Kız bebekler için en güzel ve anlamlı isimler, kız isimleri, anlamlarıyla kız isimleri

Kız bebekler için en güzel ve anlamlı isimler, kız isimleri, anlamlarıyla kız isimleri

Anne ve babalar, bebek cinsiyetinin öğrenilmesinin ardından isim konusu üzerinden düşünmeye başlıyor. Anne ve baba adayları doğacak kız çocukları için uzun süre önceden araştırmalara başlıyor. Kız bebekler için birbirinden güzel, modern, popüler ve değişik isimler yer alıyor. Çocuklarınıza verebileceğiniz en güzel, zor bulunan, anlamı güzel, duyulmamış, modern, keşfedilmemiş, değişik, yeni, nadir bulunan, popüler, otantik, dini kız bebek isimleri için “Kız Çocuk İsimleri ve Anlamları" haberimizden faydalana

‘A’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
Aba: Abla, ana.
 
Abaç: Annesine benzeyen, annesinin yapısında olan.
 
Abadan: şen, bayındır, mamur.
 
Abak: Eski Türklerde ölmüş ataların tapınılan heykelleri.
 
Abakay: Eski Türklerin büyük kadınlara verdiği ünvan.
 
Abasıyanık: Gönlünü kaptırmış, vurulmuş, kendinden geçmiş, aşık olmuş.
 
Abay: Ay’ın suya akseden yansıması.
 
Abaza: 1. Kuzeybatı Kafkasya’da yaşayan bir halk. 2. Bu halka mensup olan kims
 
Abbase: Ahmed b. Hanbel’in hanımının ismi. Hz. Abbas’a mensup olan.
 
Abdar: 1. Sulu, taze. 2. Parlak. 3. Sağlam vücutlu. 4. Nükteli. 5. Zarif, güzel, hoş. 6. Su veren hizmetçi.
 
Abendam: Güzel vü­cutlu, güzellik.
 
Abgül: Su gibi berrak ve duru olan gül.
 
Abıru: Yüz suyu, namus.
 
Abşar: Şelale
 
Abucan: Çok güzel dost.
 
Acar: 1. Becerikli. 2. Atılgan, ele avuca sığmaz. 3. Halk. 4. Yeni, taze
 
Adeviye: 1. İyilik, yar­dımseverlik. 2. Ünlü hanım mutasav-vıfe.İyilikseverl
 
Adıcan: Adı ile sevilen, adı sevgili, dost olan.
 
Adıgül: Adını gülden alan
 
Adıgüzel: Adı beğenilen, hayranlık uyandıran, sevilen.
 
Adın: ad sözcüğünün tekil ikinci kişi iyelik eki almış hali
 
Adınur: Adını ışıktan alan, adı ışık saçan.
 
Adışah: Adını şahtan alan.
 
Adışık: Adı güzel olan, adı ışık saçan.
 
Adile: Adaletli, hukuklu kişi
 
Adin: Cennet.
 
Adniye: Cennetlik.
 
Adviye: İyilik yapmak, yardımseverlik.
 
Afafet: 1. Afiflik, temizlik, temiz olan. 2. Fenalıktan, günah işlemekten kaçınma. 3. Namuslu olmak.
 
Afat: Afet, tufan. 2. Çok güzel kadın.
 
Afet: Çok güzel kadın manasındadır.
 
Afif: 1. İffetli, namuslu, ırz ve namus sahibi kadın. 2. Doğru, haramdan sakınan, yolsuzluğa sapmaz kişi.
 
Afife: Temiz, namuslu, iffetli.
 
Afitab: l. Güneş, gün ışığı. 2. Çok güzel, dilber, parlak yüz.
 
Afitap: Güneş / Çok güzel manalarını taşır.
 
Afiye: Sağlık, sağlamlık.
 
Afra: Ayın 13. gecesi, beyaz toprak.
 
Afret: Kadın. hanım, bayan.
 
Ahra: Daha layık, mü­nasip, uygun.
 
Ahsa: Arabistan’ın KuveytKatar kısmına verilen isim Erkek ve kadın adı olarak kullanılır
 
Ahsen: En güzel, en iyi
 
Ahter: Yıldız.
 
Ahu: Güzel kadın
 
Ahucan: Çok güzel dost
 
Ahueda: Nazlı güzel
 
Ahuela: Çok güzel gözlü
 
Ahufer: Göz kamaştıran güzellik.
 
Ahugöz: Gözleriyle güzelliğini bütünleştiren.
 
Ahugül: Çok güzel
 
Ahugüzar: Becerikli güzel
 
Ahunaz: Nazlı güzel, nazenin
 
Ahunigar: Resim gibi güzel.
 
Ahunisa: Çok güzel kadın
 
Ahunur: Göz kamaştıran güzelliğe sahip olan
 
Ahuse: Coşkulu güzellik
 
Ahusel: Çoşkulu güzellik
 
Ahuser: Güzelliği gözler önünde olan, göz kamaştıran güzellik.
 
Ahuses: Güzel sesli
 
Akartürk: su gibi akıp gider durumdaki Türk akıncı Türk
 
Akasiye: Akasya ağacı ve çiçeği.
 
Akasma: Beyaz, mavi, morumsu, pembe çiçek veren yabani, tırmanıcı bir bitki.
 
Akasya: Güzel kokulu çiçekleri olan bir ağaç
 
Akay: Ayın en parlak hali
 
Akbacı: Temiz, dürüst, içten.
 
Akbahar: Baharın güzelliğini temizliğiyle birleştiren.
 
Akbaşak: ak renkli başak
 
Akbilge: Alim, bilgili, dürüst kimse.
 
Akcan: Temiz ve dürüst kişi, candan insan
 
Akça: Temiz, saf, iyi niyetli kişi. 2. Beyaza yakın renkte olan.
 
Akçagül: Beyazımsı gül gibi olan kadın.
 
Akçakiraz: Bir kiraz çeşidi.
 
Akçan: Temiz, dürüst kimse
 
Akçasu: Berrak su gibi olan.
 
Akçay: Berrak, temiz, duru akan çay
 
Akçıl: Beyazımsı, solgun.
 
Akçiçek: Ak renkli çiçek, beyaz renkli çiçek.
 
Akda: Himaye altında olan cariye, kadın, köle.
 
Akdes: Kutsallığa yakın olan
 
Akdil: Saf dilli.
 
Akra: En güzel, en uygun olan
 
Aksel: Beyaz renkte taşkın su.
 
Aksen: Sen aksın, kirlenmemişsin, temizsin.
 
Akses: Sesi aydınlık saçan.
 
Aksev: Aydınlığı sev, ışık saç
 
Akseven: Ak rengi seven kimse.
 
Aksevil: Ak tenli ol ve sevil; akça pakça sevilen kimse.
 
Aksın: Temiz, doğru, dürüstsün., Akip Gitmek
 
Aksu: Temiz su gibi.
 
Aksuna: Güzelliğiyle ilgi çeken
 
Aksülün: Beyaz tenli.
 
Akşan: Temizliğiyle bilinen.
 
Akşen: şen şakrak,
 
Akşın: Beyaz tenli kadın
 
Akşin: Beyaz tenli kadın.
 
Albeni: Çekicilik, güzellik.
 
Alcan: Can alıcı güzel. Can alan, cesur, yürekli.
 
Alcık: Yanaklarının pembeliğiyle sevimli olan.
 
Alçiçek: Kırmızı çiçek
 
Alçin: Bir küçük kuş.
 
Aldaş: Her iki yanağıda kırmızı olan.
 
Aldeniz: Kızıl renkli deniz.
 
Aleda: Nazlı, kaprisli
 
Alela: Yanakları kırmızı, gözleri ela olan.
 
Alev: Ateşin çıkardığı yalım
 
Aleyna: Esenlik ve güzelliklere sahip, esenlik içinde olan.
 
Algım: Sevdalı vurgun.
 
Algın: Birine gönül vermiş, vurgun, tutkun
 
Algun: 1. Aklı alınmış. 2. Al renginde, koyu ve parlak pem­be. 3. Tümsek, te
 
Algune: 1. Serap. 2. Allık.
 
Algül: Kırmızı gül.
 
Amber: 1. Güzel koku. 2. Güzellerin saçı.
 
Amelya: Çalışkan, gayretli.
 
Amile: Bir işi yapmakla yükümlü olan.
 
Amine: Gönlü emin, kalbinde korku olmayan.
 
Amira: Emir veren prenses, yönetici kadın
 
Amiran: miran
 
Amire: Buyuran, emreden. ·2. Bir işte emir verme yetkisinde olan.
 
Amre: Yaşam süren, yaşayan.
 
Anabacı: Anne ve kız kardeş.
 
Anabörü: Dişi kurt.
 
Anahanım: Anne olmuş kadın.
 
Anakadın: Anne olmuş kadın.
 
Anakız: Anne ve kız.
 
Anar: Anımsar, hatırlar.
 
Anargül: Anımsayan, hatırlayan güzel kadın.
 
Anber: Güzel kokulu, kül rengi madde.
 
Andaç: Anılar, hatıralar
 
Andelip: Bülbül.
 
Arzucan: Candan isteyen
 
Arzucuk: Candan sevilen.
 
Arzuela: Güzel gözlü kız.
 
Arzufer: Çevresine ışık saçan.
 
Arzugül: İstenilen, beğenilen gül.
 
Arzugülen: Sürekli tebessüm etmesi temenni edilen.
 
Arzugüzar: Yetenekleriyle her işin üstesinden gelmeye çabalayan. .
 
Arzuhan: İsteklerin efendisi.
 
Arzula: İste, heves et.
 
Arzum: İsteğim dileğim, hevesim.
 
Aslışan: şanı şöhreti geçmişinden gelen.
 
Aslıtan: Tan vakti kadar etkileyici ve romantic olan
 
Aslıten: Ağır başlı olan
 
Aslıyar: Gerçek sevgili
 
Aslıyel: Gönüldostu
 
Aslin: Eski ermenilerdeki bir kraliçenin adı
 
Asliye: Asılla, temelle ilgili olan.
 
Atyeb: Çok güzel, pek güzel.
 
Aura: Canlı varlıkların enerji bedenine verilen isimdir. Ruhsal olan gözle görülemeyen nurdur.
 
Aurora: Kutup ışıması. Güneşten gelen yüklü parçacıkların dünyanın manyetik kutuplarında oluşturduğu ışımaya verilen isimdir.
 
Avgan: Mavi, gök mavisi, deniz mavisi.
 
Avi: Su rengi, sulak, suya ait.
 
Aviye: Temiz, pak.
 
Aycan: İçi aydınlık
 
Aycennet: Ey cennet!” anlamında kullanılan bir ad.
 
Ayceren: Ay gibi güzel ve parlak ceylan.
 
Aycihan: Cihanı aydınlatan ışık.
 
Ayça: Aya benzeyen, ayın hilal hali.
 
Ayçağ: Ay gibi parlak çağ.
 
Ayçan: Ay gibi aydınlık kişi.
 
Ayçıl: 1. Ay gibi sürekli ışık ve parıltı yayan.
 
Aydenk: Ay kadar güzel.
 
Aydil: Ay gibi açık sözlü.
 
Aydilek: Parlak, aydınlık dilek, iyi dilek güzel dilek.
 
Aydinç: Ay gibi dinç olan.
 
Aydoğdu: Doğmakta olan ay. Ay doğdu Bey. Ertuğrul Gazi’nin oğlu veya torunu (1302).
 
Ayduru: Ay gibi duru, parlak ve lekesiz olan.
 
Ayeda: Nazlı güzel.
 
Ayela: Güzelliği gözlerinde yansıyan.
 
Ayevi: Ay çevresinde oluşan ışık çemberi
 
Ayfer: Ay gibi ışık saçan.
 
Aygen: Gönül arkadaşı
 
Aygönül: Güzel gönüllü
 
Aygücan: Güzel ve yürekten kişi.
 
Aygül: Ay gibi güzel ve parlak renkli.
 
Aysel: Ay kadar parlak.
 
Aysema: Ay gibi parıldayan yüz
 
Aysen: Ay gibi güzel.
 
Ayser: Ay ışığı, Parlaklık, aydınlık.
 
Ayseren: Güzelliğini gözler önüne seren
 
Aysev: Çok seven.
 
Ayseven: Ay gibi güzel ve sevgi dolu
 
Aysever: Ay gibi güzel ve aydınlık sever.
 
Aysevil: Ay gibi güzel ve sevilen.
 
Aysevim: Ay gibi güzel ve sevimli.
 
Aysıl: Aya benzeyen.
 
Aysın: Sen aysın, ay kadar güzelsin
 
Aysima: Yüzü ay gibi parlak, nurlu, ışıklı
 
Aysoy: Çok güzel bir soydan gelen.
 
Aysu: Ay gibi parıltılı ve su gibi berrak
 
Aysuda: Güzelliği suya yansımış olan.
 
Aysun: Ay gibi güzel ve parlaksın.
 
Aysuna: Su gibi berrak ay.
 
Aysunar: Güzellik timsali.
 
Aysunay: Ay gibi ışık saçar,
 
Ayşan: Güzelliğiyle ünlenmiş olan.
 
Ayşe: Rahat ve huzur içinde yaşayan
 
Ayşecan: Neşe ile yaşayan.
 
Ayşegül: Güler yüzlü, rahat ve huzurlu.
 
Ayşehan: Egemen olarak yaşayan.
 
Ayşem: Ay ışığı – Benim Ayşem
 
Ayşen: Ay gibi neşeli, parlak ve aydınlık.
 
Ayşenur: Işıklı hayat
 
Ayşıl: Ayın ışıltısı gibi ışıl ışıl.
 
Ayşil: “Ayşıl” isminin bir başka söyleniş biçimi.
 
Azize: Onur sahibi yüce, ermiş.
 
Azmidil: Gönül yüceliği.
 
Azmiye: Niyetli, kararlı
 
Azra: Üstünde yürünmemiş kum.
 
Azref: 1. Çok zarif, en zarif. 2. Çok zeki.
 
Azze: 1. Dişi ceylan yavrusu 2. Ceylan kadar zarif. 3. Yüce, onurlu.
 
‘B’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Bacı: 1. Büyük kız kardeş, abla. 2. Kız kardeş.
 
Bacım: benim kız kardeşim
 
Bade: Şarap, aşk, sevgi
 
Badegül: Bade ve gül kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiş bir isimdir.
 
Bahanur: Bir şeyin değeri, bedeli.
 
Bahar: İlkbahar.
 
Baharcan: Genç ve candan dost
 
Bahargül: Bahar gülü
 
Bahariye: Divan edebiyatında bahar tasviriyle başlayan kaside
 
Baharnaz: Genç ve nazlı
 
Baharsu: Genç ve saf olan
 
Bedis: 1. Süs, bezek; nakış. 2. Resim, heykel, şekil. bk. Bediz
 
Bediz: Açık, belli, görünen; süs bezek, bediş.
 
Bedran: Hoş, latif.
 
Bedreka: Kılavuz, yol gösterici.
 
Bedreke: Yol gösteren, kılavuz.
 
Bedriye: Ayın on dördüncü geceki haliyle ilgili.
 
Bedrunnisa: Dolunay yüzlü kadın.
 
Begüm: Hanımefendi.
 
Begüm / Begün: Saygıdeğer kadın
 
Begün/ Begüm: Saygıdeğer hanımefendi
 
Behice: Güleryüz.
 
Behin: İyinin iyisi
 
Behire: 1. Hayırlı ve iyiliksever, soylu kadın. 2. Şişmanlık yüzünden yür
 
Behiye: Güzel, hoş, çekici
 
Behmar: Çok ziyade, fazla.
 
Behnane: 1. İyi huylu kadın. 2. Güler yüzlü kdaın.
 
Behra: Onun için, ondan dolayı, onun sayesinde.
 
Behrem: Asfur çiçeği kırmızı gül.
 
Bekem: sağlam, dayanıklı kırmızı boya ağacı
 
Beken: Dayanıklı, güçlü.
 
Bekriye: 1. Her şeyin evveli, ilk çocuk. 2. Genç ve taze kız. 3. Dişi deve yavrusu.
 
Belçim: Çim yaprağı.
 
Belçin: Dağ gülü.
 
Belde: Memleket, şehir, kasaba
 
Belemir: Peygamber çiçeği, mavikantaron olarak bilinen çiçek
 
Belen: İki dağ arasından geçen yol, geçit; tepe, yüksek yer, üzeri yassı tepe.
 
Beler: beleme işini yapar, çocuğu kundaklar, sarar sarmalar anlamında bir ad;
 
Belfin: Kar tanesi
 
Belfü: Kar tanesi
 
Belgi: İşaret
 
Belgin: Kesin, tam, kusursuz.
 
Belgün: Aydınlık gün
 
Belhi: Belh şehrine mensup (Afganistan).
 
Belik: Saç örgüsü
 
Belin: Korku, şaşkınlık, hayret
 
Belinay: Ayın gölün yüzeyine yansıması, peygamber çiçeği.
 
Belis: Aşkın ilk meyvesi.
 
Belit: Kendiliğinden apaçık ve bundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağ
 
Beliz: İşaret ve iz.
 
Belkıs: Efsanevi kraliçe
 
Belma: Uysal, sakin.
 
Belmen: Çok güzel kadın.
 
Belur: Billur, billurdan olan
 
Benal: ben-al
 
Benan: Parmakla gösterilecek kadar güzel.
 
Benay: Çok güzel, ay yüzlü, ay gibi parlak.
 
Berrin: Karada yaşayan, yüksek yüce
 
Berru: İyilik eden, iyiliği ve mükâfâtı çok olan, sözünü yerine getiren.
 
Bersu: Suyun berrak hali.
 
Berşan: Bir peygamberin din ve kitabını kabul eden kişi. Ümmet.
 
Berşe: Hep, bütün, çok.
 
Berzen: Yöre, mahalle, yol.
 
Besalet: Korkusuzluk, yüreklilik.
 
Besamet: Güler yüzlülük, şenlik.
 
Besime: Tebessüm eden, gülen
 
Besisu: Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su
 
Besra: Seçkin kimse, dürüst insan.
 
Beste: Ezgilerin özgün dizimi
 
Bestegül: Gül kadar güzel ve duygulu
 
Bestenigar: Türk müziğinde bileşik bir makam
 
Beşaret: 1. Müjde, muştu, iyi haber. 2. Güler yüzlülük, gülümseme.
 
Beşgül: Beş tane gül.
 
Beşire: 1. Müjde getiren, müjdeci. 2. Güler yüzlü, güleç.
 
Beşuş: 1. Okşadıkça süt veren deve. 2. Araplarca çok meşhur ve meş’um bir kadın.
 
Betigül: Gül yüzlü.
 
Betigün: Aydınlık yüz
 
Birbet: Yüzü benzersiz
 
Bircan: Biricik ve cana yakın.
 
Birce: Biricik, bir tanecik
 
Bircis: Gezegen, Jüpiter, müşteri yıldızı, bercis.
 
Birçe: Biricik, eşi benzeri olmayan
 
Birdem: Doğduğunda alınan ilk nefes
 
Birgen: Yalnızlığı seven, yalnızlığa alışık
 
Birgi: Batı Anadolu’da İzmir ilinin Ödemiş ilçesinin merkezi, Bozdağ eteklerinde kurulmuştur.
 
Birgül: Tek ve benzersiz gül.
 
Biricik: Tek olan, eşsiz
 
Birim: Bir tanem, biriciğim
 
Birke: Suların biriktiği yer.
 
Birma: Çin Hindi’nde bir yer. Birmanya diye de tanınır. Birmanya müslümanları ülkelerinin % 30’una ulaşmışlardır.
 
Birsel: Bir sel gibisin, bir selsin.
 
Birsen: Yanlızca sen.
 
Birsev: Tek sevgili.
 
Birsin: Biriciksin, teksin, eşin benzerin yok
 
Birsu: Özel bir su biricik su gibi.
 
Birşah: Bir olan şah, hükümdar.
 
Birşen: Sevinci eşsiz, tek olan.
 
Birtek: Eşi benzeri, ikincisi olmayan, biricik; çok sevilen; bir ve tek olan.
 
Biryar: Tek sevilen
 
Bitengül: Güllerin bitmesi.
 
Boysel: Uzun boylu.
 
Bulem: Cenneti haber veren melek
 
Bulut: Su buharlarının yoğunlaşmasıyla meydana gelen ve gökyüzünde mahiyetine göre farklı yükseklikte bulunan hava kütlesi.
 
Burcay: Kale burcundan görülen ay
 
Burcu: Güzel koku, güzel kokan.
 
Burçak: Baklagillerden bir bitkidir.
 
Burçay: Kale burcundan görülen ay
 
Burçe: Küçük takım yıldızı.
 
Burçin: Dişi geyik
 
Burfe: Cennet meyvesi
 
Burkan: Uygur Türklerinin Budaya verdikleri ad. – İsim olarak kullanılmaz.
 
Burkhan: Put, heykel, Buda heykeli. – İsim olarak kullanılması yanlıştır.
 
Buse: Öpücük.
 
Busenur: Nurlu öpücük.
 
Buyan: 1. Mutluluk, uğur, talih. 2. İyi biliş, sevab.
 
Büge: Bent, su benti
 
Büke: Bilgili, akıllı, zeki
 
Bükem: Zekice davranışları olan
 
Büklüm: Bükülmüş kıvrılmış şeylerin oluşturduğu halka.
 
Büküm: Bükme eylemi
 
Bülbül: 1. Sesinin güzelliğiyle ünlü ötücü kuş. 2. Sesi çok güzel olan kimse. Bülbül Hatun Bayezid H.’in eşi.(Öl. Bursa 1515). Şehzade Ahmed’in annesi.
 
Bürçin: Geyik, dişi geyik. bk. Burçin
 
Bürge: Canlı, taşkın, coşkun
 
Bürke: 1. Martı. 2. Havuz, gölcük.
 
Bürran: Keskin olan
 
Büşra: İyi haber
 
Büte: Fidan.
 
Büteyra: 1. Güneş. 2. Sabah.
 
Büyüm: Büyüleyici, büyülü güzel
 
 
‘C’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Cabire: (bkz. Cabir).
 
