolojik ajan tedavileri ile bifosfanat kullanımı gündeme gelebilir.

Kolesterol Tedavisi: Kalp-damar hastalığı gibi kronik hastalıklara yönelik olarak kolesterol tedavisi, dengeli beslenme, egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri tedavide yer alan ögelerdendir.