İYİ Parti li Aylin Cesur: Ülkemiz derin bir halk sağlığı sorunu ile karşı karşıya

İYİ Parti li Aylin Cesur: Ülkemiz derin bir halk sağlığı sorunu ile karşı karşıya

İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, bütçe görüşmelerinde sona gelinirken, sağlık bütçesi ve sağlık sisteminin sorunları masaya yatırdı. “Derin bir halk sağlığı sorunu yaklaşıyor.” diyerek alınması gereken önlemleri sıraladı.

GÜNBOYU-FULDEN GÜNEY

Cesur, İYİ Parti iktidarında sağlık sisteminde gerçekleştirecekleri reformları anlattı:

“ACİLEN GEREKLİ TEDBİRLER ALINMAZSA OMİCRON VARYANTI BİZİ ÇOK KÖTÜ VURACAK”

Konuşmasında koronavirüsünün Omicron varyantı konusunda uyaran Cesur, aşılama politikasındaki aksaklıklara ve tedbirlerdeki gevşekliğe dikkat çekti. Aşılama hızının diğer ülkelerde günlük 1 milyon dozken, Türkiye’de günlük 50 binlere düştüğünü ve hiç aşı olmamış hala 30 milyon vatandaşın olduğunu hatırlatan Cesur, “Gerekli tedbirler alınmazsa Omicron varyantı bizi çok kötü vuracak” diyerek hükümete acilen herkesin aşılanması için tedbir alması çağrısında bulundu.

“YETİŞMİŞ SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZ YURT DIŞINA KAÇIYOR, DOKTOR KITLIĞI GELİYOR”

Sağlık sisteminin yaşadığı bir başka sorun olarak, iktidarın sağlık çalışanlarına yönelik uyguladığı politikaları işaret eden Milletvekili Cesur, koronavirüsün meslek hastalığı sayılmamasından, sağlıkta şiddet konusuna; yetersiz ücretlerden, çok uzun çalışma saatlerine kadar sağlık çalışanlarının şikayet ettiği pek çok konuyu dile getirdi. “Yetişmiş sağlık çalışanlarımız yurt dışına kaçıyor, özel hastanelere gidiyor, üniversitelerimizde hekim yetiştirecek doktorlar azalıyor. 18 ayda 8 bin hekim istifa etti. Doktor kıtlığı geliyor.” diye uyaran Cesur, gerekli adımlar atılmazsa Türkiye’yi çok daha derin bir halk sağlığı sorununun beklediğini söyledi ve çözüm önerilerini sıraladı.

“İLAÇ VE TIBBİ EKİPMAN KRİZİ BÜYÜYOR, DEVLET YEREL ÜRETİCİYE BORCUNU ÖDEMİYOR”

Sağlık sisteminin kronik sorunlarını masaya yatıran Cesur, performans sisteminin hasta başına muayene zamanını düşürdüğünü ve israfı arttırdığını söyledi ve bu sisteme son verilmesi gerektiğini söyledi. “Yüksek tıp hizmetinin sırrı, iyi işleyen birinci basamak sağlık hizmetlerinde gizli” diyen Cesur, aile sağlığı merkezlerinin derme çatma binalarda, apartman dairelerinde bir ticarethane gibi çalışmak zorunda kaldıklarını ve yetersizlikler içinde kendi hallerine terk edildiklerini belirtti.

“ŞEHİR HASTANELERİ İÇİN BU YIL ÖDENEN MEBLAĞ YERİNE AYLIK 7000 LİRADAN 250 BİN SAĞLIK ÇALIŞANI İSTİHDAM EDİLEBİLİRDİ”

“Randevu sisteminde randevu alınamıyor, sevk sistemi tıkandı, ilçelerde uzman doktor kalmadı. 600 bine yakın atama bekleyen sağlıkçımız var. İlaç ve tıbbi ekipman kıtlığı kapıda” diyen Cesur, iktidara seslendi: “Sağlıkta devrim yapacaksanız, önce bunları düzelteceksiniz. Hasta, hastaneye ulaşamıyorsa, hastane 5 yıldız olsa ne yazar” dedi. 

13 şehir hastanesinin Sağlık Bakanlığı bütçesinin beşte birini bağladığını ve sağlık personellerini şehir hastanelerine kaydırmak için 50 hastanenin kapatıldığını söyleyen Cesur, “Biz hastaneye değil ranta karşıyız. İlk işimiz, Türk topraklarında İngiliz mahkemesini yetkili kılıp, devletimizi dövizle haraca bağlayan, sözleşmeleri gizli, her yerinden usulsüzlük akan bu rant projelerinizden arındıracağız.” dedi.

“İYİ PARTİ İKTİDARINDA SAĞLIK BÜTÇESİNİ RANTA DEĞİL, AR-GE’YE, SAĞLIK PERSONELİNE, TIBBİ CİHAZ VE EKİPMANA AYIRACAĞIZ.”