Cabiye: 1. Hazine 2. Şam’ın güneybatısında, Çavlan’da bir yer. 3. Havuz.
 
Cahide: Çalışan, çaba gösteren.
 
Caize: Uygun, yerinde, yakışık alan. 2. Armağan. 3. Yol yiyeceği.
 
Calibe: Kendine çeken, çekici, güzel. 2. Albenisi olan, sevecen
 
Can: Yaşamı sağladığına ve ölümle vücuttan ayrıldığına inanılan soyut varlık
 
Cana: “Ey can, ey sevgili!” anlamında kullanılan bir ad
 
Canal: Cana bağlı, cana yakın
 
Canalp: Özünde güç, yiğitlik, mertlik bulunan kimse.
 
Canan: Sevgili, yar
 
Canane: Sevgili, gönül verilen, âşık olunan.
 
Canşan: şöhret sahibi olduğu halde içtenliğini yitirmeyen .
 
Canten: Ruh ve beden.
 
Canyar: Yürekten sevilen.
 
Canyel: Rüzgar kadar hızlı olan.
 
Cavidan: Ölümsüz, sonsuza kadar yaşayan
 
Cavide: Sonsuz.
 
Cavlan: Büyük çağlayan.
 
Cazibe: Çekici, alımlı, sevimli, güzel
 
Cebire: 1. Zorlamak. 2. Düzeltme, onarma. 3. Kırık veya çıkık bir kemiği yerleştirip sarmak.
 
Cebriye: Yazgı, kader.
 
Cedide: 1. Yeni, kullanılmamış. 2. Pek az zamandan beri bilenen veya mevcut olan
 
Cehven: Kurtuba’da yerleşmiş, birçok alim, fakih, vezir yetiştirmiş meşhur bir Arap ailesi.
 
Celilay: Ulu, yüce ay.
 
Celile: Ulu, büyük, yüce.
 
Cihancan: Dünyanın en iyi dostu.
 
Cihandide: Dünyayı gezip görmüş.
 
Cihanefruz: Dünyayı parlatan, aydınlatan.
 
Cihanfer: Cihanı, dünyayı aydınlatan, dünyanın ışığı.
 
Cihangül: Güllerle bezenmiş dünya.
 
Cihannaz: Dünyanın en nazlısı.
 
Cihannur: Alemi aydınlatan nurlu ışık
 
Cihanser: Cihan’ın başı. Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.
 
Cihansu: Dünyanın suyu.
 
Cirim: Hacim
 
Ciryal: 1. Bir nevi kırmızı boya. 2. Altının kırmızılığı. 3. Temiz renk. 4. Saf.
 
Civan: Yeni yetme, körpe, genç
 
Civelek: Canlı, neşeli, sokulgan
 
Cudiye: Cömert, eli açık.
 
Cumhuriyet: Milletin egemenliği kendi elinde tuttuğu, devlet biçimi.
 
Cümane: Tek inci anlamında. Hz. Ali(r.a.)’nin kızkardeşi ve Rasulullah’ın amcasının kızı olan hanım sahabi.
 
 
‘Ç’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
Çabam: Bir işi yapmak için sarf edilen kişisel gayret
 
Çağ: Belirli bir özellik göz önünde bulundurularak ele alınan zaman dilimi
 
Çağa: Çocuk.
 
Çağan: Bayram, şenlik.
 
Çağda: Yeni bir çağa adım atılmış
 
Çağıl: Çağlayan suyun sesi
 
Çağılı: 1. Çağla ilgili. 2. Çakıl. 3. Çağla.
 
Çağıltı: suyun, akarken taşlara, kayalara çarparak çıkardığı tatlı ses
 
Çağın: Yıldırım, şimşek.
 
Çağla: Badem, erik ve Kaysı gibi meyvelerin ham hali
 
Çağlak: Gürül gürül akan şelale.
 
Çağlan: Bir ırmağın denize kavuştuğu yer
 
Çağlar: Çağlayan, şelale
 
Çıvgın: Rüzgarlı havada yağan karla karşık yağmur.
 
Çiçek: Bitkilerin üreme organlarını taşıyan renkli bölümü
 
Çiğde: Suyun derin olmayan yeri, sığ yer
 
Çiğdem: Zambakgillerden bir tür kır bitkisi
 
Çil: Yeni ve parlak, yüzde oluşan kahverengi küçük benekler
 
Çilay: Ayın üzerinde olan lekeler
 
Çile: Zahmet, sıkıntı. 2. Her türlü iplik kangalı.
 
Çilek: Kırmızı renkli bir meyve
 
Çilem: Bana ait olan çile
 
Çilen: Hafif yağan yağmur, çisenti
 
Çilenti: Hafif yağmur, serpinti.
 
Çiler: Şarkı söyleyen, şakıyan.
 
Çilhan: Yüzü çil çil olan hükümdar.
 
Çilhanım: Çilli hanımefendi.
 
Çim: Bahçelerin yeşillendirilmesinde kullanılan bir bitki.
 
Çimen: Doğal olarak biten çim, yeşillik
 
Çimnaz: Çok nazlı.
 
Çinel: Doğru, dürüst, namuslu kimse.
 
Çiner: Doğru, dürüst, namuslu kimse.
 
Çobanyıldızı: Venüs gezegeni. 2. Venüs kadar güzel.
 
Çoğul: Kelimelerin belirli eklerle birden çok arlığı veya kişiyi bildirme biçimi.
 
Çoğun: Çok defa, ekseriya.
 
Çolpan: Gözleri uzağı iyi gören, ilerigörüşlü
 
Çorpan: Çoban yıldızı, zühre
 
 
‘D’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Dafne: Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşil olan bir ağaç, develik
 
Dağhan: Eski Türklerde dağ tanrısı. – İsim olarak kullanılmaz.
 
Dahiye: Üstün zeka sahibi.
 
Daime: Sürekli, devamlı, kalıcı, müdavim.
 
Dal: ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri
 
Dalan: İnce, zarif, narin.
 
Deren: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren
 
Derim: Çadır.
 
Derin: Sığ olmayan, içli.
 
Derin Su: Yüzeyi tabanından uzak olan. Rengi, kokusu ve tadı olmayan, saydam, sıvı madde
 
Derince: Merdiven.
 
Derman: Çare, tedavi
 
Dersu: Hepsi, kamilen, baştan başa hep.
 
Derya: Deniz.
 
Deryab: Akıllı, anlayışlı.
 
Deryace: 1. Küçük deniz. 2. Göl.
 
Deryadil: Gönlü geniş, herşeyi hoş gören.
 
Deryanur: Bilgisiyle ışık saçan
 
Desen: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri
 
Destan: Kahramanlık olaylarını konu alan şiir
 
Deste: Demet, bağlanmış olma hali.
 
Destecan: Herkese içtenlikle bağlanan.
 
Destegül: Bağlanmış gül demeti
 
Destegür: Çok gür.
 
Didar: Güzel yüz, görme
 
Dide: Göz.
 
Didem: Gözüm, gözüm gibi sevdiğim sevgilim, çok sevdiğim.
 
Didem/Diğdem: “Gözüm, gözüm gibi sevdiğim, sevgilim” anlamında kullanılan bir ad.
 
Didik: Yaşayış, hayat, varlık, sağlık, geçim. 2. Huzur.
 
Dikilerek: oluşturulan ağaçlık, çam ve başka ağaçların gövdeleri
 
Dila: İçten gönülden seven.
 
Dilağsu: Nehirdeki en güzel su damlası
 
Dilan: Gönüller, yürekler
 
Dilara: Gönül alan, gönlü okşayan, gönlü dinlendiren manalarındadır.
 
Dilaram: Kalbe huzur veren
 
Dilasa: Gönlü rahatlandıran, avutan.
 
Dilasude: Gönlü rahat, huzurlu.
 
Dilaşup: Gönül çalan.
 
Dilaviz: Gönlün takıldığı, gönüle takılan.
 
Dilay: Gönlü aydınlatan ay.
 
Dilbahar: Konuşmasının güzelliğiyle insanın gönlünü ferahlatan.
 
Dilbant: Gönül çalan.
 
Dilbaz: Güzel söz söyleyen, göze hoş görünen. Konuşmasıyla kandıran kişi manasındadır.
 
Diler: İsteyen, dileyen
 
Dilfer: Diliyle herkesin gönlünü ferahlatan
 
Dilferah: Gönlü ferah, sevinçli.
 
Dilfeza: Gönlü genişleten, gönlü artıran.
 
Dilfigar: Gönlü yaralı olan, âşık.
 
Dilfiruz: Gönle ferahlık veren, sevindiren.
 
Dilfüruz: Gönüle ferahlık veren, sevindiren.
 
Dilge: Güzel konuşan kişi.
 
Dilgüdaz: Gönle eziyet veren.
 
Dilgüzar: Herkesin derdine derman bulan.
 
Dilhan: İçten gönülden söyleyen
 
Dilhayat: Gönül canlılığı.
 
Dilhıraş: Yürek parçalayıcı.
 
Dilhun: İçi kan ağlayan.
 
Dilhuş: Gönlü hoş, yüreği rahat.
 
Diligüzar: Durmaksızın becerikliliğini öven.
 
Dilinaz: Konuşmaya nazlanan.
 
Dinçel: Güçlü el.
 
Diniz: Sakin, dingin
 
Dirahşan: Parlak, parıldayan.
 
Dirayet: Zekâ, bilgi, kavrayış
 
Diren: Harmanda sapları yaymaya yarayan uzun çatallı ağaçtan yapılmış araç
 
Dirik: Diri, canlı. 2. Acar.
 
Diril: dirilmekten buyruk; el dokuması bez
 
Dirim: Yaşam, hayat 2. Yaşama gücü.
 
Dirisu: Temiz faydalı, doru su gibi olan.
 
Dirok: Tarih, hikaye, öykü.
 
Domurcuk: Tomurcuk.
 
Dora: Doruk, zirve
 
Doyum: Ganimet almış.
 
Döndü: l. Henüz evlenmemiş kız. 2. Gittiği yerden geri gelen.
 
Döne: “Bundan sonraki çocuklar erkek olsun” anlamında kullanılan bir ad.
 
Dönem: Belirli bir tarihsel niteliği olan zaman birimi.
 
Dönüş: Dönme işi, dönme.
 
Ducihan: İki cihan: dünya ve ahiret
 
Dudu: 1. Hanım. 2. Abla. 3. Küçük kardeş.
 
Dudubikem: “Evlenmemiş ablam, kardeşim” anlamında kullanılan bir ad.
 
Duducan: Hanımefendiliğinde samimi olan.
 
Dudugül: Güzelliği ve saygınlığı taşıyabilen.
 
Duduhan: Abla, kardeş.
 
Duha: Kuşluk vakti. Kuran’ı Kerim’ de 93. Surenin ismidir aynı zamanda.
 
Duhan: Kur`an-ı Kerim`de bir sure adıdır ve manası dumandır.
 
Duygudaş: Duyguları başkasıyla aynı olan,
 
Duygugül: Duygulu ve gül gibi güzel.
 
Duygugün: Doğduğunda duygulu anlar yaşatan ve de gül gibi bir güzelliğe sahip olan.
 
Duygugür: Duygularını coşkuyla ifade eden.
 
Duygugüz: Duygularında sonbahar hüznünü yaşayan.
 
Duygun: Duygulu, hassas
 
Duygunaz: Duygularını ifade etmekte nazlanan.
 
Duygunisa: Duygulu, hassas kadın
 
Duygunur: Duygularıyla herkesi aydınlatan.
 
Duygusal: çevresine duygu saçan. 2. Çok duygusal.
 
Duygusan: Duygusallığıyla tanınan.
 
Duygusay: Herkese karşı saygılı olan.
 
Duygusel: Coşkun duygulara sahip olan.
 
Duyguser: Duygularını rahatlıkla herkese ifade edebilen.
 
Duygusev: Duygulu olanı sev.
 
Duyguseven: Kendi gibi duygulu olanı seven.
 
Duygusoy: Çok duygulu bir soydan gelen.
 
Duygusu: Temiz duygulara sahip olan.
 
Duygusun: Duygularını yansıtan.
 
Düşüm: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında
 
Düşünsel: Düşünce ile ilgili
 
Düzey: Seviye karşılığı olarak uydurulmuş olmayan.
 
Düzgün: 1. Girintisi, çıkıntısı, pürüzü olmayan. 2. Düzeltilmiş, tesviye edilmiş. 3. İyi düzen verilmiş. 4. İntizamlı, nizamlı. 5. Yolunda, rayında. 6. Kadınların yüzlerine sürdükleri beyaz veya kırmızı boya.
 
 
‘E’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Ebed: Sonu olmayan gelecek. İsim olarak kullanılmaz.
 
Ebedi: Sonsuz, sonrasız, ölümsüz. 2. Ölümsüzlük.
 
Eber: Hayırlı, şerefli, faziletli.
 
Ebra: Ürkme, kaçma. Birden bire ölme (!!! Çok kötü enerjili bir isim)
 
Ebrar: Özü sözü doğru olan, hamiyetli, İffetli kişi manasındadır.
 
Edalınur: Işık saçmak nazlanır gibi olan.
 
Edanaz: Naz yapar gibi
 
Edanur: Işık saçan nazlı güzel.
 
Edasal: İşvesiyle tanınan.
 
Edasay: Nazlı hanımefendi.
 
Edasel: Nazlı, çoşkulu.
 
Edases: Nazlı ve işveli bir sese sahip olan.
 
Edasev: Nazlı sev.
 
Edaseven: Kendisi gibi nazlı olanı seven.
 
Edasever: Kendisi gibi nazlı olanı seven.
 
Edasoy: Nazlı bir soydan gelen.
 
Edasu: Eda ve Su isimlerinin birleşiminden oluşur. Nazlı su gibi bir anlam taşır.
 
Edasun: Nazlandığını belli eden.
 
Edaşan: Nazlılığıyla şan, şöhret sahibi olmuş.
 
Edaşen: Neşeli ama nazlı.
 
Edayar: Nazlı sevgili.
 
Edayel: Nazlı nazlı esen rüzgar.
 
Edayüz: Nazlılığı yüzünden okunan.
 
Edeb: Terbiye, nezaket, düzenli.
 
Eder: Kıymet, değer
 
Edibe: Nazik, edepli, terbiyeli.
 
Elacık: Küçük ela gözleri olan.
 
Elafer: Ela renkli ışık saçan.
 
Elagöz: Ela gözlü güzel.
 
Elagül: Güzel gözlü ve zarif görünümlü.
 
Elagüz: Mahsun sonbahar.
 
Elagüzar: Ela gözlü becerildi güzel.
 
Elaldı: El-aldı. 2. Başkasına kaptırılan.
 
Elaser: Gözlerinin güzelliğini sergileyen.
 
Elasev: Ela gözlü sev.
 
Elaseven: Ela rengi seven.
 
Elasever: Kendi gibi güzel gözlüleri seven.
 
Elasoy: Güzel gözleri olan bir soydan gelen.
 
Elasu: Ela gözlerinden temizlik akan.
 
Elasun: Gözlerinin güzelliğini sunan.
 
Elaşan: Gözlerinin güzelliğiyle şöhret olmuş.
 
Elaşen: Gözlerinin güzelliğiyle neşe saçan.
 
Elatan: Gözlerinde tan vaktinin güzelliğini yansıtan.
 
Elaten: Ten rengi güzel olan.
 
Elay: Elalı, karışık gibi bir manası vardır. El+ Ay köklerinin birleşiminden oluşur.
 
Elayar: Ela gözlü güzel sevgili.
 
Elayüz: Çok güzel yüz.
 
Elbin: Bin tane el, birlik
 
Elbir: El birliği, güç birliği
 
Elbirle: El birliği ile.
 
Elbirlik: Beraberlik, dayanışma, el ele verme.
 
Elbiz: Bizim yer, yöremiz
 
Elime: Dert ve elem veren
 
Elis: Güzel kokulu bir çiçek.
 
Elisa: Benî İsrail Peygamberlerindendir. Bir diğer yandan HIV testine de ELİSA denir; bu manada kötü enerjili bir isimdir.
 
Elit: Seçkin, üstün
 
Eliz: Yabancı yerdeyiz, yabancıyız ve el izi anlamındadır.
 
Elizan: Uzaktan duyulan ezan sesidir.
 
Ella: Sonsuzluk.
 
Elmas: Değerli bir taştır.
 
Elmasım: Değer verme. 2. Değer vererek seslenme durumu.
 
Elmina: Mina dağında açan çiçek manasına rastlıyoruz. Ayrıca Al ve Mina kelimelerinin birleşiminden oluşan bir isim olan Elmina’ nın güneş tutulmasındaki kızıllığa verilen ad olduğu da söylenir.
 
Elmira: Emir veren prensestir.
 
Elnare: Ülkesinin ışığı, odlar yurdu. Azerbaycan’ın diğer ismi ile eşanlamlıdır.
 
Elnur: Elin nuru anlamındadır.
 
Eltaf: Çok latif çok güzel.
 
Elvan: Renkler, çeşitler
 
Elveda: Bir daha kavuşulamayacağı düşünülen bir şeyden ayrılırken kullan
 
Elvida: Allah’a ısmarladık. Allah’a emanet olun yollu ayrılık hitabı. Erkek ve kadın ismi olarak kullanılır.
 
Elvin: Cennet çiceği, Gökkuşağının her bir tayfına verilen isim, Sıcak – Sadakat, sonsuz arkadaslik
 
Elyak: En layık olan, en çok yakışan.
 
Elzem: Gerekli olan, vazgeçilmez.
 
Emanet: 1. Emniyet edilen kimseye bırakılan şey, eşya veya kimse. 2. Osmanlı devletinde bazı devlet dairelerine verilen isim.
 
Emeç: Gaye, amaç, hedef manalarındadır.
 
Emek: 1. Uzun ve yorucu çalışma. 2. Bir amaç uğruna harcanan yoğun beden ve zihin gücü.
 
Emel: Hedef, umut, arzu.
 
Emen: Bir şeyi yetiştirmek amacıyla dikmek için açılan çukur. 2. Zahmetli iş.
 
Emet: Bolluk getiren, bolluk, berekettir. Son sonuç da demektir.
 
Emeti: Bereket, bolluk. 2. Hala.
 
Emetullah: Allah´ın kulu (kadınlar için kullanılır).
 
Emine: İnanılır, güvenilir.
 
Emira: Eski Mısır’da prenseslere verilen unvandır.
 
Emire: Büyük bir ülkeden, soydan olan.
 
Erdenay: Bakır ay
 
Erdibike: Olgunluğa erişmiş, deneyimli kadın.
 
Erdibikem: “Olgunluğa erişmiş, deneyimli kadınım” anlamında kullanılan bir ad.
 
Erem: Cennet
 
Eren: 1. Erkek. 2. Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. 3. Deneyimli, akıllı kimseler. 4. Dost. 5. Hayırlı çocuk.
 
Erendal: Her zaman genç ve körpe kalacağına inanan.
 
Erendil: Her şeyi bilip söyleyen.
 
Erendiz: Jüpiter gezegeninin adı
 
Erengül: Ermiş, yetişmiş, açmış gül
 
Erengün: Ulaşıp gelen gün.
 
Erengüz: Biten sonbahar
 
Erennaz: Naz yapmaya son veren, nazdan vazgeçen.
 
Erennur: Evliya gibi ışık saçan
 
Erensel: Çoşkulu bir akıllılığa sahip olan.
 
Erensen: Ermiş olan, evliya.
 
Erenser: Ermişliğini gösteren.
 
Erensu: Ermiş gibi ve su gibi aziz olan.
 
Erenşan: Olağanüstü sezgileriyle ünlenmiş olan
 
Erentan: Tan vaktinin çekimine kapılan.
 
Erenyar: Ermiş sevgili.
 
Erenyüz: Yüzü evliya gibi nurlu olan.
 
Erseyim: Sevimli, sempatik erkek.
 
Erva: 1. Yumuşaklık, letafet. 2. Güzel görünen.
 
Ervanur: Allah’ın gönderdiği ışık.
 
Ervin: Şahsiyetli, kişilikli, şerefli, itibarlı.
 
Erzan: Bol, uygun, layık
 
Esalet: Asalet.
 
Esel: Rüzgarlı diyar, rüzgar alan ülkeler.
 
Esen: Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı sıhhatli sağlam
 
Esenay: Ayın önünden geçen rüzgarlı bulutlar
 
Esencan: Sağlıklı ve içten olan.
 
Esencik: Sağlıklı ve sevimli olan.
 
Esengil: Esintili olan.
 
Esengöz: Sağlıklı ve güzel göz.
 
Esengül: Sağlıklı gül.
 
Esengülen: Rüzgar gibi gülen.
 
Esengün: Sağlıklı gün.
 
Esenkal: Sağlıklı olması temenni edilen.
 
Esenli: Çok sağlıklı.
 
Esennaz: Nazlı nazlı esen rüzgar.
 
Esennur: Işık saçarak rüzgar gibi giden
 
Esmatan: Adı tan.
 
Esmayar: Adı yar.
 
Esme: Esme işi
 
Esmenisa: Adı nisa.
 
Esmer: Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday renginde olan. 2. Siyaha çalan buğday rengi.
 
Esmeray: Esmer kadın.
 
Esmercan: Esmerliği ve içtenliğiyle çok sevilen.
 
Esmergül: Eşi benzeri . bulunmaz güzellikte olan.
 
Esmergüz: Sonbahar akşamı.
 
Esmernaz: Nazlı esmer.
 
Esmersev: Esmerliğiyle sevilen.
 
Esmerseven: Esmerleri seven. 2. Kendi gibi olanı seven.
 
Esmersever: Kendi gibi esmer olanı seven.
 
Esmersu: Berraklığı gecenin kararlılığına karışmış olan.
 
Esmira: Zümrüt taşı.
 
Esna: Bir işin yapıldığı an.
 
Esra: Çabuk, hızlı
 
Esved: Siyah, kara.
 
Eşay: Ayin güzelliğiyle eşdeğer güzelliğe sahip olan
 
Eşe: Teyze. 2. “Ayşe” isminin kısaltılmış bir biçimi.
 
