Son dönemde yaşanan uyuşmazlıkların büyük kısmı, yazılı kira sözleşmesi bulunmamasından kaynaklanıyor. Kira süresi, depozito ve ödeme koşulları gibi temel konuların yazılı şekilde kayıt altına alınmaması, kiracı ile ev sahibi arasında gerginliklere yol açabiliyor. Tülü, kira ilişkilerinde sözleşmenin yazılı yapılmasının önemine vurgu yaptı.
TAHLİYE İÇİN SADECE EVİ BOŞALTMAK YETMİYOR
Kiracının evi boşaltması tek başına yeterli olmuyor. Türk Borçlar Kanunu’na göre, kiracı kira alanını tahliye ettikten sonra anahtarı ev sahibine teslim etmekle yükümlü. Tülü, “Kiracının evi boşaltmış olması, tahliye borcunun sona erdiği anlamına gelmez. Anahtar teslim edilmediği sürece sözleşme fiilen devam ediyormuş gibi değerlendirilir ve kiracı kira bedelini ödemekle sorumlu tutulur” ifadelerini kullandı.
YARGITAY’IN EMSAL KARARI BULUNUYOR
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararlarına da değinen Tülü, mahkemenin yalnızca mülkün boşaltılmasını yeterli görmediğini aktardı. Tülü, “Anahtar teslim edilmeden, taşınmazın tahliye edildiği kabul edilmez. Bu nedenle anahtarı usulünce teslim etmeyen kiracı, kira ödemeye devam eder” şeklinde konuştu.
KİRACILARIN UYMASI GEREKEN 4 ADIM
Anahtar teslimi konusunda sıkça yapılan hataların kira davalarında belirleyici olabileceğini belirten Tülü, kiracıların şu dört adımı izlemesi gerektiğini söyledi:
Anahtarı doğrudan ev sahibine teslim etmek ve bunu belgelemek,
İcra dosyası varsa anahtarı icra dairesine teslim etmek,
Bu mümkün değilse noter aracılığıyla teslim sağlamak,
Noter seçeneği de uygun değilse, Sulh Hukuk Mahkemesi’nden tevdi mahalli tayini isteyip anahtarı oraya bırakmak.
Tülü, bu adımların atılmaması durumunda kira sözleşmesinin sürüyormuş gibi değerlendirileceğini ve kiracının kira borcu ödemeye devam etmek zorunda kalabileceğini vurguladı.