İYİ Parti iktidarında uygulamaya geçecek sağlık politikalarını işaret eden Cesur, “Biz bu bütçeyi, ranta değil, ar-ge’ye, sağlık personeline, tıbbi cihaz ve ekipmana ayıracağız.” dedi ve önceki konuşmasındaki andını yineledi:

 “Bu mesleği ne sizin ne de uluslararası sermayenin tahakkümü altında ezdirmeyeceğiz. İYİ Parti iktidarında Sağlık Bakanlığı, 1.5 milyon sağlık çalışanının bakanlığı olacak ve hep birlikte İYİ’leşeceğiz.”

İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur’un Türkiye’de Sağlık Sisteminin Sorunları ve Çözüm Önerileri üzerine bütçe konuşmasının metni:

Sayın Başkan, Sayın Bakan, Değerli Milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bütçe görüşmelerinin son konuşmalarından birini yapacağım.

İnsanlarımız mutlu, huzurlu, sağlıklı bir yaşam sürsünler diye yapıyoruz bütçeyi. Aslında her şey milletimizin iyiliği için ve aslında Cumhuriyetin kurulma sebebi de o idi:

Büyük Atatürk Cumhuriyeti kurarken hedef, Türkiye Cumhuriyeti barış içinde kalkınmasını yürütmeli ve uygar ülkelerde ne varsa, insanlar nasıl yaşıyor ise; ülkemizde de o olmalı idi.

Çocuklar okumalı, insanlar iş, güç sahibi olmalı idi ve insanlar mutlu olmalı idi.

Nereden nereye gelinmiştir-bugün gelinen yerden, ne ölçüde geri gidilmiştir? Aslında günlerdir biz size burada bunu anlatıyoruz.

Sıkıntıların bir kısmı ezelden beri olanlar. Dışardan veya içerden fark etmiyor. Ve her şeye rağmen güçlenerek gelebilmişiz. Bunu demokrasiye sımsıkı sarılarak yapabilmişiz. Bu unutulmamalıdır.

Demokrasiyi kim işletecek? Kamuoyu. Demirel’in sözüdür; Kişilerin de toplumların da hayat hakkı mücadele gücü kadardır.

Türkiye, dünyanın her yerindeki girişimcisi ve her yerde alıcı bulan ürünleri ile dünyanın önemli ekonomilerden biri idi ve kurumlarıyla hukuk devletini işletiyordu

Mevzu güven iklimi. Bu işleyen demokrasi ile mümkün ve İç barış çok önemli.

Barış, huzur ve güvenlik ise hukukun üstünlüğü ile mümkün.

Başımızı dimdik tutarak cevap verebilmemiz lazım bu soruya; bugün her şey İYİ diyebilir miyiz?

Yönetimde; ehliyet ve başarı ise hep kardeş.

Deli Petro, Paris'i ziyaretinde, Kardinal Rişliyo'nun heykeline sarılıp, "Sağ olsaydın, Rusya'yı ikiye bölerdim. Bir yarısını sana verirdim ki; bize, öbür yarısını nasıl idare edeceğimizi söyleyesin" demişti.

Gelin Anayasamızı değiştirelim. Sistemi tepeden tırnağa gözden geçirelim, düze çıkmak için Parlementer Sisteme geçmemiz şart.

Ve görüyorsunuz, işletilmeyen kurumları ile malesef işlemeyen en yüce kurumu TBMM ile bugün demokrasimiz hastanelik!

İYİ’leşmek lazım. Ama önce sağlık sistemimizi iyileştirmek lazım.

Pandeminin kalbinde mücadele veren sağlık çalışanlarımız, onların derdi her şeyin başında olmalı. Hayat onlar için normalleşmedi. Onlar koruyucu ekipmanlar içinde saatlerce sıkışık, havasız duruyorlar.

-Birinci acili bugün Türkiye’nin, Aşılama oranımızın düşüklüğü. Omicron’la yakında 5. dalga gelecek.  

Araştırmalar diyor ki; 2 doz BionTech, Omicron’a karşı %35 koruyor. 3. Hatırlatma dozu ile ancak %75’e çıkıyor.

Sinovac’ın zaten yok denecek kadar düşük. Geçen konuşmamda Sayın Bakan da burada iken, derhal İngiltere, ABD gibi, 6 ayın dolmasını beklemeden 3. doza geçelim demiştim. Sesimizi duymuşlar, teşekkür ediyorum, dün 3 ay içinde 3. dozu dün ilan ettiler.

Biz %17’deyiz sözde ama yanlış. Çünkü Sinovac olanlar da dahil.  

2 doz biontech aşı oranı hızla arttırılmalı.

Geçtiğimiz günlerde günlük aşılama 50 binlere düştü! Almanya, İngiltere günlük 1 milyon doz aşı yapıyor!