Ezhan: İnsanda akıl, fikir, zeka, hafıza anlayış, kavrayış, kudretleri.
 
Ezheran: Ay ve güneş.
 
Eznev: Yeni baştan, yeniden.
 
Ezo: Ezik, dirençli
 
Ezra: Sözü düzgün doğru olan adam manasındadır. Ayrıca beyaz kulaklı siyah at demektir.
 
Ezrak: Gök rengi. 2- Saf temiz su. 3. Mavi gözlü.
 
 
‘F’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Faden: İplik
 
Fadıla: Fazilet sahibi kadın
 
Fadik: Fatma adının bir söyleniş biçimi
 
Fadile: Erdemli, fazilet sahibi. 2. Saygın kişi.
 
Fadile / Fadıla: Erdemli üstün kişi.
 
Fadim: 1. Çocuğunu sütten kesen kadın. 2. Hz. Muhammet’in ilk eşi Hz. Hatic
 
Fadime: Fatma adının bir söyleniş biçimi (Fa-tı-ma)
 
Fadiş: Fatma adının bir söyleniş biçimi
 
Fehmiye: Anlayışlı kavrayışlı.
 
Fekahet: Şakacılık, hoş mizaçlılık.
 
Felat: Kurtuluş, Fırat’ın iki büyük kolundan biri.
 
Felin: Mantar.
 
Fenniye: Fene, bilime ilişkin, bilimle ilgili.
 
Fer: Işık, aydınlık
 
Feradis: Cennet, uçmak
 
Ferah: Bol geniş / Rahatlık veren / Gönlü şenlendiren
 
Ferahay: Güzelliğiyle insanın gönlünü şenlendiren.
 
Ferahcan: İçtenliğiyle insanı rahatlatan.
 
Ferahdil: Tatlı dilli.
 
Feri: Detaylı, ayrıntılı, ikincil
 
Feriba: Sevinçli.
 
Feribe: Aldatan, kandıran.
 
Ferican: Can ışığı, ruh aydınlığı.
 
Feride: Tek eşsiz, benzeri olmayan
 
Ferigül: Güle benzeyen.
 
Feriha: Sevinçli, ferah
 
Ferinaz: Nazlı güzel.
 
Ferinur: lşıl ışıl parıldayan.
 
Feris: Şık, zarif
 
Ferisal: ışığını saç anlamında.
 
Feriser: Çok ışıklı olmasıyla göz kamaştıran
 
Feyzan: Bolluk, bereket.
 
Feyziye: Tanrının bereketi
 
Feza: Boşluk, sınırsızlık, uzay
 
Fezanur: Uzay gibi parlak ve aydınlık olan.
 
Fındık: Küçük ağaçlarda yetişen, kabuklu, besleyici yemiş.
 
Fırışte: Melek.
 
Fıtnat: “Fitnat” isminin bir başka söyleniş biçimi.
 
Fidan: Yeni, olgunlaşmamış ağaç.
 
Fidancan: İçtenliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olan.
 
Fidancık: Sevimli, daha çok minik anlamında.
 
Fidangül: İnce, uzun, hoş kokulu
 
Fidannur: Gençliği, tazeliği ve körpeliğiyle gelecek vaad eden.
 
Furkan: İyiyle kötüyü, doğru ile yanlışı ayıran her şey
 
Fügen: Yaralayan, kıran, düşüren. bk. Figen
 
Füreyya: Parlak, ışıltılı günler
 
Füruzan: Çok parlak, parlayıcı, aydınlık
 
Füruzende: 1. Yanıcı, yakıcı. 2. Parlatan, parlayın, aydınlatan.
 
Füsun: Efsun / Büyü, sihir. Şaşırtıcı, hayret verici ve kendine cezbedici bir güzellik.
 
Füsun / Fisun: Sihir, büyü. Şaşırtıcı güzelliğe sahip, hayret verici derecede güzel
 
Füsunkâr: 1. Büyüleyici. 2. Sihirbaz, büyücü.
 
Füsunnaz: Gizemli tavır takınan
 
Füsünkar: Büyüleyici, çekiciliği olan. 2. Sihirbaz.
 
Fütade: Tutkun, sevdalı, müptela olmuş.
 
 
‘G’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Gale: Kale, kaygısız
 
Galibe: Üstün gelen, yenen, önde gelen.
 
Gamze: Çene ya da yanakta gülümserken beliren çukurluk
 
Ganime: Ganimet alan
 
Ganimet: 1. Düşmandan alınan mal. 2. Beklenmedik kazanç veya olanak.
 
Ganiye: Zengin, varlıklı. 2. Çok hoş. 3. Kadın şarkıcı.
 
Garibe: Görülmemiş, tuhaf, şaşılacak.
 
Germa: Sıcak yaz.
 
Gevher: 1.Elmas, mücevher, inci. 2. Bir şeyin aslı, mayası.
 
Gewez: Ateş kırmızısı. 2. Kızıl gül.
 
Gezer: Dolaşan, gezen, gezici.
 
Gihev: Pay, kısmet, baht.
 
Gilyas: Kiraz.
 
Giram: Saygı, saygıdeğerlik.
 
Girani: Ağırlık,
 
Girik: Depo.
 
Girin: Gözyaşı.
 
Girizan: Kaçan, kaçıcı, kaçarak.
 
Gizani: Tanınmış, ünlü, bilinen.
 
Gizem: Sır / bilinmeyen şeyler, esrarengizlik
 
Gonca: Açılmamış, tomurcuk halinde gül
 
Gonca Güz: Sonbaharın başlangıcı.
 
Goncacan: Çok içten olan.
 
Goncacık: Küçük, sevimli.
 
Goncafem: Gonca ağızlı olan.
 
Goncafer: Gonca gibi parlak olan.
 
Goncagöz: Gonca gibi gözleri olan.
 
Gökçe: Sevimli güzel; gök rengi, mavimsi anlamlarındadır.
 
Gökçedil: Tatlı dilli.
 
Gökçek: 1. Güzel, sevimli, hoş kimse. 2. Yiğit, cesur. 3. Taze, körpe.
 
Gökçem: Mavi gözlü kızım.
 
Gökçen: 1. Gökle ilgili göğe ait semavi. 2. Mavi, mavimsi. 3. Güzel hoş güzel
 
Gökçen / Gökçe: 1. Gökle ilgili göğe ait semavi. 2. Mavi, mavimsi. 3. Güzel hoş güzel
 
Gökçenaz: Nazlı.
 
Gökçenbegüm: Güzel hanımefendi.
 
Gökçenbüke: Güzel kız.
 
Gökçenur: Mavi ışık.
 
Gökçiçek: Gök renkli çiçek, mavi renkli çiçek.
 
Gökçil: Gökyüzü gibi mavi.
 
Gökduman: Göğe yükselen duman.
 
Göknaz: Nazlı gök.
 
Göknil: Gökyüzüne ait olan.
 
Göknur: Aydınlık gökyüzü, nurlu.
 
Gökperi: Mavi gözlü, peri gibi güzel.
 
Gölgecan: Sığınılacak insan.
 
Gölgem: Ayrılmaz parçam.
 
Gölgenaz: Nazlı kişi.
 
Gölgenur: Karanlıkta ışık saçan.
 
Gönen: Rutubet, yaşlık
 
Gönenç: Bolluk, rahatlık ve varlık içinde iyi yaşama, refah.
 
Gönençli: Gönenci, iyi bir hayatı olan.
 
Gönlücan: Yürekten insan.
 
Gönlügül: Yüreği gül gibi zarif olan.
 
Gönlügülen: Hayatı gülerek karşılayan. 2. Şanslı.
 
Gönlünaz: Nazlı.
 
Gönülgül: Gül gibi zarif bir gönlü olan
 
Gönülnaz: Nazlı gönül.
 
Gönülnur: Ferah yürekli.
 
Gönülsel: Sel gibi çoşkulu olan.
 
Gönülses: Yüreğinin temizliğini dışarı yansıtan.
 
Gönülsev: Yürekten sev.
 
Gönülseven: Yürekten seven.
 
Gönülsever: Kendisi gibi yürekten olanı seven.
 
Görez: Rüzgar
 
Görke: Heybetli
 
Görkem: Göz alıcı ve gösterişli olma durumu, ihtişam
 
Görkemli: Göz alıcı ve gösterişli olma durumu, muhteşem.
 
Görklü: Gösterişli, muhteşem.
 
Gulemsan: Yıldızlı numan çiçeği.
 
Gulenar: Nar çiçeği.
 
Gulendam: Gül boylu.
 
Gulepayiz: Zinya çiçeği.
 
Gulexızem: Lale.
 
Gulezengul: Çan çiçeği.
 
Gulezerik: Kanarya çiçeği.
 
Gulgenim: Buğday başağı.
 
Gulgeşt: Bahçe.
 
Gulgm: Gül yüzlü,
 
Gulnar: Nar çiçeği.
 
Gulnesrim: Yabani gül.
 
Gulperi: Deniz kızı.
 
Gulpık: Tomurcuk.
 
Gunüde: Uykuya dalmış olan.
 
Gupse: Gönülden, candan, sevecen.
 
Gülberk: Gül yaprağı.
 
Gülbeyaz: Beyaz gül.
 
Gülbike: Gül gibi güzel kadın.
 
Gülbikem: “Gül gibi güzel kadınım” anlamında kullanılan bir ad.
 
Gülbil: “Gül gibi güzel olarak kabul et” anlamında kullanılan bir ad.
 
Gülbin: Gül dalı, gül ağacı, gül kökü
 
Gülbitti: “Gül yetişti” anlamında kullanılan bir ad.
 
Gülbiz: Bizim gülümüz
 
Gülboy: Gül gibi boyu olan.
 
Gülbu: Gül gibi güzel kokusu olan..
 
Gülbün: Gül fidanı
 
Gülbüz: “Gülbiz” isminin bir başka söyleniş biçimi.
 
Gülcan: Gül gibi güzel canlı
 
Gülcanan: Gül gibi güzel sevgili.
 
Gülce: Gül gibi, güle benzeyen.
 
Gülcemal: Gül-cemal. Gül gibi güzel yüzlü.
 
Gülcihan: Dünyanın en güzel gülü.
 
Gülçehre: Gül yüzlü.
 
Gülçehreli: Yüzü bir, gül güzelliğine sahip olan.
 
Gülçiçek: Her yönüyle güzel olan
 
Gülçimen: Güzelliği yaradılıştan olan.
 
Gülçin: Gül derleyen, gül toplayan
 
Gülçün: “Gülçin” isminin bir başka söyleniş biçimi.
 
Güldal: Gül dalı.
 
Güldalı: Gül dalı.
 
Güldan: Çiçeklik.
 
Güldane: Gül tanesi.
 
Güleray: Aydınlık ve güleç yüzlü.
 
Gülercan: Güleryüzlülüğü içten olan.
 
Gülerdam: Boylu, poslu ve gül kadar zarif olan.
 
Gülerder: Zor bulunan bir gül kadar değerli.
 
Güleren: En güzel gül kadar güzel.
 
Gülergöz: Tüm içtenliği ve neşesi gözlerinin içinden farkedilen.
 
Gülergül: Güzelliği Ve neşesiyle dikkat çeken.
 
Gülergüz: Sonbahar sevinci.
 
Gülernaz: Nazlı ve sevimli güzel.
 
Gülernur: Neşesiyle herkese ışık saçan.
 
Gülersel: Sevincini ve neşesini coşkulu yansıtan.
 
Gülerses: Kahkahalara boğulan.
 
Gülersoy: Neşeli bir soydan gelen.
 
Gülersu: Neşeli tavrı içten olan.
 
Gülerşah: Neşeli olmasıyla tanınan.
 
Gülerşan: Neşeli, şanlı, şöhretli.
 
Gülerşen: Neşeli, sevinçli.
 
Güleryel: Bir tatlı tebessüm
 
Gülnihal: Gül fidanı
 
Gülnisa: Gül gibi kadınlar anlamında
 
Gülnur: Işık saçan güzellik
 
Gülnuş: Gülsuyu içen.
 
Güloba: Güllük, mekan.
 
Gülören: Gül yeri, güllük.
 
Gülöz: Gül gibi temiz olan.
 
Gülpembe: Gül pembesi yanakları olan.
 
Gülperi: Gizemli gül, saklı gül
 
Gülriz: Gül saçan
 
Gülru: Gül yüzlü, gül yanaklı
 
Gülruh: Ruhuda fiziği kadar güzel olan.
 
Gülsahn: Güzelliğiyle nam salmış olan.
 
Gülsal: Güzelliğiyle nam salmış olan.
 
Gülsanem: Çok güzel kadın
 
Gülsay: Saygıdeğer güzel.
 
Gülsel: Coşkulu bir güzelliğe sahip olan.
 
Gülseli: Coşkulu bir güzelliğe sahip olan.
 
Gülseli(N): Coşkulu bir güzelliğe sahip olan
 
Gültan: “Gülten” isminin bir başka söyleniş biçimi. 2. Tan vaktinin güzelliğine sahip olan.
 
Gültane: Yeni açmış gül, gonca. 2. Tek gül.
 
Gültaze: Gül gibi taze kız.
 
Gülten: Gül tenli, vücudu gül gibi
 
Gülter: Gonca gül.
 
Gülücük: Yüzünden tebessümü hiç eksik etmeyen, durmaksızın gülümseyen.
 
Gülüm: Benim gülüm. 2. Canım.
 
Gülümay: Ay kadar güzelim.
 
Gülümcan: Güzel, içten dost.
 
Gülümnaz: Nazlı güzel.
 
Gülümnur: Göz kamaştıran bir güzelliğe sahip olan.
 
Gülümsay: Saygın güzel.
 
Gülümsen: Sensin güzel.
 
Gülümser: Gülümseyen, mutlu kişi.
 
Gülümses: Çok güzel sesi olan.
 
Gülümsev: Sevilen güzel.
 
Gülümsoy: Güzel bir soydan gelen.
 
Gülümsu: Berrak bir güzelliğe sahip olan.
 
Gülümşah: Güzelliğiyle nam salmış olan.
 
Gülümşan: Güzelliğiyle şan, şöhret sahibi olan.
 
Gülümşen: Neşeli güzel.
 
Gülüş: Gülmek eylemi.
 
Gülüşan: En değerli gül.
 
Gülüzar: Gül yanaklı, al yanaklı.Türk musikisinde mürekkep bir makam
 
Gülver: Güzellik örneği.
 
Gülveren: Güzellik saçan, göz kamaştıran·
 
Gülyüz: Güzel yüz.
 
Gülzade: Gül bahçesi.
 
Gümüş: Güzel, parlak
 
Gün: 24 saatlik zaman dilimi
 
Günal: Işık al, ışıklı ol
 
Günan: Doğumuyla sevinç getiren
 
Günay: Gün gibi aydınlık kişi
 
Günaydın: Gününüz aydınlık ve güzel olsun.
 
Güncan: İçtenliğin sevecenliğin günü.
 
Günce: Günlük, anı defteri
 
Güncel: Gelecek gün. 2. Günün konusu olan, şimdiki, bu günkü, aktüel.
 
Günçiçek: Ay çiçek
 
Günden: Güneşten bir parça
 
Gündüz: Günün aydınlık bölümü
 
Günebakan: Ay çekirdeğinin çiçeği, beyaz, sarı büyük çiçek.
 
Güneda: Nazlı güzel.
 
Günel: Güneş gibi aydınlık ve ışık saçan.
 
Günela: Işık gözlü güzel.
 
Güner: Güneşin doğma zamanı
 
Günerdi: Güneşin batışı, akşama doğru.
 
Günerim: Yetişen gün.
 
Güneş: Güneş
 
Güney: Bir yön
 
Günfer: Gün ışığı, aydınlık.
 
Güngör: Mutlu yaşa, çok yaşa
 
Güngül: Aydınlık, güzel gün.
 
Güngülen: Gülen, aydınlık yüz.
 
Günistan: Beyaz, parlak tenli.
 
Güniz: Günün izi
 
Günnar: Kırmızı aydınlık
 
Günnaz: Nazlı kişi
 
Günnur: Gün ışığı
 
Günsal: Güneş gibi, ışık salan.
 
Günsay: Saçtığı ışığa saygı duyulan.
 
Günsel: Günle ilgili güne ait
 
Günseli: Işık seli
 
Günsen: Gün senin günün.
 
Günsenin: ´Senin günün´ anlamında kullanılan bir ad.
 
Günserin: Serin, ferah, güzel gün.
 
Günsev: Sevilen, beğenilen gün.
 
Günseven: Yaşamayı seven.
 
Günsever: Yaşamayı sever.
 
Güvem: Yeşillik, tabiat güzelliği
 
Güven: Güvenmekten, yürekli ol anlamında
 
Güvenay: İnsanın içinde ferahlık uyandıran.
 
Güvercin: Barış simgesi evcil bir kuş.
 
Güz: Sonbahar
 
Güzay: Sonbaharı hatırlatacak kadar güzel
 
Güzden: Sonbahardan kalan
 
Güze: Göze
 
Güzel: Hoşa giden, hayranlık uyandıran
 
Güzelay: Ay güzelliğine sahip olan.
 
Güzelcan: Hoşa giden kişi.
 
Güzelgül: Gül kadar güzel olan.
 
Güzelgüz: Sonbahar güzelliğine sahip olan.
 
Güzelim: Canım, aşkım, bir tanem.
 
Güzelnaz: Yaptığı naz çekilir.
 
Güzelnisa: Güzel kadınlar .
 
Güzelnur: Güzelliğiyle göz kamaştıran.
 
Güzelsoy: Güzellikleriyle bilinen bir soydan gelen.
 
Güzelsu: Güzelliğinin yanı sıra, temizliği ve saflığıyla da göz dolduran
 
Güzelşan: Güzelliği dilden dile dolaşan.
 
‘H’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Habibe: Seven, sevgili, dost
 
Habide: Uykucu, uykuya dalmış.
 
Habike: Açık gecelerde gökyüzünde boydan boya görülen uzun yıldız kümesi.
 
Habile: Hamile, gebe, yüklü.
 
Habinar: Nar tanesi.
 
Hacce: Hacca giden kadın. 2. Hacı kadın, hacı kız.
 
Hacer: Taş, kaya parçası, çakıl.
 
Hacergül: Taşlar arasında yetişen gül.
 
Hacıgül: Hacca gitmiş gül gibi güzel kadın.
 
Hacıhanım: Hacca gitmiş kadın.
 
Hacıkadın: Hacca gitmiş kadın.
 
Hacil: Utancından yüzü kızarmış
 
Hadice: Erken doğmuş kız çocuğu.
 
Hadise: Vaka, olay
 
Hasibe: Kişisel değeri olan, ünlü soydan gelen
 
Haskız: İyi nitelikleri kendinde toplamış kız.
 
Haslet: Doğuştan gelen güzel huy
 
Hasna: İffetine düşkün kadın
 
Hasret: Özlem, bekleyiş
 
Hatıra: Anı, yadig
 
Hatice: Erken doğan kız çocuğu
 
Hatice Nur: Erken doğan güzel kız çocuğu.
 
Haticenur: Erken doğan güzel kız çocuğu.
 
Hatife: Sesi duyulduğu halde kendisi görünmeyen.
 
Hatime: Sonuç, son
 
Hatun: Eskiden yüksek kişilikli kadınlara veya hakan eşlerine verilen san.
 
Hatunana: Deneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
 
Hava: Gökyüzü
 
Haver: Güneşin doğduğu, yön, doğu.
 
Haveri: Doğu ile ilgili.
 
Havin: Gece, Yaz Gecesi.
 
Havle: Etraf, çevre, güç, kuvvet
 
Havva: Yaratılan ilk kadının adıdır.
 
Havva Nur: Allah’ın ilk yarattığı kadın, parıltı, ışık
 
Hawer: Çevre, yöre, ortam.
 
Hayal: İnsanın beyninde kurduğu düşünceler, kesitler, olaylar
 
Hayat: Yaşam, doğumdan ölüme kadar geçen süre
 
Hayran: Çok beğenen, hayranlık duyan.
 
Hayret: Beklenmedik, garip bir şeyin sebeb olduğu şaşkınlık, şaşırma, hayrete düşme.
 
Hayriye: İyilikle ilgili, uğurlu
 
Hayrunisa: Kadınların hayırlısı, uğurlu kadın.
 
Hayrunnisa: Kadınların hayırlısı.
 
Heydedan: Çok parlak, göz kamaştıran.
 
Heyecan: Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi gibi sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu. 2. Coşku.
 
Heyin: Varolmak, varlık.
 
Heyran: İyi dost, aziz dost.
 
Hezar: Bülbül. 2. Çok, pekçok.
 
Hezel: Şaka, alay, mizah
 
Hıfziye: Ezberleme. 2. Saklama, koruma.
 
Hıraman: Salına salına, naz ve eda ile yürüyen.
 
Hical: Gelin odaları.
 
Hicran: Ayrılık, ayrılığın verdiği derin keder, acı manalarındadır.
 
Hicret: Göç
 
Hiçsönmez: Sonsuza değin yaşar, sonsuza değin sönmez
 
Hifa: Sabreden, çok güzel ve varlıklı bir kadın sahabenin adıdır.
 
Hikmet: Gizine, sırrına erişilemeyen.
 
Hilal: Ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi, yeni ay.
 
Hilâl: Ayın yay biçimindeki görünüşü, yeni ay
 
Hilâl / Hilal: (Arapça)Ayın ilk günlerdeki durumu, yeni ay, ayça.
 
Hildan: Yükselmek, çıkmak.
 
Hilde: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek
 
Hilkat: Yaradılış.
 
Hilmiye: Yumuşak huylu, ince nazik kimse.
 
Hinar: Nar meyvesi gibi bereketli.
 
Hira: Suudi Arabistan’daki Hz. Muhammed’in peygamberlik görevini aldığı Hira Dağı
 
Hiranur: Mekke’de bulunan Hz Muhammed’ e ilk vahiy gelen dağda zuhur eden ışık, nur
 
Hisar: Etrafını sarma.
 
Hivda: Ayın doğuşu.
 
Hoşcan: İyi insan, güzel kişi.
 
Hoşdil: Tatlı dilli.
 
Hoşeda: Nazlı güzel
 
Hoşfan: Güzel, göz alıcı.
 
Hülya: Tatlı düşler, hayaller; kuruntu
 
Hüma: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu
 
Hüma/Huma: İnsanlara mutluluk getireceğine inanılan kuş.
 
Hümeyra: Kızıllık, pembelik
 
Hüner: Yetenek, beceri
 
Hüray: Ay gibi özgür ve güzel.
 
Hürgül: Gül gibi özgür ve güzel.
 
Hürgüz: Sonbaharın özgürlüğü.
 
Hürmet: Saygı.
 
Hürmüz: Zerdüşt dininde, iyilik ve hayır tanrısı
 
Hürnaz: Nazlanmakta özgür olan
 
Hürnur: Özgürlük aşılayan.
 
Hürrem: Sevinçli şen, neşeli.
 
Hürriyet: Özgürlük
 
Hürsay: Bağımsızlığıyla saygınlık kazanmış olan.
 
Hürsel: Özgürlüğünü yüreğinde coşku ile taşıyan
 
Hürsen: Özgürlüğüne düşkün olan.
 
Hürses: Özgürlüğün sesi.
 
Hürsev: Özgürlüğü sev
 
Hürseven: Özgürlüğü seven.
 
Hürsever: Özgürlüğü seven.
 
Hürsoy: Özgürlüğüne düşkün bir soydan gelen.
 
Hürsu: Kendi yolunda ilerleyen – Bildiğini okuyan
 
Hürşan: Özgürlüğü şanına, şöhretine uygun yaşayan.
 
Hürşen: Özgürlüğünden memnun olan.
 
Hüsna: Çok, en çok, pek çok güzel” gibi anlamlara gelmektedir.
 
Hüsne: Her şeyin en güzeli
 
Hüsniye: Güzellikle ilgili, güzelliğe ait
 
Hüsnüan: Güzellik.
 
 
‘I’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Ifakat: Hastalıktan kurtulma, iyileşme, ayılma.
 
Iğıl: Çok ağır akan su
 
Ihlamur: Güzel kokulu, çiçeği kurutularak şifa niyetine çay olarak içilen bir ağaç
 
Iknat: Allah’ a dua etme yalvarma anlamındadır.
 
Ildem: Yaptığından pişman olmayan.
 
Ildır: 1. Alacakaranlık. 2. Parıltı, ışıltı.
 
Ildız: Yıldız.
 
Ilgaz: Atın dört nala koşması, hücum
 
Ilgım: Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltısı, seraptır.
 
Ilgın: Kumlu topraklarda yetişen ve çit bitkisi olarak kullanılan ağaççık.
 
Ilgıt: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında
 
Ilık: Sıcak, canlı
 
Ilım: Uzlaşmacı.
 
İkram: Sunma.
 
İkranur: Her şeye Rabbin ismi ile başlayan, nurlu insan.
 
İkrasu: Berrak akan su, temiz ve saf. İkra+Su
 
İksir: Eskiden hayatı ölümsüzleştirmek, madenleri altına çevirmek gibi olağanüstü etkileri olduğuna inanılan sıvı. 2. İç ferahlatıcı ilaç veya içki. 3. Aşk ilham eden büyülü içki.
 
İlaf: Bu isim, Kureyş Suresi’nde yer alır. Bir şeyleri birleştirmek, sevmek, uzlaşmak, anlaşmak anlamına gelir.
 
İlarya: Gümüş balığının küçüğüdür.
 
İlay: Ülkenin en güzeli.
 
İlayda: Su perisi
 
İlbüke: İlbey hanımı, seçkin hanım
 
İlcan: Ülkenin canı, sevdiği
 
İlçim: Elçilik görevi.
 
İlçin: İlde olan, ülke için yaşamak.
 
İldem: Pişmanlık duyan
 
İlden: Üzgün
 
İldeniz: Ülkenin denizi
 
İlenay: Gülen ay.
 
İley: Huzur, yön, taraf
 
İris: Göz bebeği
 
İrman: Arzu, istek. 2. Davetsiz gelen misafir.
 
İrva: Suya kandırmak, bolca sulamak.
 
İrza: Gönlünü hoş etme, gönül alma.
 
İslim: 1. Çin işine benzer şekilde yapılmış bir tür süs, bezek. 2. Buhar.
 
İsmet: 1. Masumluk, günahsızlık, temizlik. 2. Haramdan çekinme, namus.
 
İsmiay: Adıda kendi gibi güzel olan
 
İsmican: içten olması temenni edilen.
 
İsmigül: Gül gibi güzel olması temenni edilen.
 
İsmihan: Hükümdar ismi.
 
İsminaz: Nazlı, adı nazdan gelen.
 
İsminur: Nur gibi ışık saçması temenni edilen.
 
İsmişan: Adı gibi şanlı, şöhretli olması temenni edilen.
 
İsmişen: Adı gibi neşeli olması temenni edilen.
 
İsna: Övme, şükretme, değer, yükseltme.
 
İzabel: Dişi, kadın. İsabella isminin bir başka yazılış halidir. Yabancı isimdir.
 
İzan: Anlayış, kavrayış, akıl, terbiye.
 
İzel: İz + El /El izi anlamında
 
İzem: Büyüklük, ululuk
 
İzgen: İzi geniş
 
İzgi: İyi, güzel, akıllı, adaletli
 
İzgül: Gül izi.
 
İzgün: Gün izi.
 
İzim: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında
 
İzlem: Gözlem, izlemek eylemidir.
 
 
‘J’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Jade: Yeşim taşı. Yarı değerli yeşil renkli bir taş.
 
Jale: Kırağı, çiğ, şebnem
 
Jaledar: Üzerine şebnem düşmüş, kırağılanmış
 
Jalenur: Parlayan, ışıldayan, çiğ
 
Janbek: Kuvvetli lider.
 
Janseli: Güneşin doğduğu yer.
 
Janset: Güneşin doğuşu.
 
Jarin: Yakınmak, haykırmak.
 
Jasmin: Yasemin çiçeği
 
Jefi: Güçlü, deneyimli,
 
Jehat: Becerikli, yetenekli.
 
Jenin: Vurmak anlamında.
 
Jerfi: Derinlik. Derin deniz.
 
Jergar: Deniz yeşili renk
 
Jeyan: Kükreyen ve kızmış olan.
 
Jilda: Yaşamın önünde duran kimse.
 
Jinmir: Kraliçe, prenses.
 
Jinsal: Çağ, yaş, dönem
 
Jiyan: Kızgın.
 
Jutenya: Bir tane.
 
Jülide: Karışık, dağınık saç. Derinlik.
 
 
‘K’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Kader: Yazgı, alın yazısı, talih, kişinin hayat planı manasındadır.
 
Kadın: Dişi cinsten erişkin insan. 2. Evlenmiş kız. 3. “Bayan” anlamında kullanılan bin ünvan. 4. Analık veya veya
 
Kadınana: Deneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
 
Kadıncık: Hanımefendi.
 
Kadife: İyi huylu, sakin
 
Kadime: Eski, önceki hali hakkında bilgi sahibi olunmayan
 
Kadire: Çok kuvvetli, gücü tükenmeyen
 
Kadriye: Değer, kıymet, onurla ilgili.
 
Kafiye: Şiirde, mısra sonunda yer alan kelimelerin ses benzerliği.
 
Kahya: Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kimse.
 
Kaila/Kayla: Pür, saf, katıksız, kötülükten uzak kimse anlamındadır.
 
Kainat: Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar. Evren, alemler…
 
Kalender: Aza tamah eden, alçakgönüllü, sade.
 
Kamber: 1. Köle, itat eden. 2. Dost, arkadaş.
 
Kızımay: “Kızım ay gibi parlak ve güzeldir” anlamında kullanılan bir ad.
 
Kızkına: Küçük kız.
 
Kibare: 1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin,
 
Kibariye: Kibar, nazik kadın.
 
Kibele: Toprak tanrıçası
 
Kifaye: 1. Yetişme, el verme, kâfi gelme. 2. Bir işi yapabilecek nitelikte olma.
 
Kifayet: 1. Yetişme, el verme, kâfi gelme. 2. Bir işi yapabilecek nitelikte olma.
 
Kimya: Maddelerin temel yapılarını¸ bileşimlerini¸ vb.ni inceleyen bilim.
 
Kinebike: Küçük hanım.
 
Kiraz: Gülgillerden bir meyve ağacının sulu tek çekirdekli meyvesi
 
Kişwer: Krallık, ülke.
 
Konca: Açmamış çiçek, gonca
 
Koncagül: Gül goncası
 
Konçuy: Prenses.
 
Korgül: Kor renginde, kızıl gül.
 
Koza: İçinde tohum ya da krizalit bulunan korunak
 
Körpe: Tazeliği üstünde, daha büyümemiş. 2. Yeni yetişmekte olan.
 
Kutlu: Uğur getirdiğine inanılan, uğurlu, ongun, mübarek.
 
Kutluay: Uğurlu, şanslı ay.
 
Kutluay/Kutlay: Uğurlu, kutlu ay.
 
Kutlucan: Şanslı, uğurlu dost.
 
Kutlumaral: Uğurlu dişi geyik, kutlu geyik
 
Kutlunaz: Şanslı nazenin.
 
Kutlunur: Şans ışığı veren.
 
Kutlusun: Şanslısın, uğurlusun.
 
Kutsal: Uğurlu sel, hayırlı sel
 
Kutsalan: Uğur getiren, kutlu.
 
Kutsalar: Uğur getiren, kutlu.
 
Kutsan: Uğurlu, talihli ad.
 
Kutsel: Uğuru bol olan, çok çoşkulu
 
Kutseli: Mutluluk seli, büyük coşku
 
Kutun: 1. Mutlu. 2. Kutsal.
 
Kuyaş: Güneş sıcağı.
 
Kuzay: Güneş görmeyen gölgelik yer.
 
Kuzey: Güneşi az gören yer; kuzey
 
Kübra: En büyük, çok büyük manasındadır.
 
‘L’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Laçin: 1. Bir cins şahin. 2. Sarp, yalçın. 3. Şiddetli.
 
Lal: Dili tutulmuş, konuşamayan.
 
Lale: Yaprakları uzun, çiçekleri kadeh biçiminde çeşitli renkleri olan soğanlı bir süs bitkisi
 
Lalegül: Türk Müziğinde bir makam.
 
Lâlegül: Lâle ve gül gibi güzel olan
 
Lalehan: Lalelerin sultanı
 
Lâlehan: Lâle gibi güzel olan
 
Lâleruh: Lâle yanaklı, yanağı lâle gibi kırmızı olan
 
Lalezar: Lale bahçesidir.
 
Lâlezar: Lâle yetişen yer, lâle bahçesi
 
Lâlgûn: Kırmızı renkli, al
 
Lila: Açık eflatun rengi.
 
Lilya: Cennet bahçesi.
 
Limon: Turunçgillerden bir ağaç ve bu ağacın meyvesi
 
Lina: Kuran’da da geçen Lina ’nın anlamı hurma fidesi demektir.
 
Linda: İsyanyolca’da güzel anlamına gelen isim.
 
Linet: Sürgün.
 
Lirik: Coşkun.ilhamla dolu.
 
Liva: 1. Bayrak. 2. Mülki idarede kaza-vilayet arasında bir derece, sancak. 3. Tugay. 4. Tuğgeneral. 5. Livai saadet, Liva-i şerif.
 
Livanur: Hz. Muhammed s.a.v. efendimizin bayrağı.
 
Livza: Bolluk, bereket.
 
Liya: Sabrın en güzeli.
 
Liyakat: 1. İktidar, güç. 2. Erdem
 
Liyan: Sarmaşık türü adıdır.
 
Lizge: Çiçek tomurcuğu anlamına gelir.
 
Lodos: Güneyden esen rüzgar
 
Lorin: Işıklı, aydınlık.
 
Loya: Lazca’da tatlı kız anlamına gelen kelime.
 
Lşılar: Parlayan, ışıldayan. 2. Neşeli, canlı.
 
Lşılay: Ay ışığı, parlak, ışıldak
 
Lşıldar: Göz alıcı, ışık saçan.
 
Lşıltan: Tan yerinin ışığı.
 
Lşınay: Ay gibi ışıldayan.
 
 
‘M’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Macide: Şan ve şeref sahibi
 
Madelet: Adalet, doğruluk.
 
Mağfiret: Tanrı’nın kullarının günahlarını bağışlaması. 2. şefkat, acıma ve yargılama.
 
Mahbube: Sevgili
 
Mahçiçek: Ayçiçeği
 
Mahfer: Ay ışığı.
 
Mahınev: Yeni ay, ayça, hilal.
 
Mahibe: Bereketli ve heybetli.
 
Mahidevran: Mah Ay ya da güzel yüz, devran ise devir veya zaman manasına geliyor. Bu durumda mahi devran, kelime anlamı olarak zamanın güzeli, devrinin güzeli’, ‘zamanın ayı manalarına geliyor.
 
Mahinur: Ay yüzlü nurlu güzel.
 
Mazlume: Zulüm görmüş, haksızlığa uğramış, ezilmiş, yıkılmış. 2. Uysal boynu bükük, nazlı.
 
Mebruke: Kutlu, bereketli kadın
 
Mebrure: Hayırlı, beğenilmiş
 
Mebuse: Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili. 3. Öldükten sonra diriltilmiş olan.
 
Mecide: Şan ve şeref sahibi. 2. Büyüklük, ululuk.
 
Mecra: Suyun aktığı yatak, suyoludur. Bir işin gidiş yoludur. Bedendeki ahlatın alıştığı yol.
 
Medar: Dayanak, yardımcı.
 
Medeniyet: Uygarlık.
 
Mediha: Methedilmiş, övünülmüş, beğenilen kadın
 
Medine: Arabistan’da bir şehirdir. Hz. Peygamberin kabrinin bulunduğu şehirdir.
 
Mefbaret: Övünülecek şey, övünmeye neden olacak şey.
 
Mefharet: Övünç, övünme, kıvanç.
 
Mefkure: Ulaşılmak istenilen en yüce amaç, ülkü, ideal
 
Mefküre: Ülkü, ideal.
 
Meftune: Gönül vermiş, tutkulu, tutkun.
 
Mehcure: Uzaklık. ayrılık, 2.-Bir kenara bırakılma.
 
Mehin: Dişi at. kısrak.
 
Memduha: Övülmüş, yüceltilmiş. 2. Övgüye değer.
 
Memnune: Sevilmiş, sevinçli.
 
Mena: Sansikritçe bir isimdir. Bilgili demektir.
 
Menal: Yetiştirme, nâil olma, kavuşma. Osmanlıcadır.. Ele geçirilen, sahip olunan şeye denir.
 
Menekşe: Mor renkli bir kır çiçeği.
 
Menesa: Hz. Yusuf’un kızı.
 
Meneviş: Renk dalgalanmaları.
 
Menevşe: Kokulu çiçekler açan bir bitki.
 
Mensure: Saçılmış, serpilmiş.
 
Menşure: Yayınlanmış, dağıtılmış.
 
Menzure: Adanmış, adak olarak belirtilmiş.
 
Meral: Meral (Maral) Dişi geyik
 
Meram: Arzu, istek, niyet demektir.
 
Mesture: Örtülü. 2. Gizli saklı. 3. Namuslu, açık gezmeyen kadın.
 
Mesube: Hayırlı ve yararlı bir işe karşı Tanrı’nın armağanı.
 
Mesudane: Mutlu olanlar gibi, mutlulukla.
 
Mesude: Bahtiyar, mutlu.
 
Meşakkat: Güçlük, sıkıntı, zorluk. 2. Eziyetli, zahmetli iş. .
 
Meşale: Ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek.
 
Meşine: Ela, ela gözlü
 
Meşk: Yazı örneği. 2. Yazı ve müzikte alıştırma, uygulama
 
Meşkure: Beğenilmiş, övgüye değer, teşekkür edilecek değerde.
 
Metanet: Dayanıklı, sağlam olma.
 
Metik: Küçük çiçeklerin goncası.
 
Meva: Sığınılacak yer, yurt, mesken. Cennette bir mekan adıdır.
 
Mevcude: Mevcut olarak, kendisiyle birlikte.
 
Mevhibe: Tanrı vergisi, bağış.
 
Meviza: Osmanlıcadır; öğüt, nasihat demektir.
 
Mevlide: Doğma, dünyaya gelme. 2. Doğum yeri. 3. Doğum zamanı, tarihi.
 
Mevlüde: Yeni doğmuş çocuk.
 
Mevsim: Yılın dört bölümünden biri.
 
Mevzune: Biçimli, düzgün. 2. Düzenli, vezinli, ölçülü.
 
Meygün: Şarap renginde, şaraba benzer.
 
Meyil: Bir yana eğilmiş olma, eğilim. 2. Sevgi duyma, sevip tutulma.
 
Meyra: Parıldayan Işık
 
Meyyal: Meyleden, aşırı istekli
 
Meyyit/Meyyite: Çok zayıf.
 
Meziyet: Bir kişiyi benzerlerinden üstün gösteren nitelik. Beceri
 
Mısra: Şiirin bir satırı
 
Mia: Parlayan, parıldayan, parlak.
 
Mihman: Konuk, misafir.
 
Mihra: Bir kuyruklu yıldız adı.
 
Mihrace: Hindistan’da prenseslere verilen unvan.
 
Mihranur: Sevgi güneşi, ışık.
 
Mihrap: Umut bağlanan yer.
 
Mihri: Güneşle ilgili
 
Mihriban: Güleç, yumuşak huylu
 
Mihrican: Sonbahar.
 
Mihrigül: Güler yüzlü, dost, sevecen, güzel
 
Mihrimah: Güneş ile ay.
 
Mihrimah/ Mihrümah: Güneş ve ay.
 
Mihrinaz: Çok nazlı
 
Mihrinisa: Güler yüzlü, faziletli kadın.
 
Mihrinur: Güldüğünde ışıklar saçan
 
Mihrişah: Şahların güneşi demektir.
 
Mihrişan: Şanlı, şöhretli, güleryüzlü dost.
 
Mihrişen: Şen, şakrak, güleryüzlü.
 
Mihriye: Güneşle ilgili.
 
Mila: Rusça kökenlidir; canım benim, bitanem anlamındadır.
 
Mileb: Diren, direngen.
 
Milena: Sevilen kız, sevgili.
 
Mimoza: Güzel bir çiçek
 
Mina: Camın ana maddesi. 2. Liman, iskele. 3. Gökyüzü.
 
Mine: 1. Maden ve çini üzerine vurulan camı andırır cila. 2. Dişlerin üzerindeki ince ve parlak tabaka. 3. İnce ve parlak nakış.
 
Minel: Cennetteki inci tanesi.
 
Minen: Minnet etmek demektir.
 
Minnet: Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu; 2. Bir iyiliğe karşı teşekkür etme, memnuniyet duyma.
 
Mintaha: Cennet kapısıdır.
 
Mira: Eski Likya kentlerinden birinin adı. Bir kuyruklu yıldız adıdır. Ayrıca İspanyolca’da da “bak” anlamındadır.
 
Miranda: Hayran edilmesi gereken
 
Mirari: İnci
 
Miray: Yılın ilk aylarında doğan / Güneş gibi ay gibi parlayan
 
Miraz: Amaç, hedef
 
Mircan: Gerçek dost olan değerli kimse / Güneş gibi aydınlık. / Canın içi… gibi farklı anlamlarına rastlıyoruz.
 
Mirden: Cennet yüzü.
 
Mirgün: Günlerin şahı padişağı.
 
Mirhan: Candan, canın içi.
 
Misal: örnek olarak alınabilen, gösterilen şey, örnek. 2. Benzer, eş gibi.
 
Mislina: Eshab’ül-Kehf’in(Yedi uyurlar) isimlerinden bir tanesi.
 
Mişvar: Huy, alışkanlık, tarz.
 
Miyase: Değerli taşlarla süslü taç.
 
Miyaser: Yarası değerli taşlarla süslü taç
 
Mizur: Munzur nehri.
 
Moral: Mor ile al, hem mor hem al renkte; moral, motivasyon gibi anlamları vardır.
 
Moran: Sis.
 
Morgül: Mor renkte gül
 
Moripek: Mor renkte ipek
 
Muaccel: Acele olunmuş, acelecilik. 2. Peşin, vadesi olmayan.
 
Muadelet: Değer bakımından eşit olma, eşitlik, denklem.
 
Mualla: Makam ve rütbece yüksek olan
 
Muazzez: Sevilen, aranan
 
Mucibe: kap eden, gereken.
 
Mucide: Bilinen şeylerin yardımıyla hiç bilinmeyen bir şey bulma. 2. Yeni düşünce ve anlamlar bulabilen.
 
Mucize: İnsanı şaşkınlık içinde bırakan olağanüstü olay.
 
Muhabbet: Sevgi. 2. Dostça konuşma, yarenlik, sohbet etme.
 
Muhibban: Sevenler muhabbeti olanlar. 2. Dostlar, ahbaplar. 3. Bir tarikate sevgi duyanlar, bağlı olanlar.
 
Muhibbe: Kadın dost.
 
Mücella: Parlak, cilalanmış
 
Mücevher: Değerli süs eşyası.
 
Müçteba: Seçilmiş, seçkin.
 
Müdebber: Tedbir, önlem alınmış. 2. Her şey düşünülmüş. 3. Azat olması için sahibinin ölümü koşul olarak kabul edilmiş köle.
 
Müdrike: Anlayan, kavrayan, idrak eden. 2. Yaklaşan, ulaşan.
 
Müeccel: Tecil edilmiş, sonraki bir zamana bırakılmış, ertelenmiş.
 
Müedda: Eda edilmiş, ödenmiş. 2. Anlam, kavram.
 
Müesser: Eser bırakan, eser sahibi
 
Müeyyet: Sağlamlaştırılmış, güçlendirilmiş. 2. Yardım gören.
 
Müfide: Anlatıcı, yararlı
 
Müge: İnci çiçeği
 
Mühibe: Korku ve saygı uyandıran.
 
Mühire: Aydınlatan.
 
Mühri: Güneşli.
 
Müjde: İyi haber, sevinçli haber
 
Müjdecan: İyilik haberleri getiren
 
Müjdenaz: Nazlılığıyla kendini sevdiren.
 
Müjdenur: İnsanın içini ferahlatan haber.
 
Müje: Kirpik.
 
Müjgan: Kirpik
 
Mükafat: ÖdüL. 2. Değerlendirici, sevindirici davranış.
 
Mükedder: Üzgün, acılı, üzüntülü, kederli.
 
Mükesser: Kırık, kırılmış.
 
Mükrem: İkram olunmuş, değer verilerek ağırlanmış,
 
Mükrime: İkramı bol olan
 
Müldüz: Duru, berrak su.
 
Müsemma: Adı olan, adlanmış. 2. Parası, sayısı tutarı belli. 3. Belli bir zaman süresi.
 
Müslime: Müslüman
 
Müstakbel: İleri bir tarihte beklenen, gelecek. 2. İstikbal, gelecek (zaman).
 
Müstesna: Bir bütünün veya kuralın dışında olan
 
Müşerref: Onurlandırılmış, şerefli kılınmış
 
Müteber: Geçerli, sağlam.
 
Müveddet: Sevgi, muhabbet, dostluk.
 
Müyesser: Kolayca olan, kolayca bulunan
 
Müzehher: Çiçekli
 
Müzeyyen: Süslü, süslenmiş
 
 
‘N’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Nabia: Yerden fışkırıp çıkan, akan, fırlayan
 
Nabiye: Haberci, haber veren.
 
Naciye: Kurtulmuş, selamete kavuşmuş
 
Naçari: Çaresiz, olanaksız, zor durumda kalma.
 
Nadide: Görülmemiş, görülmedik, ender bulunan
 
Nadime: Tövbe eden
 
Nadir: Seyrek, az bulunur.
 
Nadire: Az bulunur, seyrek, ender bulunan
 
Nadiye: Seslenen, bağıran.
 
Nafia: Bayındırlık işleri
 
Nafile: Yararsız, boşa giden, boş, işe yaramayan. 2. Fazladan kılınan namaz veya tutulan oruç.
 
Nafiye: Ortadan kaldıran kişi.
 
Namiye: Yetişen, Büyüyen, Çoğalan, Artan, Fazlalaşan, Güç Kazanma, Yetişme, Gelişme, Olma, Namlı, Ünlü, Tanınmış, Şöhretli anlamlarını taşır
 
Nargül: Kırmızı gül, gül gibi güzel olan
 
Narin: İnce yapılı, zarif
 
Nariye: Cehennemle ilgili. 2. Cin peri.
 
Nas: Yardım eden, yardımcı. Kuran’ da bir sure ismidir. İnsan anlamına da gelir.
 
Nasibe: Birinin payına düşen şey
 
Nasiye: Altın
 
Naşide: Şiir söyleyen, şiir okuyan
 
Naşire: Dağıtan, yayan.
 
Nayad: Denizkızı
 
Naz: Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış
 
Nazan: Nazlanan, işve yapan, cilve yapan
 
Nazar: Göz değmesi, göz
 
Nazbahar: Nazlı olması güzelliğinden gelen
 
Nazcan: Nazlı dost
 
Nazdar: Nazlı. Naz yapan
 
Nazende: Nazlı, alımlı
 
Nazenin: Cilveli, nazlı
 
Nazer: Nazar
 
Nazgül: Gül kadar güzel olan, nazlı
 
Nazgüzar: Becerilerini göstermekte nazlanan
 
Nazılşah: Nazlanması gücünden kudretinden gelen.
 
Nazılyel: Usul usul esen yel.
 
Nazife: Temiz pak bayan
 
Nazik: İnce, narin, terbiyeli, saygılı, güzel zarif anlamlarını taşır
 
Nazikane: İncelikle, saygıyla, nezaketle.
 
Nazile: Yukardan aşağıya inen anlamındadır. Bir yere konan, bir yerde konaklayan
 
Nazime: Düzenleyen, tanzim eden.
 
Nazire: Örnek, karşılık
 
Nazlan: Naz yap, cilveli ol
 
Nazlı: Naz eden, cilveli, işveli
 
Nazlı(M): Naz yapan, işveli, edalı
 
Nazlıay: Ay kadar güzel olduğundan ötürü nazlı olan
 
Nazlıcan: Nazlı dost
 
Nazlıcık: Sevimli, işveli.
 
Nazlıdil: Kendini ağırdan satan.
 
Nazlıela: Ela gözlü, nazlı bakışlı.
 
Nazlıfer: Ruhunu yansıtmakta nazlanan
 
Nazlıgöz: Süzgün bakışlı.
 
Nazlıgül: Naz yapan, değer verilen sevgili
 
Nazlıgülen: Gülmekte bile nazlanan
 
Nazlıgüz: Ruhundaki hüznü yansıtmakta nazlanan.
 
Nazlıhan: Naz yapan
 
Nejan: Keskin gözlü.
 
Nejla: Kuşak, sülale
 
Nejla (Neclâ): 1. Çocuk, evlat. 2. Kuşak, soy, nesil. 3. Güzel gözlü kadın.
 
Nemika: Mehtap.
 
Nemir: Ölümsüz.
 
Nergis: Çiçekleri ayrı ayrı ya da bir kök üzerinde sarı ve beyaz renkte bir bitki
 
Nergise: Nergisle ilgili.
 
Nergisi: İnsanın aklını başından alan göz. 2. Nergis biçiminde kesilerek yapılan bir tür hamur işi.
 
Neriman: Pehlivan, yiğit
 
Neris: Gözümün bebeği gözümün içi manasına gelir.
 
Nermık: Yumuşacık.
 
Nermin: Yumuşak, nazik, ince
 
Nerwan: Silopi ovasında tarihi bir şehir.
 
Nesevi: Kadınla ilgili, kadınlık.
 
Nesibe: Temiz, soylu
 
Nesil: Aynı çağda, aynı yaşta bulunan kimselerin tümü, kuşak
 
Nesim: 1. Yumuşak esinti, yel. 2. Yumuşak huylu.
 
Nesime: Yel, hafif esinti. 2. İyi huy.
 
Nesli: Soylu
 
Nesliad: Asil isim.
 
Nesliay: Asil ay.
 
Neslican: Sevgi dolu soyu olan.
 
Neslicik: Sevimli, soylu.
 
Neslidil: Güzel sözler söyleyen.
 
Nesligül: Soyunun gülden gelmesi
 
Nesligülen: Gülen bir soydan gelen.
 
Nesligün: Özel gün.
 
Nesligüz: Güzel bir sonbahar.
 
Neslihan: Han soyundan gelen
 
Neslinaz: Nazlılığı kanından gelen
 
Neslinur: Soyu ışık saçan.
 
Neslisal: Soyuyla övünen.
 
Neslisay: Saygınlığı ve soyluluğu karakterinde barındıran.
 
Neslisel: Coşkusu soyundan gelen. .
 
Neslisen: Soylusun.
 
Nesliser: Asilliğiyle gözler önünde olan.
 
Neslises: İyi hatip.
 
Neslisev: Kendin gibi olanı sev.
 
Nesliseven: Adı gibi olanı seven.
 
Neslisever: Kendi gibi olanı sever.
 
Neslisoy: Çok asil bir soydan gelen.
 
Neslişah: Şah soyundan gelen
 
Neslişan: Geçmişinden gelen bir şöhrete sahip kişi.
 
Neslişen: şen şakrak bir soydan gelen.
 
Neslitan: Soylu güzel, asil.
 
Nesliten: Yüreğindeki soyluluğu dışına yansımış.
 
Nesliyar: Doğuştan sevecen.
 
Nesliyel: Bağra esen.
 
Nesrin: Bir tür yaban gülü
 
Nesteren: Yaban gülü. Ağustos’ta açan gül.
 
Neşe: Sevinç, gönül ferahlığı
 
Neşead: Adı gibi neşeli, şen şakrak olan.
 
Neşeay: şen şakrak, güzel.
 
Neşecan: Sevinçli
 
Neşecik: Sevimli, şen şakrak.
 
Neşegül: Sevimli güzel.
 
Neşeli: şen şakrak.
 
Neşem: Yaşamın sevimli yanlarını bulan.
 
Neşenaz: Sevimli, nazlı.
 
Neşenur: İçindeki coşkuyu dışarı saçan.
 
Neşesal: Ruh sevincini herkese yansıtan.
 
Neşesel: İçtenliğini, neşesini, coşkuyla yansıtan.
 
Neşever: Çok neşeli
 
Neşide: şiir. 2. Bir toplulukta okunmaya değer şiir. 3. Ata sözü gibi kullanılan beyit veya dize.
 
Neşire: Yayma, dağıtma, çıkartma. 2. Bir yere yazma, yazdırma. 3. Kitap, gazete bastırıp çıkartma 4. Kıyamet günü tüm insanların dirilmesi
 
Neşure: Durmaksızın yayın yapan.
 
Neşve: Keyif, neşe
 
Neşvünema: Büyüme, gelişme, yetişme.
 
Netice: Son, sonuç, bitim. 2. Öz, özet.
 
Nev: Yepyeni
 
Neva: Ses, seda, makam, ahenk, name
 
Nevade: Torun
 
Nevai: Makam, ses ve ahenkle ilgili. 2. Nasiple ilgili.
 
Nevair: Ateşler, alevler.
 
Neval: Şans, talih
 
Nevaziş: Okşama gönül alma, iltifat etme.
 
Nevbahar: İlkbahar, ilkyaz
 
Nevber: Turfanda çıkan meyve. 2. Göğüsleri yeni çıkan kız.
 
Nevcan: Yeni doğmuş.
 
Nevcihan: Yeni yetişen
 
Neveser: Türk müziğinde bir makam ismi
 
Nevgece: Yeni yeni oluşan gece
 
Nevgül: Yani açmış gül
 
Nevhager: Ağıtçı.
 
Nevheves: Bir işe yeni başlayan. 2. Sık sık iş değiştiren.
 
Nevid: Yeni, yepyeni
 
Nevide: Müjde, sevinçli haber.
 
Nevin: Yeni, çok yeni
 
Nevir: Parlaklık, ışıldama. 2. Ağaç çiçeği.
 
Nevmide: Umutsuzluk.
 
Nevnihal: Taze fidan
 
Nevra: Işıklı parlak, çiçek
 
Nevrazin: Bahar çiçeği.
 
Nevres: Yeni yetişen
 
Nevreste: Yeni yetişen, yeni oluşmuş.
 
 
Nigar: Resim, resim gibi güzel
 
Nihade: Koymuş, koyulmuş.
 
Nihai: Fidan, taze sürgün.
 
Nihal: İnce ve düzgün vücutlu, fidan gibi
 
Nihan: Gizli, saklanmış, görünmeyen, sır, giz
 
Nihavent: Türk müziğinin en eski makamlarından biri.
 
Nihle: Allah’ın emaneti
 
Nil: Afrika kıtasında bir nehir
 
Nilay: Işıklı mavi ve lacivert
 
Nilberk: Parıltı, ışık.
 
Nilda: “Mucize” cennet kapısındaki meleklerden biridir.
 
Nilgün: Mavi renkte, çivit rengi
 
Nilhan: Nil havzası hanlarından.
 
Nili: Çivit mavisi.
 
Nilsu: Su gibi ışıltılı, değerli.
 
Nilüfer: Geniş yapraklı, durgun sularda yetişen bir su bitkisi
 
Nimet: İyilik, iyi bir yaşantı için gerekli şeyler
 
Nira: Ancak rüyada karşılaşılabilen nadide güzel
 
Niran: Nurlar, aydınlıklar, ışıklar – Ateşler – Cehennem
 
Nirwana: Zerdüşt dininde Arafat. 2. Meydan.
 
Nisa: Kadındemektir. Kuran’ da bir sure adıdır.
 
Nisan: Yılın dördüncü ayı
 
Nisanur: Aydınlık kadın
 
Nisvan: Kadınlar.
 
Nisyan: Unutma, hatırdan çıkartma. 2. Unutulma.
 
Nişan: Nisan ayı.
 
Niyet: Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat.
 
Nudem: Pişman olma, pişmanlık
 
Nupelda: Yeni açılmış tomurcuk
 
Nur: Işık, aydınlık
 
Nural: Kutsal ışık
 
Nurâlem: Evreni, âlemi aydınlatan ışık.
 
Nuran: Işıklı, nurlu, aydın
 
Nurhayal: Hayallerdeki ışık.
 
Nurhayat: Aydınlık, parlak, hayat
 
Nurhilal: Işık saçan hilal.
 
Nurışık: Pırıl pırıl parlayan ışık, aydınlık ışık
 
Nurinisa: Nurlu kadın.
 
Nuriş: “Nuriye” isminin kısaltılarak söylenen bir biçimi.
 
Nuriye: Işıklı, ışıktan gelme
 
Nurkadın: Aydın, parlak kadın.
 
Nurkan: Kanı ışıklı olan
 
Nurlu: Aydınlı, ışıklı, parlak. 2. Saygı uyandıran, temiz.
 
Nurmelek: Melek gibi saf ve temiz güzel
 
Nurnigar: Güzelliğiyle göz kamaştıran sevgili.
 
Nurnigâr: Işıklı, aydınlık sevgili.
 
Nurol: Işık saç, ışık ol, nur gibi, gökkuşağı gibi güzel ol
 
Nuröz: Işıklı öz, aydınlık öz, özü kendisi aydınlık kimse
 
Nurper: Işıklı kanat
 
Nurperi: Işıktan yapılmış ve peri kadar güzel; güzel ışıklı peri
 
Nursabah: Işıklı, aydınlık sabah.
 
Nursaç: Işık dağıt, ışık saç
 
Nursal: Işıksal ışıkla ilgili
 
Nursan: Işık veren ad, ışık saçan san, ışıklı san, ışıktan yapılmış ad
 
Nursay: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında
 
Nurseda: Aydınlık ses
 
Nursel: Sel gibi ışık
 
Nurselen: Aydınlık müjde.
 
Nüdema: Arkadaşlar.
 
Nüjen: Modern.
 
Nüket: Zarif söz, nükte
 
Nükhet: Güzel ve hoş kokulu
 
Nükte: Şaka
 
Nümune: örnek.
 
Nüshet: Sevinç, eğlence, neşe.
 
Nüvide: Müjde.
 
Nüvişte: Yazılmış şey, mektup.
 
Nüzhet: Sevinç, eğlence.
 
 
‘O’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Oba: Yurt, mesken
 
Ocan: Sevilen kişi
 
Odana: Kırgız ve Kaşgar Türkleri’nde dişi peri
 
Oder: Ateş gibi canlı, hareketli
 
Odgül: Ateş gülü
 
Odil: O tatlı dil
 
Oflaz: 1. Eksiksiz, tam. 2. Yakışıklı, hoş görünen. 3. Eflatun renkli.
 
Ogül: Gül gibi güzel.
 
Oksal: Oka ilişkin
 
Oksu: Hızlı akan su
 
Okşan: Hep sevilen, beğenilen ol
 
Okyanus: Ana karaları birbirinden ayıran büyük deniz
 
Olca: Savaşta ele geçirilen mal
 
Olcay: Mutlu, ongun, şans, talih
 
Olça: Savaşta düşmandan ele geçen ganimet
 
Olgaç: Bilgi ve görgüde olgunlaşan
 
Olgun: Bilgi ve görgü bakımından zengin kimse.
 
Olgunsu: İçimi güzel, iyi su.
 
Olsar: İsim yap, adın duyulsun.
 
Oluş: Olma işi, olma biçimi var oluş
 
Omay: Gözde, sevilen, beğenilen
 
Onat: Güzel, düzgün, doğru, uygun, namuslu.
 
Ongar: Kurtuluş
 
Ongu: Sağlık, mutluluk
 
Ongül: Ön ayak olmak
 
Opal: Değerli bir taş
 
Oray: Ateş gibi kızıl renkte ay
 
Orgül: Ateş kırmızısı
 
Orkide: Değerli bir çiçek
 
Ortanca: Gölgelik yerde yetiştirilen bir süs bitkisi, yaş bakımından üç kardeşin büyüğü ile küçüğü arasında bulunan
 
Orun: 1. Makam, öenmli yer. 2. Gizemli, gizli.
 
Oskay: Neşesi eksik olmayan
 
Otacı: Hekim, doktor.
 
Otay: Alev kızıllığında ay.
 
Oval: Yuvarlak, yumurta biçiminde olan, yan yuvarlak.
 
Oya: İğne, firkete, tığ, ya da mekikle yapılan, ibrişimden önce dantel oya gibi güzel olan
 
Oyacan: Nazlı ve kibar
 
Oyacık: Sevimli zarif kişi.
 
Oyaçiçek: İnce, kibar, nazik kız.
 
Oyalı: İnce nazikçe, güzelce.
 
Oyalıgül: Er ince ayrıntısına kadar çok güzel olan.
 
Oylum: Derinlik, bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, kıvrım, bukle
 
Oysu: İnce akan su, derecik
 
Oytun: Beğenilen yer, güzel yer
 
Ozangül: İnsanı şair yapan, gül gibi güzel
 
‘Ö’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Öbek: Tomurcuk, aynı türden şeylerin oluşturduğu yığın küme
 
Ödül: Armağan
 
Öfke: ötüşen, şen, şakrak.
 
Öget: İyi, uygun, güzel
 
Öğe: Öke
 
Öğet: İyi, uygun, güzel
 
Öğün: Güzelliğinle, herşeyinle, övün, kendini öv
 
Öğüt: Tavsiye
 
Ökmen: Akıllı zeki, bilgili.
 
Ömrüm: Ömür anlamı taşıyan, ömrün sahibi
 
Ömür: Yaşama süresi, hayat
 
Ömürlü: Uzun yaşayan, uzun ömürlü.
 
Önay: Ay’ın ilk günlerindeki hali, hilal
 
Önem: Mühim olan, gerekli olan.
 
Öney: Önde giden, ileri giden, önde olan
 
Öngül: (ilk çocuk için) ilk gül, önde gelen gül, önde gelen
 
Öniz: (ilk çocuk için) ilk iz, önceki iz
 
Önnur: İlk çocuğa verilen bir ad.
 
Ören: Eski yapı ya da kent kalıntısı
 
Örengül: Örende yetişen bir tür gül, ak gül, yaban gülü
 
Örfiye: Gelenek ve görenekle ilgili örfle ilgili.
 
Örge: Süs, motif
 
Örgen: Urgan, ince hat, ip.
 
Özbaşak: Başak gibi güzel olan.
 
Özben: Bireyin kendi varlığı, gerçek ben anlamında
 
Özbil: Özünü bil; ayrıntıyı değil öz” olanı bil, özü bil
 
Özbilek: Özünü bilen, öz bilgili
 
Özcanan: Değer verilen sevgili.
 
Özde: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
 
Özdel: Hediye, armağan.
 
Özden: Kişinin kendi içinden, özünden, candan olan
 
Özder: Kısa, öz şeyler
 
Özderen: Öz derleyen
 
Özdeş: Birbirine benzeyen, eşit nitelikli, özce eş
 
Özen: Büyük hassasiyet göstermek
 
Özenay: Ay gibi çok güzel
 
Özengül: Özenerek yetiştirilmiş gül özen gülü, istek gülü
 
Özenir: Bir şeye özenen bir şeyi titizlikle, özenle yapan, özenen
 
Özenli: Kendisine özen gösteren kimse.
 
Özenmiş: Özenerek yaratmış
 
Özer: Yiğit, doğru kimse.
 
Özey: Aydın kişilik
 
Özge: Başka, özel. El, yabancı.
 
Özgecan: Cana can katan
 
Özgen: Başına buyruk, rahat
 
Özgönül: Özden ve gönülden
 
Özgü: Özellikle birine ya da bir şeye ait, mahsus olan
 
Özgül: Gerçek gül, benim gülüm anlamında
 
Özgülay: Özelliği, özgülüğü olan ay; özü, kendisi güle benzeyen ay
 
Özgülüm: Benim kendi gülüm
 
Özgün: 1. Nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan. 2. Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan.
 
Özgünel: Benzeri olmayan el, çok güzel el, eli çok güzel olan kimse
 
Özgüneş: Sıcak kanlı olan.
 
Özgüney: Kendisine has nitelikleri olan güzel.
 
Özgür: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür
 
Özil: Özü yabancı olmayan, kendi ilimiz
 
Özipek: Özü ipekten
 
Öziş: Gerçektem eş olan kimse.
 
Özkut: Özünde kutsallığı barındıran.
 
Özlem: Hasret, bir şeye karşı veya bir kişiye duyulan kavuşma isteği
 
Özlen: Hasret çekilen, özlenen
 
Özlenen: Özlem duyulan, kavuşma isteği uyandıran görme isteği uyandıran, hasreti çekilen
 
Özler: Kavuşma isteği çeken
 
Özleyiş: Özlem duygusu, hasret çekme.
 
Öznil: Nil nehri gibi verimli.
 
Öznur: Gerçek ışık, ışığı özlü olan
 
Özperi: Peri kadar güzel
 
Özpetek: Gerçek petek
 
Özpınar: Gerçek pınar, gerçek kaynak
 
Özsel: Öze bağlı, özle ilgili
 
Özselen: Öz ses, öz bilgi, gerçek bolluk
 
Özsev: İçten gelen sevgi
 
Özsevi: İçtenlikle seven.
 
Özsu: Besleyici su, bitkilerin dokularında bulunan su
 
Özşah: Güçlü kişilik
 
Özten: Güzel tenli
 
Öztün: Sağlam, sağlıklı kişiliği olan
 
Özüm: Kardeş gibi görülüp, sevilen
 
Özün: Hakkıyla kazanılmış ün
 
Özveri: Kendinden bir şeyler verme işi, bir amaç uğruna kendi yararından vazgeçme
 
 
‘P’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Pakize: Temiz, lekesiz, halis, saf
 
Paksu: Su gibi temiz ve saf olan kimse.
 
Paksüt: Süt gibi temiz bir karakteri olan.
 
Pamira: Orta Asya’da bir yayla adı
 
Pamuk: Uysal, yumuşak kişi
 
Papatya: Bir kır çiçeği; sarı ve beyaz
 
Parçe: Parça, bir bütünden ayrılmış küçük bölümler.
 
Parla: (Parla-maktan buyruk) ışık saç, tutuşup alev çıkar
 
Parlak: Parlayan, ışıldayan. 2. Temiz ve ışıklı. 3. Göze çarpacak kadar başarılı olan.
 
Parlanur: Nur gibi parla, ışık saç
 
Parlar: Işıldar, ışık saçan
 
Payam: Badem.
 
Payan: 1. Son, nihayet. 2. Uç, kenar.
 
Paye: 1. Aşama, rütbe, derece. 2. Basamak, merdiven basamağı. 3. İkizlerin b
 
Payende: Kararlı, temelli
 
Payidar: 1. Saygın, rütbeli. 2. Kalıcı.
 
Payiz: Güz, sonbahar.
 
Peçen: Çayır, çimen
 
Pek: 1. Sert, katı. 2. Sağlam, dayanıklı. 3. Hızlı.
 
Pekak: Çok temiz, çok ak.
 
Pekay: Ay gibi güzel
 
Pekbal: Çok tatlı, çok sevimli.
 
Pekdeğer: Çok değerli, çok kıymetli.
 
Pekkan: Sağlam, temiz soydan gelen.
 
Peköz: Sağlam öz, özü sağlam kimse
 
Peksu: Çok saf ve temiz.
 
Pekşen: Çok neşeli, çok sevinçli
 
Pelin: Sağlık için kullanılan bitki, pelin otu
 
Pelinsu: Pelin + Su isimlerinin birleşimi
 
Pelit: Meşe ağacı ve yemişi
 
Pelşin: Yeşil yaprak
 
Pembe: Kırmızı beyaz renklerin karışımı
 
Pembegül: Pembe renkli gül gibi olan
 
Pembenaz: Nazlı güzel
 
Pembenur: Pembe renkli ışık saçan.
 
Pera: Beyoğlu’nun eski adı.
 
Perçem: Kahkül
 
Peren: Yaprakları gri yeşil ve tüylü, çoban yastığı da denilen bir bitki
 
Perestide: Sevgili, sevilen, canan.
 
Peri: Düşsel bir varlık, bir tür enerji varlığı
 
Perican: İçtenliğiyle güzelleşen kadın
 
Periçehre: Peri yüzlü, peri kadar güzel.
 
Peride: Uçmuş, soluk, solmuş.
 
Perihan: Periler perisi, çok güzel
 
Perik: Kuş tüyü.
 
Perin: Gönül tokluğu
 
Perinaz: Çok güzel olmasından ötürü nazlanan
 
Perinisa: Kadınların en güzeli.
 
Perinişan: Peri gibi, periye benzeyen.
 
Perinur: Peri gibi güzelliğiyle göz kamaştıran.
 
Peripeyker: Peri gibi güzel yüzlü.
 
Periru: Peri yüzlü, çok güzel.
 
Perisu: Peri kadar güzel ve su kadar saf olan
 
Periveş: Peri gibi çok güzel.
 
Periyar: Peri kadar güzel sevgili.
 
Perizat: Peri çocuğu, çok çok güzel
 
Perize: Kırmızı altın.
 
Permun: Bezek, süs.
 
Perran: Uçan, uçucu
 
Pıtırca: Koyu pembe renkli bir bahar çiçeği.
 
Pıtırcık: Koyu pembe renkli bahar çiçeği
 
Pıtrak: 1. Dikenli tohumu insanların giysilerine, hayvanların tüylerine yapışa
 
Pinhan: Gizli, saklı
 
Piran: Yaşlılar, ulu erenler, ermişler.
 
Piraye: Süs, bezek
 
Piroze: Güvercine benzer bir kuş türü.
 
Piruze: Mavi renkli ve değerli bir süs taşı
 
Piyale: Kadeh, şarap bardağı
 
Polen: Çiçek tozu
 
Prenses: Hükümdar kızı
 
Pullu: 1. Pulla işlenmiş, pulla süslenmiş. 2. Süslü, bezenmiş.
 
Punar: Pınar
 
Pürahenk: Çok uyumlu.
 
Pürçek: Bitkilerin saçaklı kökü ya da püskülleri; şakaklardan sarkan saç, zülüf, perçem
 
Püren: Bir çeşit çalı, meşe filizi
 
Pürenvar: Rengarenk, çok renkli
 
Pürfer: Çok parlak, aydınlık.
 
Pürfeyz: Bereketli
 
Pürheves: Çok hevesli, çok istekli.
 
Pürhuzur: Huzur dolu.
 
Pürlen: Nur İçinde
 
Pürşan: Çok şöhretli
 
Pürşen: Neşe dolu.
 
Pürtaravet: Taptaze.
 
Püsen: İnce ince yağan yağmur.
 
Püser: Oğul vermek.
 
Pütün: Olgun, yetkin.
 
 
‘R’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Rabia: Dördüncü
 
Rabian: Dördüncü olarak,
 
Raciye: Rica eden, yalvarıp yakaran.
 
Radife: Bir yıldızın yakınında bulunan bir başka yıldız
 
Radiye: Kabullenen, rıza gösteren. 2. Boyun eğen.
 
Rafia: Her türlü destek, ayaklık.
 
Rafiha: Bolluk içinde, rahat yaşayan.
 
Ragibe: 1. Rağbet eden, isteyen. 2. Bol hediye.
 
Rağbet: İstek, arzu. 2. Beğenme, itibar.
 
Rahel: Hz. Yusuf ve Bünyamin’in annesinin adı
 
Rahile: Sakin, rahat
 
Rahime: Acıyan, esirgeyen
 
Rahiye: Bal arısı.
 
Rahmiye: Koruyan, esirgeyen
 
Rahşan: Parlak, parlayan
 
Rahşende: Farlayan, ışıldayan
 
Raife: Acıyan, esirgeyen, merhametli.
 
Raika: Sade, saf, katıksız
 
Rakabe: Köle, cariye.
 
Rakıme: Yazan, çizen.
 
Rakibe: Herhangi bir alanda üstünlük sağlamaya çalışanlardan her biri.
 
Rakide: Durgun, sessiz, hareketsiz.
 
Rakime: Yazılan şey, mektup.
 
Rakkas: Rakseden, dans eden oynayan. 2. Sarkaç.
 
Rakkase: Geçimini dans ederek sağlayan kadın.
 
Ramina: Bir bitki
 
Ramiye: Fırlatan, atan.
 
Rana: Güzel, hoş görünen
 
Ranya: ince bakış
 
Rasiha: Sağlam, kökten güçlü, 2. Bir bilgi dalında, özellikle din bilimlerinde çok bilgisi olan.
 
Rasime: Âdet, töre, merasim, tören
 
Rasiye: Büyük dağ.
 
Raşide: Akıllı, ergin
 
 
Reyna: Bir daha, yeniden, tekrar
 
Reyya: Güzel koku.
 
Reyyan: Suya doymuş
 
Rezan: Onurlu, ağırbaşlı
 
Rezik: Gelenek, töre, yöntem.
 
Rezvan: Bağ, bağcı, üzüm.
 
Rezzan: Ağır başlı, vakur, ciddi
 
Rıfkıye: Yumuşak huylu, yavaş, ağır kimse.
 
Rızaiye: Eski Urmuye şehri.
 
Rikkat: Acıma, yumuşaklık, 2. incelik, zariflik, içlilik.
 
Rima: Dişi ceylan yavrusu / Yarık, çatlak, aralık
 
Rindan: Dünya işini hoş görenler, alçak gönüllüler, kalenderler.
 
Risale: Küçük, kısa yazılmış kitap, mektup
 
Risalet: Elçilik, peygamberlik
 
Riva: Suya doymuş, suya kanmış
 
Rojbin: 1. Gün kokusu. 2. Aydınlık veren.
 
Rojda: Gün doğumu
 
Rojin: Güneş ışığı
 
Roman: Uzun öykü, çingene
 
Ronahi: Aydınlık
 
Roni: Aydınlık, gözdeki ışık.
 
Ronyaı: şık saçan, alim, ulema
 
Rosa: Gül rengi, pembe ile kırmızı arası bir renk
 
Roza: 1. Pembe elmas. 2. Gün doğumu 3. Gül çiçek
 
Rozerin: Güneşin doğuşu, altın güneş
 
Ruhan: Güzel kokulu
 
Ruhcan: Üretken insan, hareketli, yaratıcı kişi.
 
Ruhfeza: Ruha canlılık katan.
 
Ruhinur: Yüzü nurlu,
 
Ruhişen: Şen ruhlu, neşeli, canlı kimse.
 
Ruhiye: Ruhla ilgili.
 
Rukiye: Büyüleyici, sihirli, efsun / Peygamberimizin kızlarından birinin adı
 
Ruman: Hz. Ebubekir(R.A)’ in eşi
 
Rumeysa: Küçük köpek takımyıldızında en büyük yıldızın adı / bir sahabe adı
 
Ruya: Düş, uykuda görülen şey
 
Ruziye: Gündüz, gündüze ait olan
 
Rüçhan: Üstünlük, önderlik, üstün olma
 
Rüksan: Firdevsi’nin Şahname”sinde geçen, 11. yüzyıl İran efsanevi prenses
 
Rümeysa: 1. Küçük köpek Takımyıldızında en büyük yıldızın adı / bir sahabe adı
 
Rümeysa / Rumeysa: 1.Büyük yıldız, 2. Bir sahabe adıdır
 
Rüveyda: Hoş, nazik, ince
 
Rüveyda / Ruveyde: 1.Yavaş yavaş, adım adım. 2 (Arapça kökenli)Hoş, ince, nazik,
 
Rüveyha: İncelik, zariflik.
 
Rüvide: Yavaş yavaş, adım adım. – bk. Rüveyda
 
Rüya: Düş / Uyku anında bilinçaltında oluşan kurgular
 
Rüyahan: Bütün rüyaların yücesi
 
Rüyet: Görme.Kalp gözüyle görme
 
Rüzgar: 1. Zaman, devir. 2. Dünya. 3. Yel.
 
 
‘S’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Saadet: Mutluluk, sevinçli olma
 
Saba: Hafif bir rüzgar
 
Sabacan: Tatlı dost
 
Sabagül: Şirin güzel.
 
Sabah: Güneşin doğması ile başlayan zaman bölümü
 
Sabahat: Güzellik, yüz güzelliği
 
Sabahat / Sebahat: Güzellik
 
Sabahnur: Sabah ışığı, günü aydınlatan
 
Sabanaz: Sevimli, nazlı.
 
Sabanur: Işık saçan.
 
Sabıka: Parlak, ışıklı.
 
Sadıka: Sadık kimse
 
Sadice: Mutlulukla ilgili.
 
Sadik: Sadık, gerçek dost. 2. Doğru sözlü.
 
Sadiye: Uğurlu, mutlulukla ilgili
 
Sadme: Çarpma, vurma, 2. Sarsıntı. 3. Hiç beklenmedik bir anda başa gelen bela
 
Sadriye: Göğüsle ilgili, göğüse ait.
 
Safder: Düşman saflarını yarıp bozan.
 
Safderun: İçi temiz ve saf olan.
 
Safdil: İçi temiz, kötülük nedir bilmeyen.
 
Safıgül: Gül gibi, katıksız, saf, duru, temiz.
 
Safican: Temiz, içten dost.
 
Safigül: Güzel ve temiz insan.
 
Safiha: Yassı ve düz olan yüz.
 
Safinaz: Nazlı, çok naz yapan
 
Safinur: Çok aydınlık, temiz kimse.
 
Safir: Mavi renkli, değerli bir taş.
 
Safire: 1. İnce, güzel ses. 2. Islık.
 
Safiye: Katıksız, katışıksız saf
 
Safiyet: Saflık, temizlik, dürüstlük.
 
Sahabet: Sahip çıkma, benimseme. 2. Koruma arka çıkma.
 
Sahara/Sahra: Çöl
 
Sahavet: El açıklığı cömertlik.
 
Sahba: Şarap.
 
Sahiba: Bir şeyi elde etmiş olan
 
Sahibe: Sahip olan
 
Sahil: Deniz ve göl kıyısı
 
Sahire: 1. Geceleri uyumayan, uykusuz. 2. Büyücü, büyüleyici güzel.
 
Sahra: Kır, ova, çöl
 
Sahranur: Çöl ışığı
 
Sahre: Kaya, kütle.
 
Sahure: Sahur vakti doğan kız çocuklarına verilen bir ad.
 
Saibe: 1. Yanlışlık yapmayan, yanlışsız, doğru. 2. Amaca, hedefe uygun. 3.
 
Saide: Mutlu, uğurlu
 
Saika: Yıldırım. 2. Sebep.
 
Saime: Oruçlu, niyetli
 
Saire: Seyreden, hareket eden, yürüyen.
 
Sakıye: İçki dağıtan kadın.
 
Saki: Kadehlere içki dolduran, dağıtan.
 
Sakibe: Su veren, su dağıtan.
 
Sakine: Durgun, hareket etmeyen, kımıldamayan, kimseyi rahatsız etmeyen
 
Salıkbike: Tavsiye edilen, beğenilen kadın.
 
Salınbike: Salınan, nazlanan kadın.
 
Saliha: Yararlı, iyi, elverişli
 
Salime: Sağlıklı, sağlam, esen. 2. Eksiksiz. 3. Korkusuz, kendinden emin.
 
Salise: Saniyeden daha küçük zaman birimi
 
Saliye: Yeni yılın gelişini kutlamak amacıyla Muharrem ayında yazılıp sunulan kaside.
 
Salkım: Üzüm gibi, bir sap üzerinde bir arada bulunan
 
Saltanat: Sultanlık, hükümdarlık.
 
Samahat: “Semahat” isminin bir başka söyleniş biçimi.
 
Samia: İşitme yetisi
 
Samiha: Cömert, eli açık.
 
Samime: Bir şeyin içi, özü, merkezi, temeli, kökü.
 
Samine: Sekizinci
 
Samire: Meyve veren, meyveli
 
Samiye: Duyan, işiten, yüce, ulu, yüksek
 
Samru: Yüksek yer, tepe, üst
 
Samur: Değerli kürkü olan bir hayvan türü
 
Samyeli: Güneyden esen sıcak rüzgar
 
Sanal: Sanlı ol, ünlen
 
Sanavber: Çamfıstığı ağacı, 2. Sevgilinin boyu posu.
 
Sanem: Çok güzel kadın, put
 
Sanemnur: Put gibi güzel ve parlak kadın.
 
Sanevber: 1. Çam fıstığı ağacı veya kozalağı. 2. Sevgilinin boyu posu.
 
Sania: İş, meşgale.
 
Saniha: Düşünmeden, kendiliğinden, doğan düşünce, fikir.
 
Saniye: Sivil rütbelerden ikincisi. 2. Dakikanın altmışta biri. 3. Fizik ve mekanikte zaman birimi.
 
Sannur: Nurlu, ışıklı, güzel olmasıyla tanınan.
 
Sara: Halis, saf, katkısız
 
Saray: Hükümdarların oturduğu büyük yapı
 
Sare: Saf, temiz, kalabalık, topluluk
 
Sarfiye: Giderle yapılan, masrafla ilgili.
 
Sargın: Albenili, çekici, büyüleyici, sevimli, güzel
 
Sayede: Bu yoldan, böylelikle.
 
Sayfiye: Yazlık, yazlık ev.
 
Saygın: Sayılan, sevilen
 
Saygül: Sayılasın ve gül gibi güzel olasın
 
Sayıl: Her zaman saygı gör
 
Sayide: Ezilmiş, yıpranmış, eskimiş.
 
Saynur: Saygınlığıyla ışık saçan.
 
Sayra: Cennette akan suyun çıkardığı ses, cıvıldaşan, ötüşen
 
Sayran: Öten, cıvıldayan, şakıyan.
 
Seba: Yedi.
 
Sebahat: Güzellik
 
Sebahet: Suda yüzme.
 
Sebiha: güzel, şirin, çekici
 
Sebile: Allah yolunda olan kadın, hayırlı kadın, cömert, iyiliksever
 
Sebir: Sabır, tahammüL.
 
Sehersoy: Güzel bir soydan gelen.
 
Sehertan: Tan ağartısı.
 
Sehhar: Büyücü. 2. Büyüleyici, büyülü gibi.
 
Sehhare: Çok güzel, büyüleyici kadın.
 
Sehker: Duygu, his.
 
Sehle: 1. Yumuşak. 2. Kolay. 3. Taze, körpe
 
Sekine: Gönül rahatlığı, kafa dinçliği, inanç. 2. Rahatlık, dinlenme. 3. Ağırbaşlılık. 4. Güvenç, güvenme.
 
Sel: Taşkın su
 
Selamet: 1. Esenlik. 2.Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde
 
Selay: Sellerin çok olduğu ay
 
Selbi: Bir kilim motifi adı
 
Selbin: Bir suyla yıkanmış temiz, berrak.
 
Selcan: Coşkulu, hareketli, taşkın hareketli.
 
Selda: Bir söğüt cinsi/ Sel, taşkın, su
 
Seldacan: Yürekten dost.
 
Seldagül: Gül kadar güzel.
 
Seldağ: Dağlardan akan sel, dağ seli
 
Selden: Selden gelen
 
Selen: Müjde
 
Selenay: Ayın müjde ile doğuşu
 
Selenge / Selenga: Türklerin ana vatanında akan önemli iki nehirden biri. (Yenisey ve Selenga)
 
Selgün: Selin oluştuğu gün, sel günü
 
Selışıl: Sel gibi akan parıltı, selin ışılı
 
Selışın: Sel gibi akan ışın
 
Seliha: Bozulmuş, soyulmuş şey.
 
Selika: Güzel konuşma ve yazma yeteneği.
 
Selile: İlk doğan kız çocuğu
 
Selime: Eksiği, kusuru olmayan doğru kişi
 
Selin: Övünç / Coşkun akan su
 
Selinay: Ay gibi parlak ve gür akan su
 
Selinti: Ufak sel
 
Selis: Bağlı, boyun eğmiş / Akıcı / kolay, yumuşak
 
Selma: Barış içinde, huzur, erinç
 
Selmin: Sermin / barış yanlısı
 
Selvet: Gönül rahatlığı.
 
Selvi: Yaz kış yeşil kalan ince uzun birağaç
 
Selvican: Selvi + Can isimlerinin birleşiminden oluşur.
 
Selvihan: Boylu poslu endamlı
 
Selvinaz: Selvi gibi nazlı; nazlı salınan
 
Sema: Gökyüzü
 
Semacan: Gökyüzü gibi temiz ve sessiz dost.
 
Semagül: Gökyüzü gibi yüksek. 2. Bir gül gibi güzelliğe sahip olan.
 
Semahan: Sema yapan. 2. Gökyüzü hükümdarı.
 
Semahat: Cömertlik, el açıklığı
 
Semanur: Nurlu gökyüzü.
 
Semen: Semizlik / yasemin çiçeği / sperma
 
Semiha: Cömert gönüllü, eli bol
 
Semin: Değerli, pahalı, semizlik
 
Semina: Hz. Adem’in 2. kızının adı. Hurma ağacını ilk diken kız
 
Semine: Değerli, pahalı. 2. Semizlik.
 
Semira: Gökteki yıldızların parlaklığı
 
Sena: Övgü / şimşek pırıltısı
 
Senahan: Öven, övücü
 
Senal: Allı güzel.
 
Senar: Seven, aşık, yar
 
Senay: Ay gibisin sen anlamında
 
Senbul: Sen ara ve bul
 
Sene: Yıl
 
Senem: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı, Arapça''da put
 
Senem / Sanem: Put, anıt / Güzel kadın
 
Sengül: Hep gül hep gülen ol, sen gülsün, gül gibi güzelsin
 
Sengün: “Sen gündüz gibi aydınlık, güneş kadar parlaksın” anlamında kullan
 
Seniha: Süs; inciler
 
Seniye: Yüksek, yüce.
 
Sennur: Güzel ve aydınlık
 
Sera: Saray / toprak
 
Seran: Işıklı, parlak
 
Serap: Güzel kadın / çöldeki göz yanılması
 
Seray: En güzel ay; baştacı edilen
 
Serazat: Serbest, hür, başıboş. 2. Rahat, derdi olmayan, huzurlu.
 
Serdil: Kalp, yürek.
 
 
Serhatı: Hatıra, anı.
 
Serim: Hoş görülü, sabırlı.
 
Serin: Ilıkla soğuk arası
 
Seringül: Hoşgörülü, sabırlı güzel.
 
Seriye: Hz. Peygamber’ in bulunmadığı küçük askeri birliklere verilen addır.
 
Serma: Kış soğuğu
 
Sermelek: Melek kadar güzel ve iyi olanların önde geleni.
 
Sermin: Güzel / Kibar
 
Sernaz: Nazlı.
 
Sernerm: Uysal, yumuşak başlı
 
Sernevaz: Baş okşayan, sevecen.
 
Sernigün: Baş aşağı, tersine dönmüş.
 
Sernur: Başı ışıklı, aydınlık kişi.
 
Serpil: Geliş, güzelleş manasında bir emir kipi
 
Serpin: Sert yelle savrulan yağmur, dolu
 
Serpuş: Başlık, başa giyilen şey.
 
Serra: Bolluk, bereket, genişlik, kolaylık
 
Sertab / Sertap: Ser +Tab Pırıltılı baş, ışıltıların başı
 
Sertap: İnatçı
 
Sertap (Sertab): İnatçı
 
Serva: Masal, söz
 
Server: Egemenlik, üstünlük.
 
Servi: Kış yaz yaprağını dökmeyen, ince uzun bir ağaç / Selbi, Selvi; uzun boylu ve güzel kadın
 
Servican: Uzun boylu arkadaş.
 
Servigül: Uzun boylu, zarif, gül güzelliğinde kız.
 
Servigüzar: Becerikli, zarif kız.
 
Servinaz: Uzun boylu, nazlı sevgili.
 
Servinisa: Zarif kadınlar.
 
Servinur: Işık saçan.
 
Servisu: Zarif ve su kadar da temiz ve berrak.
 
Sevennaz: Nazlı güzel.
 
Sevennur: Aydınlatıcı güzel.
 
Seventan: Tanvakti güzelliği.
 
Sever: Her şeyin olumlu yanını gören.
 
Severcan: Yürekten seven kimse.
 
Sevgel: Beğeniyle, sevgiyle gelen.
 
Sevgen: Sevgi dolu, sevecen, sevmeye yatkın
 
Sevgi: Aşk, sevme duygusu
 
Sevgican: Candan dost.
 
Sevgihan: Sevilen hükümdar.
 
Sevgili: Sevgi ve bağlılık duyulan. 2. Sevilen, aşık olunan kimse, dost, yar.
 
Sevgim: Benim olan sevgi, aşkım
 
Sevgin: Seven, sevgiye düşkün
 
Sevginaz: Nazlı sevgili.
 
Sevginur: Işık saçan sevgili.
 
Sevgisel: Coşkulu sevgi.
 
Sevgisun: Sevgisini gizlemeyen.
 
Seyna: Ağaç adı
 
Seyra: Güzel tesadüf, karşılaşma
 
Seyran: Gezinme. 2. Bakıp seyretme.
 
Seyyal: Akışkan, sıvı, yerinde duramayan
 
Seyyale: Akan şey, sıvı. 2. Akıntı.
 
Seyyare: Gezegen.
 
Seyyibe: Dul kadın
 
Seyyide: Saygıdeğer kadın.
 
Seza: Uygun, yaraşır, değer.
 
Sezan: Sezgili / Sez ve An kelimelerinin birleşimi ile oluşur
 
Sezay: Sez ve Ay / Güzeli sez tanı manasında
 
Sezek: Sezebilen, sezen, duyumsayan
 
Sezel: Sezgili kimse. – bk. Sezal
 
Sezen: Hisseden, sezgili
 
Sezer: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar
 
Sezgen: Sezen, sezgisi olan, sezme yeteneği olan
 
Sezgi: Aklın yardımı olmadan, gerçeğin doğrudan doğruya
 
Sezginay: Sezme yeteneği olan Ay
 
Sezil: Sezilen, hissedilen kişi
 
Sezin: Sezinleme işi, sezme
 
Seziş: Sezme yolu, sezme biçimi, sezme
 
Sezmen: Sezen kimse
 
Sıcak: Sıcakkanlı, cana yakın
 
Sıddıka: 1. Çok doğru, yalan söylemeyen. 2. Hz. Ayşe’nin lakabı. 3. Hz. Merye
 
Sıdıka: Çok içten ve doğru kimse
 
Sıdkıye: İçi, yüreği temiz, doğru kimse.
 
Sıla: 1. Kavuşma hasreti, bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşma. 2. Gurbetteki bir kimse için doğup büyüdüğü ve özlediği yer
 
Sılay: Ay özlemi
 
Sımah: Kulak. 2. Kulak deliği.
 
Sırga: Küpe.
 
Sırma: Altın yaldızlı, ya da yaldızsızince gümüş tel
 
Sırmahan: Sarı ve güzel saçlı güzel.
 
Sırriye: Sır saklamasını bilen kimse.
 
Sıtkıye: Sıdkıye
 
Sıylıkız: Sevimli, hoş kız.
 
Sibe: Yarın.
 
Sibel: Bulutla yer arasında yere düşmeyen yağmur damlası / Buğday başağı / Eski Türklerde bir tanrıça ismi
 
Sidal: Ağaç dalının gölgesi.
 
Sidelya: Cennet bahçesindeki bir çiçek ismi.
 
Sidre: 1. Cennetteki son ağaç. 2. İnsanoğlunun bilim ve sanatta ulaşabileceği son nokta. 3. Arabistan kirazı 4. Ağaca teşbih edilen, yedinci kat gökte bir makam ismi.
 
Sili: 1. Temiz, pak.2. İffetli, erdemli.
 
Sim: Parlak ve beyaz
 
Sima: Yüz, çehre, beniz / Kişi, kimse, insan
 
Simay: Gümüş ay / Yüzü güneş gibi aydınlık, parlak
 
Simayişems: Yüzü güneş gibi aydınlık olan.
 
Simber: Göğsü gümüş gibi olan.
 
Simce: Gümüş gibi parlak beyaz.
 
Simden: Gümüş gibi parınldayan.
 
Simge: Alamet, sembol, birşeyi anlatan im, imge
 
Simhan: Gümüş gibi parlak olan.
 
Simin: Gümüş gibi parlayan ışıltı
 
Simirna: İzmir''in eski adı, Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı
 
Simla: Gökteki parlak yıldız / Karlarla kaplı / Hindistan’ ın kuzeyindeki bir şehir ismi
 
Simre: Yıldız yansıması
 
Simten: Teni gümüş gibi parlak, güzel.
 
Simüzer: Altın ve gümüş gibi parlak ve değerli olan.
 
Sincan: Kırmızı renkte çiçekleri olan, çok yıllık ıtırlı bir bitki.
 
Sine: Yürek, kalp, gönül
 
Sinem: Benim tenim, benim vücudum, göğsüm
 
Sinemis: Gözümde anlamına gelir
 
Sirap: Taze, körpe, genç.
 
Siren: Üst tarafı kız, alt tarafı balık olduğuna inanılan deniz kızı.
 
Sitare: Yıldız
 
Sitem: İnsanın gücüne gidecek söz, davranış. 2. Haksızlık, eziyet 3. Bir kimseye üzüldüğünü, kırıldığını öfkelenmeden
 
Sitti: Hanım, kadın.
 
Siva: Başka, ayrı, özge…
 
Sofiyane: Kendini Tanrı’ya adamış olan.
 
Solin: Çiçekli çayır.
 
Solmaz: Güzelliğini, tazeliğini uzun süre koruyan
 
Somnur: Aydınlık, nurlu.
 
Sonat: Bir veya iki çalgı için yazılmış 3-4 bölümlü müzik eseri
 
Sukeyna: Sessiz, sakin ve ağır başlı onurlu kadın manasındadır. Hz. Hüseyin’in kızının ismidir.
 
Sukeyne: Sessiz, sakin, ağırbaşlı Hz.Hüseyin in Kızı.
 
Sulbiye: Birinin soyundan gelme, onun çocuğu olma
 
Sulhiye: Barışa özgü, barışla ilgili, barış.
 
Sultan: Hükümdar eşi, güç
 
Sumeyye: İslam’ın ilk şehidi. Ammar b. Yasir’in annesi ve ilk müslüman olan hanım sahabelerdendir.
 
Sumru: Yüksek yer, tepe, üst
 
Sun: Bir şeyi vermek, yollamak, göndermek, takdim etmek.
 
Suna: Boylu poslu endamlı / Erkek ördek
 
Sunam: Benim sülünüm, benim yaban ördeğim, benim sunam
 
Sunar: Takdim eden, saygılı.
 
Sunay: Ay’ı sun getir anlamındadır. Ay ışığı sun
 
Sungu: Bir büyüğe sunulan armağan. 2. Bir tanrıya veya tapınağa yapılan bağış.
 
Sunu: Armağan, birine sunulan şey, geline verilen armağan
 
Suphiye: Sabah vakti, şafak ile ilgili.
 
Sura: İsrafil adlı meleğin kıyamette ve yeniden dirilmede üfleyeceği borunun ismidir. / Bir tür ipekli kumaş / Bahadırlık, kahramanlık
 
Surperi: Peri güzeli
 
Surya: İlahı ışık / Sansikritçe Surya güneş demektir.
 
Suzan: Yakan, yakıcı, coşkulu, ateşli
 
Suzen: İğne. 2. İğne gözü deliği.
 
Suzende: Yakıcı.
 
Suzidil: Doğu müziği makamlarından.
 
Suzidilara: Türk klasik müziğinin III. Selim tarafından düzenlenmiş bir makamı.
 
Suzinak: Yakan, yakıcı. 2. Dokunaklı. 3. Doğu müziğinde basit bir makam.
 
Suziş: Yanma, yakma. 2. Etki yapma, dokunma. 3. Yürek yanması, derin ve büyük acı.
 
Süeda: Edalı, kutlu, uğurlu
 
Sühandan: Güzel konuşan
 
Sühendan: Güzel söz söyleyen
 
Süheyla: Güney yönünde görülen parlak yıldızlar / Yumuşak iyi huylu kadın
 
Sükun: Durgunluk, dinginlik, hareketsizlik. 2. Huzur, rahat. 3. Dinme, yarışma.
 
Sükut: Susma, konuşmama, söz söylememe, sessizlik,
 
Sülün: Uzun kuyruklu, güzel bi kuş türü
 
Sülünay: Uzun boylu, endamlı güzel.
 
Sülünbike: Uzun boylu, endamlı kadın.
 
Sümbül: Zambakgillerden süs bitkisi
 
Sümbülveş: Sümbüle benzeyen, sümbül gibi güzel.
 
Sümeray: Sümerlerin ayı
 
Sümeyra: Çağla meyvesi / Kıvrılmış yaprak
 
Sümeyra/Sümeyre: Meyve çağlası, kıvrılmış yaprak
 
Sümeyre: Meyve çağlası. 2. Yaprak kıvrımı.
 
Sümeyye: İlk Müslüman olan sahabelerden bir kadınının ismidir. İslam’ın ilk şehididir.
 
Sümre: Esmerlik, kara yağızlık
 
Sünbüle: Başak
 
Sündüs: Ham ipek, ipekli
 
Sündüz: Altın veya gümüş tellerle işlenmiş parıltılı nakışlı bir tür ipek kumaş adıdır.
 
Sürmeli: Gözleri doğuştan sürmeli kız.
 
Süsbil: Başak.
 
Süsen: Çiçekleri iri, güzel görünüşlü ve kokulu süs bitkisi
 
Süslü: Süsü olan, süslenmiş, bezenmiş.
 
Süveyda: Kalbin ortasında var kabul edilen siyah nokta. Aşkın doğduğu yerdir.
 
Süveyde: Kalbin ortasında var olduğuna inanılan siyah benek. Süveyda
 
Süzül: Bakıl, sevil, beğenilen.2. Süzgün bakışlı.
 
Süzülay: “Nazlan, süzül, nazlı nazlı salın” anlamında kullanılan bir ad.
 
 
‘Ş’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Şadan: Neşeli, sevinçli
 
Şadiye: Sevinç, neşe, mutluluk
 
Şaduman: Sevinçli, neşeli, memnun
 
Şaeste: Onurlu.
 
Şafak: Tan vakti
 
Şafaknur: Şafak aydınlığı
 
Şafir: Kır, bozkır.
 
Şafiye: Şefaat eden, birinin bağışlanması için aracılık eden.
 
Şah’Name: Şahların yaşam öyküsünü anlatan manzum eser.
 
Şahande: Dindar, mutlu, temiz kalpli
 
Şahane: Hükümdarlara yakışacak kadar güzel, eksiksiz olan.
 
Şahbanu: Hükümdar eşi, şah hanımı
 
Şahdane: Büyük inci, kenevir tohumu
 
Şaheser: Üstün ve kalıcı nitelikte olan
 
Şahide: Mezarın baş ve ayak ucuna dikilen, üzeri yazılı ve çiçekli mermer taşı
 
Şahika: Yüksek, yüce, dağın zirvesi
 
Şahizar: Zar etmekten gelir. Ağlayan, dert çeken, içli anlamındadır.
 
Şahmeran: Mitolojide başı insan, gövdesi yılan biçiminde efsanevi canavar
 
Şahmerdan: Çok ağır bir tür tokmak ya da çekiç. 2. Vurucu ağırlığı mekanik olarak yükselten ve düşüren makina.
 
Şahname: Şahların yaşam öyküsünü anlatan manzum eser
 
Şahnaz: Nazlı, çok naz yapan
 
Şahnigar: Resmedilen.
 
Şefkat: Acıyarak ve koruyarak sevme sevecenlik, sevgi duygusu.
 
Şehamet: Zeki ile aldı birleştiren.
 
Şehbal: Kuşkanadının en uzun tüyü
 
Şeher: “Seher” isminin bir söyleniş biçimi.
 
Şehime: Akıllı, kurnaz
 
Şehla: Tatlı şaşı, yarım şaşı
 
Şehnaz: Doğu müziğinde bir makam / Çoknazlı
 
Şehper: Kuş kanadının en uzun tüyü.
 
Şehrazat: 1001 gece masallarında bir masal kahramanı kadındır. Kendi kendine yaşayan özgür manasındadır.
 
Şehri: Terbiyeli, şehirli, nazik anlamlarındadır. Bir başka anlamı ise aya ait, aylıktır.
 
Şehriban: Kentin en büyüğü, vali.
 
Şehrinaz: Kentin nazlısı
 
Şehriye: Çorba yapmakta kullanılan, türlü biçimlerde kesilerek kurutulmuş buğday unu hamuru.
 
Şeker: Sevimli, cana yakın
 
Şekerpare: Çok tatlı bir kayısı çeşidi. 2. Bir çeşit hamur tatlısı. 3. Çok sevimli, cana yakın kız.
 
Şekibe: Sabır, dayanma, tahammül.
 
Şekliye: Şekilcilik. biçimsellik.
 
Şeküre: Şükreden.
 
Şelale: Büyük çağlayan, çavlan, akarsuyun yüksekten yere düştüğü bölümü
 
Şemime: Güzel kokulu şey, güzel kokan.
 
Şemin: Ahududu.
 
Şeminur: Mum ışığı, mum aydınlığı.
 
Şemsinisa: Kadınların aydınlığı
 
Şemspare: Güneş parçası, çok parlak
 
Şenahi: Zenginlik, refah.
 
Şenay: Mutlu geçen ay
 
Şenbahar: Bahar kadar güzel ve onun neşesini taşıyan.
 
Şenbul: Neşeli mutlu ol.
 
Şengil: Şen kimse, neşeli kimse, içtenlikli
 
Şengül: Neşeli ve gül gibi kimse
 
Şengün: Neşeli gün ve güneş gibi kimse
 
Şeniz: Sevinçli, mutlu iz
 
Şennaz: Hem nazlı hem de neşeli.
 
Şennur: Işık saçan, neşe saçan
 
Şensu: Mutlu ve su gibi berrak
 
Şenyurt: Neşeli, mutlu yurt
 
Şerare: Kıvılcım, ateş parçası.
 
Şerbet: Tatlı ve şirin, meyve suyu ile şekerli su karıştırılarak yapılan içecek
 
Şerefnaz: Büyük, ulu ve nazlı, edalı.
 
Şerefnur: Saygıdeğer ve nurlu insan.
 
Şeren: Güzel sözler sarf eden
 
Şerife: Şerefli, kutsal, temiz kişi
 
Şerin: Şirin, sempatik.
 
Şermegin: Utangaç, utanan, mahcup.
 
Şezre: Süs için takılan veya asılan inci ve altın.
 
Şık: Güzel, zarif, modaya uygun. 2. Modaya uygun giyinmiş olan. 3. Bir konuda seçilebilecek yolların alınabilecek kararların her biri, seçenek.
 
Şıra: Üzümden yapılan mayhoş bir içecek, sarımsı renkte.
 
Şıray: Çok aydınlık, çok ışıklı
 
Şıvan: Çoban, sığırtmaç.
 
Şifa: İyileşme, kurtulma
 
Şiir: Bir yazın türü
 
Şila: Doğuda böğürtlene verilen isim olarak geçen bir sözcüktür. Anlamı tam olarak bilinmiyor. Çizgi film kahramanlarının ismi olarak sık sık karşımıza çıkıyor.
 
Şilan: Kuşburnu, yaban gülü, dağ gülü
 
Şimal: Kuzey yönü
 
Şira: Sirius yıldızının Kuran-ı Kerim’ de geçen adıdır. Şi’ra-yı Yemen de denir o yıldıza.
 
Şirame: Buğdaygillerden bir bitki.
 
Şiraze: Düzen, nizam
 
Şirem: tatlım, bena ait şire
 
Şiren: Mitolojide, belden aşağısı kuş ya da balık, belden yukarısı kadın biçiminde tasvir edilen, deniz cini. 2. Tiz ve yüksek bir ses çıkaran uyan düdüğü; alarm, canavar düdüğü.
 
Şiret: Öğüt, nasihat.
 
Şirin: Cana yakın, sevimli
 
Şirine: Tatlılık.
 
Şişan: Güzel kokulu çiçek.
 
Şive: Naz, eda
 
Şivecan: Nazlı arkadaş, dost.
 
Şivekar: Edalı, işveli, nazlı.
 
Şivenaz: Çok nazlı
 
Şivenüma: Nazlanan, naz gösteren. 2. Türk müziğinin makamlarından biri.
 
Şiveyar: Nazlı sevgili.
 
Şivin: Eser, yapıt.
 
Şiyar: Farkında olan, uyanık.
 
Şoreş: Devrim, ihtilal.
 
Şöhret: Herkesçe tanınma durumu
 
Şölen: Bir olayı kutlamak amacıyla bir araya gelinerek yenilen yemek, ziyafet
 
Şuara: Kuran-ı Kerim’ de bir sure ismi; “şairler” manasında
 
Şule: Alev, ateş alevi
 
Şura: Konsey, danışma meclisi, kurul
 
Şuride: Karışık. 2. Tutkun, aşık, sevdalı.
 
Şüheda: Şehitler
 
Şükran: İyilik bilme, minnettarlık
 
Şükrane: İyilik bilmenin belirtisi.
 
Şükriye: Görülen iyiliğe karşı şükretmek, hoşnut olmak
 
Şükriye/Şükrüye: İyilik bilme, minnettarlıkla ilgili.
 
Şükrüye: Minnettarlık
 
Şükufe: Açmamış çiçek, tomurcuk.
 
Şüküfe: Filiz, çiçek
 
 
‘T’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Tabende: Parlayan, ışık veren.
 
Tacızer: Altın taç.
 
Taciser: Baştacı, en çok sevilen.
 
Tacizer: Altın taç.
 
Taç: Soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık.
 
Taçeser: Değerli, nitelikli yapıt.
 
Taçlan: Taç takılması, baş tacı edilmesi manasındadır.
 
Taçlı: Tacı olan.
 
Taçlıyıldız: Taç takınmış olan, saygı duyulan ünlü, tanınmış kimse.
 
Taçmin: Kraliçe
 
Taçnur: Mutluluk
 
Tadım: Tat aldığım, güzelim .
 
Taflan: Yabanmersini, kışın yapraklarını dökmeyen meyveli ağaç.
 
Tagan: Güvercin.
 
Tagangül: Güvercin gibi uçarcasına hareketli olan güzel.
 
Tahire: Gündoğusundan esen rüzgar
 
Tahsine: Beğenip alkışlama. 2. Güzelleştirme, süsleme, bezeme
 
Tahsire: Hasret bırakılma, özletme.
 
Taibe: Tövbe eden, pişmanlık duyan
 
Tamay: Dolunay, en parlak ay, çok güzel
 
Tamgül: Gül gibi güzel olan.
 
Tan: Şafak vakti
 
Tanay: Secde eden
 
Tandan: Şafakta doğan
 
Tanegül: Gül tanesi
 
Tanelgin: Tan vakti yurdundan uzak düşmüş kimse
 
Tanem: Tek olan, Benim Tanem, birtanem
 
Tangöze: Sabah aydınlığı ve kaynak
 
Tangül: Şafakta açan gül
 
Tangülü: Tangül
 
Tangüner: Sabah aydınlığı alacakaranlık
 
Tangüz: Güz mevsiminde tan vakti.
 
Tanhatun: Şafak vakti gibi parlak, güçlü kadın.
 
Tannur: Tan vakti ışığı.
 
Tansel: Aydınlığa ait, sabahla ilgili
 
Tanseli: Şafak vakti gelen sel
 
Tanses: Sesi güzel olan kimse.
 
Tansu: Şafakta parlayan su
 
Tansuğ/Tansu: Şafağın aydınlattığı su gibi parlak ve temiz olan.
 
Tanyel: Şafak rüzgârı
 
Tanyeli: Şafak vakti esen rüzgâr
 
Tanyeri: Şafağın başladığı yer
 
Tanyıldız: Güneş doğmadan önceki alaca karanlıkta ışıyan yıldız, sabah yıldızı
 
Tanzer: Sarı altın rengindeki tan.
 
Tara: Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
 
Tarçın: Kabuğu bahar olarak kullanılan bir bitki.
 
Tarımbike: Tarımla uğraşan kadın.
 
Tasvir: Tasarlama, bir şeyi sözle veya yazıyla anlatma, göz önünde canlandırma.
 
Tatlı: Şeker tadında olan. 2. İnsanı çeken, göze kulağa hoş gelen.
 
Tavge: Şelale, çağlayan.
 
Tendü: Öz, asıl
 
Tenigül: Güzel tenli olan.
 
Tennaz: Nazlı, teni güzel olan.
 
Tennur: Güzel tenli, parlak tenli; güzel
 
Tennure: Mevlevi dervişlerinin sema ayını sırasında giydikleri kendine özgü geniş etekleri olan giysi.
 
Tenperver: Yeyip içmeyi, keyfini rahatını düşünen.
 
Tenzile: İndirilen, azar azar indirme (Kur’an’ın)
 
Terbiye: Eğitim, Görgü
 
Teren: Nesteren gülü.
 
Terken: 1. Kraliçe. 2. Güzel kız. 3. Bir tür ok.
 
Terlan: Dişi şahin.
 
Teslime: Allaha teslim olan.
 
Tesnim: Cennet Suyu, Cennet Irmaklarından Biri, Hoş İçimli Su
 
Teşekkür: Yapılan bir iyiliğe karşı duyulan kıvanç ve gönül borcunu anlatma.
 
Teşrife: Onurlandırma, şereflendirme. 2. Gelmesiyle bir yeri onurlandırma.
 
Teşrinisani: Kasım ayı, yılın 11. ayı.
 
Tevfika: Uydurma, uygun duruma getirme. 2. Uzlaştırma, barıştırma. 3. Tanrı’nın yardımına kavuşma.
 
Tevger: Töre, adet, gelenek.
 
Tevhide: Bir araya getirmek
 
Tevrat: Hz. Musa’ya bildirilen Tanrı buyruklarını kapsayan, İbranilerin din kitabı.
 
Tezay: Çabuk giden ay
 
Tezer: Çabuk ve erken.
 
Tezgül: Güzelliğiyle çabuk serpilen.
 
Tezkan: Sıcakkanlı, hemen davranan
 
Teznur: İçi içine sığmayan.
 
Tezsal: Aceleciliğiyle tanınan.
 
Tıflıgül: Gül tomurcuğu.
 
Tılsım: Doğaüstü güç
 
Ticen: Taçlar
 
Tijen: Taç, taçlar
 
Tilbe: Derviş; gezgin ozan
 
Tiraje: Gök kuşağı. 2. Koni biçiminde tepe.
 
Togay: Dere kıyılarındaki sık çalılık, tokay, dolunay
 
Toköz: Gözü gönlü tok
 
Tolunbike: Ayın on dördü gibi parlak ve güzel olan kadın.
 
Tomris: İskit kraliçesi, kahraman kadın
 
Tomur: Bitkinin çiçek ya da yaprak verecek duruma gelmiş filizi, tomurcuk
 
Tomurcuk: Çiçek verecek olan gonca
 
Topay: Dolunay, ayın ondördü.
 
Topaz: Kahverengi, veya soluk sarı renkte değerli süs taşı
 
Toprak: 1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
 
Tuana: Cennet bahçesine düşen yağmur damlası
 
Tuba: Cennette olduğu söylenen ağaç
 
Tuba / Tuğba: Cennette var olduğuna inanılan ağaç
 
Tuğba: Cennette var olduğuna inanılan ağaç
 
Tuğçe: Küçük tuğ; cennetteki Tuğba ağacının dallarına verilen ad
 
Tuğsem: Baş tacı
 
Tuhfe: Armağan, hediye. 2.Yeni çıkma, hoşa giden güzel şey.
 
Tula: Çok uzun, uzun boylu.
 
Tulca: 1. Tül kadar ince. 2. Hayalden de güzel.
 
Tulen: Boyca, boyunca uzun.
 
Tulu: Doğuş, doğma (Güneş için) anlamında.
 
Tuluğ: Doğma, doğuş ile ilgili.
 
Tulü: Doğuş, dogma
 
Tunay: Ay ışığı, mehtap, aydınlık
 
Turçin: Sevinç kaynağı olan kız.
 
Turfa: Az bulunur, nadir, değerli.
 
Turhatun: Kız çocuk doğumuna son vermek için konulan bir ad.
 
Turna: Turnagillerden, Avrupa ve Kuzey Afrika''da toplu olarak yaşayan, göçebe, iri bir kuş
 
Tusem: Cennette esen ılık rüzgâr
 
Tutam: Bir desteden daha / parmak uçlarıyla alınabilen / Tutmaktan tutam
 
Tuti: 1. Papağan. 2. Konuşmayı seven, konuşkan.
 
Tutku: Bir şeye karşı duyulan aşırı istek eğilim
 
Tutkun: Gönül vermiş, bağlanmış, çok sevmiş, tutulmuş
 
Tutkunay: Çok seven ve Ay gibi güzel olan
 
Tutya: Sürme
 
Tülay: Şeffaf ve parlayan, güzel
 
Tülcan: İnce yürekli, nazenin.
 
Tülen: İlk defa çocuk sahibi olan kadın.
 
Türkü: Bir halk müziği türü
 
Tütün: İçinde nikotin olan, sigara yapılan bir bitki.
 
Tüzel: Tüzeye uygun, tüze ile ilgili
 
Tüzenur: Adaletiyle ışık saçan
 
Tüzün: Soylu, asil olan, yumuşak basil
 
 
‘U’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Ubeyde: Köle, kul
 
Ufuk: 1. Düz arazide ya da açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer. 2. Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü. 3. Çevre, dolay Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
 
Uğanbike: Güçlü, kuvvetli kadın.
 
Uğraş: Kötülük ve güçlükle mücadele.
 
Uğur: Şans, talih, baht, insana iyilik getirdiğine inanılan iyilik kaynağı
 
Uğurgül: Uğurlu gül
 
Uğurgün: Uğurlu olduğuna inanılan gün, 2. Uğurlu bir günde doğmuş olan.
 
Uğurgüz: Sonbaharın uğur getirmesi
 
Uğurnaz: Nazlı, şanslı.
 
Uğurnur: Işığıyla şans veren.
 
Uğurser: “Uğur dağıt” anlamında kullanılan bir ad.
 
Uğurşah: Uğurlu, güçlü.
 
Uğurşan: Uğurlu, şanlı, şöhretli,
 
Uğurten: Teninin güzelliğiyle uğur saçan. 2. Şanslı güzel.
 
Uhde: Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev
 
Ukde: 1. Zor ve karışık durum. 2. Bir gezegen yörüngesinin her iki ucu.
 
Ula: Birinci, şan şeref sahibi kimse
 
Ular: Erkek keklik.
 
Ulca: Savaşta ele geçirilen mal, olca
 
Ulcay: Rastlantılarla insanlara iyi ve kötü şeyler hazırladığına inanılan şey
 
Ulufer: Yüce, aydınlık, ulu ışık.
 
Ulum: Ulu, yüce olanım
 
Ulun: 1. Büyük, ulu. 2. Temrensiz ok. 3. Buğday, arpa kökü Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
 
Ulunay: Ayın yüceliği.
 
Ulviye: Yüce, yüksek, gökle ilgili
 
Ulviyet: Yücelik, ululuk, yükseklik.
 
Ulya: En yüce, en ulu, yüksek
 
Umay: Umut eden
 
Umnise: Ana kadın, kadınana.
 
Umran: Bayındırlık. 2. Uygarlık, medeniyet 3. İlerleme, mutluluk, refah.
 
Umur: Görgü, deneyim
 
Umut: 1.Ummaktan doğan, ümit edilen. 2. Ümit.
 
Unan: Sadakat, bağlılık, hak
 
Unat: Doğru yolu bulmuş.
 
Uraz: Şans, talih
 
Urçun: Kurumuş iğde dalı
 
Uruç: Yukarı çıkma yükselme
 
Urza: Hedef, amaç
 
Usare: Özsu
 
Uslu: Toplumu, çevresini rahatsız etmeyen, edepli. 2. Akıllı, zeki.
 
Usul: Belli bir sonuca erişmek için, belli bir plana göre izlenen yol.
 
Usun: Hüzün.
 
Usunbike: Hüzünlü Hanım
 
Uşi: Salkım, ahenk.
 
Utku: Pek çok emekten sonra ulaşılan mutlu sonuç
 
Utkugül: Güzel bir sonuca ulaşma
 
Uygu: Uyum, ahenk
 
Uysal: Yumuşak başlı, uyumlu
 
Uzam: Bir nesnenin uzayda kapladığı yer.
 
Uzan: Yetişen, büyüyen, gelişen.
 
Uzay: Sonsuz boşluk
 
Uzca: Yetenekli, becerikle
 
Uzel: Usta, becerikli
 
Uzlet: Tek başına yaşama
 
Uzviyet: Canlılık
 
 
''Ü’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Übeyde: Küçük köle, kölecik.
 
Übük: 1. İbibik kuşu. 2. İbik.
 
Üçgül: Yabani yonca.
 
Üftade: Düşkün, biçare aşık.
 
Üfüle: Serin, rüzgarlı, esen.
 
Ülcan: Ele avuca sığmaz, çok canlı
 
Ülez: Gün batımı.
 
Ülfer: Büyük su, ırmak anlamındadır
 
Ülfet: Alışma, kaynaşma / Dostluk, arkadaşlık
 
Ülgen: Ulu, yüce, yüksek, sağlam; iyilik tanrısı
 
Ümmügülsüm: peygamber efendimizin kızının ismi
 
Ümmühan: Hükümdar annesi
 
Ümniye: 1. Umut. 2. İstek, arzu. 3. Niyet.
 
Ümran: Mutluluk, bereket
 
Ünlem: Ses, seda, çağrı.
 
Ünlü: Ün salmış, şöhretli
 
Ünlüay: Ay gibi güzelliğiyle ünlenmiş olan.
 
Ünlücan: Dost canlısı olmasıyla bilinen.
 
Ünlügül: Güzelliğiyle ünlenmiş olan.
 
Ünlünaz: Nazlılığıyla ünlenmiş olan.
 
Ünlünur: Saçtığı iyilik ışığıyla ünlenmiş olan.
 
Ünlüşan: Şan şöhret sahibi olmuş.
 
Ünlüyar: Herkesin kendisine sevdalanmasıyla ün yapmış olan.
 
Ünsal: Herkes tarafından tanınan
 
Ünsay: “Ünlen, adın duyulsun” anlamında kullanılan bir ad.
 
Ünsel: Ünüyle şöhretiyle coşan.
 
Ünseli: Ünü sellere benzeyen
 
Ünsiye: 1. Alışmış, sokulgan. 2. Arkadaş, dost.
 
Ünsiyet: Ahbaplık, arkadaşlık, dostluk.
 
Ünzile: Gönderilmiş
 
Ürem: Faiz
 
Üvercinka: Güvercin kanadı.
 
Üzer: Üst, kaynak, faiz.
 
Üzgü: Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet
 
Üzgün: Üzülmüş, üzüntü duymuş.
 
Üzüm: Asmanın tane veya kuru olarak yenilen salkım şeklindeki meyvesi
 
 
‘V’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Vacibe: Yapılması şart olan şey
 
Vacide: Varlıklı, zengin
 
Vadi: İki dağ arasındaki geçit.
 
Vadide: Söz veren. 2. Yapacağını söyleyen. 3. Vaat de bulunan, söz veren.
 
Vaha: 1.Çölde bulunan su. 2. Nadir, az bulunur.
 
Vahibe: Hibe eden, bağışlayan
 
Vahide: Tek, BİR, yalnız
 
Vahime: Kurma, kuruntu.
 
Valide: Doğuran, 2. Anne, ana
 
Vamıka: Seven, âşık.
 
Varak: Yaprak, yazılı kağıt
 
Varide: Gelen şey, gelen evrak
 
Vasfiye: Nitelikli
 
Vasıla: Ulaşan, birleşen.
 
Vebün: Çiçek açmak.
 
Vecahet: 1. Güzel yüzlülük, gösterişlilik, güzel yüz. 2. Saygınlık.
 
Vechiye: Yüze ait, yüzle ilgili.
 
Vecibe: Ödev, boyun borcu, vazife.
 
Veciha: Güzel, hoş.
 
Vecihe: Güzel, hoş, uygun olan
 
Velide: Yeni doğmuş çocuk
 
Veliye: Ermiş, evliya kadın.
 
Vemiş: çoban yıldızı, 2. Güneş’e en yakın olan ikinci gezegen.
 
Venüs: Bir gezegen, çoban yıldızı
 
Vera: Günahtan kaçınmak
 
Verda: Gül
 
Verdinaz: Nazlanan güzel.
 
Verka: Yabani güvercin
 
Verna: Hakikat
 
Vesalet: Aracı olma, vasıta olma
 
Vesamet: Güzel yüzlü, nur yüzlü.
 
Vesile: Sebep, elverişli durum
 
Vesime: Hoş, güzel yüzlü
 
Vezime: Hediye, armağan
 
Vezin: Tartı. 2. Ölçü
 
Vezire: İradeci, kadın komutan.
 
Vicdan: İnsanın içindeki adalet dürtüsü
 
Vildan: Yeni doğmuş çocuklar / kullar, köleler
 
Vira: Durmadan, aralıksız, sürekli
 
Vuslat: Kavuşma, ulaşma, yetişme
 
Vükela: Temsilcilerden, yöneticilerden.
 
‘Y’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Yade: Hatıra
 
Yadenur: Kutsal ışık
 
Yadigâr: Anımsatan, hatırlatan kişi ya da şey
 
Yağan: Gökten dökülen
 
Yağış: Yağmur, kar, dolu gibi doğa olayı
 
Yağmanaz: Gönülleri çalan, yağma eden güzel.
 
Yağmur: Bir yağış şekli /Gökten damlalar halinde düşen su
 
Yağmurca: Dağ keçisi, bir tür geyik.
 
Yakar: Güzelliği ile yürek yakan.
 
Yakut: Bir değerli taş
 
Yalaz: Alev
 
Yalaza: Alev – Kıvılcım – Aşk ateşi
 
Yaldız: Eşyaya aytın veya gümüş görüntüsü vermek için kullanılan sıvı veya yaprak durumundaki madde, göz boyama
 
Yalınca: Sadece, çıplakça.
 
Yalıncan: İçi dışı bir olan, içten dost.
 
Yamaç: 1. Dağın veya tepenin herhangi bir yanı. 2. Karşı. 3. Yan, yakın.
 
Yankı: Eko, sesin çarpıp gelmesi
 
Yapıncak: Seyrek taneli, kırmızı benekli bir tür üzüm.
 
Yaprak: Ağaçların yeşil kısımları
 
Yaprakgül: Gül yaprağı
 
Yar: Çok sevilen, sevgili. 2. Dost, tanıdık. 3. Yardımcı.
 
Yarcan: Çok sevilen, sevgili.
 
Yârcan: Çok sevilen, sevgili.
 
Yaren: Sevgili, arkadaş
 
Yarence: Yaren gibi, yarene benzer.
 
Yârıdil: Gönül dostu, sevgili.
 
Yarıdil/Yârıdil: Gönül dostu, sevgili.
 
Yarkınbüke: Güneş aydınlığı gibi güzel.
 
Yarpuz: Çiçekleri birbirinden ayrı halka biçiminde, nane türünden, kısa saplı, az veya çok tüylü, güzel kokulu bir bitki.
 
Yasa: Kural, buyruk, düzen
 
Yasemin: Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki
 
Yasemin/Yasmin/Yasemen: Zeytingillerden beyaz sarı çiçeklihoş kokulu bir çiçek, sarmaşık türünün adıdır.
 
Yasna: Avesta''nın sureleri.
 
Yaşagül: Yaşamın boyunca gül, mutlu ol.
 
Yaşam: Hayat, doğumdan ölüme kadar geçen süre
 
Yaşıl: Yeşil.
 
Yaşın: Işık parlaklık, şimşek.
 
Yaşıyan: Işıldayan, parlayan.
 
Yaşmak: İnce yüz örtüsü, hafiflik.
 
Yaylagül: Yaylada oturan güzel.
 
Yaz: İlkbahardan sonraki mevsim, yaz-mak fiili
 
Yazel: Yaz ve el kelimelerinden türetilmiş isim
 
Yazgan: Süsleyici, sürekli yazan.
 
Yazgı: Alın yazısı, kader
 
Yazgül: Yaz gibi sıcak, gül gibi güzel.
 
Yazgülü: Yaz ve gül tamlaması, yazın açan gül
 
Yazmira: Yaz ve Mira kelimelerinden türetilmiş isim. Mira bir yıldız ismidir.
 
Yediveren: Yılda bir kaç defa çiçek açıp meyve veren bir bitki.
 
Yegah: Doğu müziğinin en eski makamlarından.
 
Yegâh: 1. Bir, tek. 2. Türk müziğinde makam adı.
 
Yegane: Biricik, tek.
 
Yegâne: Biricik, tek.
 
Yekta: Tek, eşsiz
 
Yelcan: Rüzgar gibi hızlı olan.
 
Yelda: Uzun ve kara; yılın en uzun gecesi
 
Yeler: Rüzgar gibi hızlı, aceleci.
 
Yelesen: Rüzgar gibi esen.
 
Yelin: İnek, koyun, manda gibi hayvanların memesinde süt toplanan kısmın adıdır.
 
Yeliz: Güzel, aydınlık, ferah
 
Yelkin: Hazır duruma gelmiş, ayaklanmış.
 
Yelten: Davran, teşebbüs et.
 
Yenal: Üstün gelen, zafer kazanan, muzaffer.
 
Yenigül: Yeni açmış gül kadar güzel.
 
Yenigün: Yeni başlayan gün, yeni zaman.
 
Yepelek: İnce yapılı, zarif, narin.
 
Yeşil: Genç, taze, doğa rengi, bitki rengi.
 
Yeşim: Değerli bir taş
 
Yeter: Yeterli, kafi
 
Yeterkız: Arka arkaya doğan kız çocuklarından sonra erkek çocuk olması dileğiy
 
Yezda: Zerdüştlük inancına göre iyilik tanrısının ismi
 
Yezdan: Zerdüştlerin iyilik tanrısı
 
Yılay: Yıl ve ay.
 
Yıldan: Belli bir yıl ile ilgili
 
Yıldanur: Nurlu yıl, şanslı yıl
 
Yıldıku: Yıldız.
 
Yıldız: Parlak gök cismi
 
Yıldızhan: Oğuzların Bozok kolunun inandığı üç gök tanrılarından biri
 
Yılgül: Yılın en güzel gülü.
 
Yılgün: Yıl ve gün.
 
Yılşen: Yılın en şen insanı.
 
Yipek: İpek
 
Yoldaş: Dost, aynı hedefe gidilen arkadaş.
 
Yurday: Yurda – ay
 
Yurdum: Vatanım, ülkem
 
Yurtsay: “Yurduna değer ver” anlamında kullanılan bir ad.
 
Yurtsevil: Vatanı gibi sevilmek arzusunda olan.
 
Yurtsevin: Vatanı ile sevinen
 
Yücenur: Nurlu, uğurlu kişi
 
Yüksel: Başarı kazan, yücel
 
Yükselen: Yükseklere çıkan. 2. Durmaksızın aşama gösteren.
 
Yümniye: Uğurlu, kutlu.
 
Yüsra: Sol taraf. Sol el.
 
‘Z’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
 
 
Zafire: Savaşta düşmanı yenen, muzaffer
 
Zahide: Doğruluktan ayrılmayan, dinin buyruklarını yerine getiren kimse, sofu
 
Zahire: Dış Görünüş, Dış Yüz; Parlak, Aydınlık; Coşkun, Taşkın, Coşmuş
 
Zaide: Artan, çoğalan
 
Zaika: Tat alma
 
Zakire: Zikreden, Allah’ı Anan, Zikir Ehli, Çok Dua Eden; Zikir Okuyan, Zikredici; Hatırlatan, Anımsatan, Akla Getiren
 
Zaliha: Superisi
 
Zambak: Bir çiçek adı
 
Zamire: 1. İç, iç yüz. 2. Yürek, vicdan. 3. Gönülde gizli olan sır.
 
Zana: Bilgin, bilgiç, alem.
 
Zara: Çok asil, uysal, güzel
 
Zarafet: İncelik, güzellik, zariflik
 
Zarif: Hoş, nazik, güzel görünen
 
Zarife: Nazik, kibar ve hoş tavırlı
 
Zaruret: Mecburiyet, zorunluluk
 
Zatinur: Nurlu kişi, aydınlık, özü temiz
 
Zatiye: Kişisel, kendine ait
 
Zayiçe: Yıldızların belli tarihlerdeki yerini gösteren cetvel
 
Zebercet: Zümrütten daha açık yeşil olan, zümrüt kadar değerli olmayan bir süs taşı
 
Zebur: Hazreti Davut’un kitabı.
 
Zehra: Güzel yüzlü
 
Zehre: Çiçek
 
Zekavet: Anlayış, zekilik, çabuk kavrama.
 
Zekire: Unutmayan, hafızasına güvenen.
 
Zekiye: Zeki, çabuk kavrayan
 
Zelal: Temiz, berrak
 
Zeliha: Züleyha’ nın bir farklı yazılış halidir. Su perisi, çok güzel anlamındadır.
 
Zeliş: Züleyha’ nın bir farklı yazılış halidir. Su perisi, çok güzel anlamındadır.
 
Zemzem: Kâbe çevresindeki ünlü kuyu ve bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan su
 
Zenan: Kadınlar
 
Zennan: Kadınlar
 
Zennişan: Ünlü, tanınmış kadın.
 
Zennur: Zinnur, nurlu, ışıklı
 
Zerafet: İncelik, güzellik, zariflik.
 
Zercan: Altın kalpli arkadaş
 
Zerda: Altın gibi olan kimse
 
Zerefşan: 1. Altın saçan, altın saçıcı. 2. Altın kakmalı. 3. Bir lale türü.
 
Zeren: Anlayışlı
 
Zerengil: AJaLLı kişi.
 
Zergûn: Altın renkli.
 
Zergül: Altın gül.
 
Zergün: Altın gibi güzel, değerli.
 
Zeria: Vesile, bahane, sebep, fırsat.
 
Zerile: Sarı asma kuşu.
 
Zerin: Altından ya da altına benzer olan
 
Zerka: Gök gözlü, mavi.
 
Zernişan: Kılıç, kalemtıraş gibi şeylerin üzerine kakma altınla yapılan işleme
 
Zerre: Çok ufak, çok az.
 
Zerrin: Altından yapılmış, değerli, güzel
 
Zilan: Kürtçe; yeniden doğuş anlamına gelmektedir
 
Zinet: Bezek, süs
 
Zinnur: Nurlu, ışıklı
 
Zinnure: Nurlu, ışıklı, aydınlık.
 
Zişan: Tanınmış, şanlı
 
Ziver: Süs, bezek.
 
Ziyafet: Yemekli toplantı.
 
Ziynet: Süs, süs eşyası
 
Ziyneti: Süslü.
 
Zozan: Kürtçe yayla demektir.
 
Zöhre: Zühre, çoban yıldızı
 
Zuhal: Satürn gezegeni
 
Zulal: Hafif, güzel, soğuk su
 
Zulfiyye: Saçları güzel olan
 
Zübeyde: Öz, cevher
 
Zühal: Satürn gezegeni
 
Züheyra: Küçük çiçek
 
Zülfüzar: Saçı gür, bol saçlı.
 
Zülüf: Yüzün iki yanından sarkan saç lülesi. 2. Sevgilinin saçı.
 
Zümra: Güzel, iyi ahlaklı
 
Zümran: Ahirette yeniden canlanmayı başlatan kadın
 
Zümre: Topluluk, cemaat
 
Zümrüt: Değerli bir taş