Bizde 2 doz aşı olmamış 30 milyon var! Kaç kişi kaç doz Biontech oldu hala cevap alamadık.

Ülkeler aşısızlara kısıtlama yapıyor. Bu ekonomide kapama yapamazsınız belli de; tedbirleri sıkılaştıracak mıyız? Aşılamayı hızlandıracak mıyız? Hükümeti uyarıyorum ve yüksek heyetinize sunuyorum, yapmazsak Omicron bizi çok kötü vuracak.

Bir uyarı daha; hükümetiniz sağlık çalışanlarımıza özellikle de Pandemi zamanında hiç iyi davranmadı.

-Ek ödemeler de şaka gibiydi. Bir kuru alkışla bırakmadınız sadece, bazıları pandeminin kaynağı olmakla suçladı, sivil toplum kuruluşları kapatılmakla tehdit edildi.

-524 sağlık çalışanı görev şehidi oldu ama Covid meslek hastalığı sayılmadı. İlliyet bağı istendi. İlliyet, zilliyet hesaplarınızdan bıktık, bıktı bu millet..

-Sağlıkta şiddet aldı başını gitti. Yani olayları olmadan önleyecek caydırıcı bir mekanizmamız da yok.

-2 günde 36 saat çalışanlar var. Ve 39 branşta 600 bin sağlık çalışanı, onlara en çok ihtiyaç olan zamanda atama bekliyor.

Önce 40 bin atama diye duyuruldu. Sonra öğrendik ki, 10 bini sürekli işçi. 3 gün önce öğrendik ki, atamalar 2022 Mart’a kalmış.

-Şehir hastanelerine bu yıl ödenen ile aylık 7.000 liradan, 250 bin sağlık çalışanı istihdam edebilirdiniz.

-Şiddeti bol, koşulları zor, ücreti düşük bir işte neden çalışsın hayatını da tepsiye koyup bir düşünmek lazım.

- Türkiye çok daha derin bir halk sağlığı sorunu ile karşı karşıya. Doktor kıtlığı geliyor.

Doktor, hemşire sayısında OECD ortalamasının altında ve sonuncuyuz.

Yetişmiş sağlık çalışanlarımız yurt dışına kaçıyor, özel hastanelere yöneliyor. Üniversite hastanelerinde yeni hekim yetiştirecek hekim azalıyor.

-Son 18 ayda 8 bin hekim istifa etti. TUS’a hazırlanmayı bıraktı hekim adayları, dil kursuna gidiyor.   

-Hal böyleyken; Müjde diye ilan ettiğiniz ve sisteme koyduğunuz en büyük dinamite gelelim:  

TUS’da okul puanı esas ağırlık olacakmış. Eşit şartlarda yarışılan bir bu sistem kalmıştı ve notu bol özel üniversiteleri avantajlı hale getirecek şekilde bozarsanız, yurt dışına kaçışları arttırırsınız.

-Liyakatsizliği sağlığa taşımayın değerli arkadaşlar; avuçlarınızdaki canı bu milletin.

-Yurt dışında 4000 euroyu aşan ücretler varken, bizde 400 euro ücretler ortalama

Bir de şimdi ücret nifakı sokuyorsunuz sağlıkçılarımız arasına.

-Yapılacak olan, cüzdanın bir cebine giren döner sermayesini kesip alıp, diğer cebe koymaktı ve daha da vahimi sadece bir gruba yapılacaktı yapılsaydı, bunu doktora maaş zammı diye sundunuz. Tamamına yapın dedik ve geri çektiniz. Ele yüze bulaştı.

-Sahada görev başındaki hekime, hemşireye, teknisyene gerçek bir maaş zammı ile gelin bu defa lütfen.

Hemşireye 3600 ek göstergeyi çok görmeyin, söz verdiniz ve TSK’ndeki sağlık personelini de unutmayın.

-Yani Personel bütçesini arttırmak lazım, bunu biz yapacağız.

-Atamaları da, Maaşları emeğe uygun seviyeye yükseltmek lazım, biz yapacağız.

Bakın asıl sorun sistemde:

-Biri; “ne kadar iş, o kadar para”ya dayalı performans sistemi.

Hasta başına muayene süresini, kalitesini düşüren, hasta-hekim ilişkisini bozan bir sistem bu. 5 dakikada muayene mi olur?

Hasta çözümsüz, hastane hastane geziyor. Kamuyu da zarara uğratıyor sistem. SGK’ya fatura edilecek her işlem, performans, yani para demek.

Biz bu sistemi kaldıracağız.

-Bir başkası; 1. Basamağın ihmali. Pandemi döneminde sınırlı personel ve ekipmanla büyük yük aldı aile hekimlerimiz ama kendi kaderlerine terk ettiniz.

Derme çatma binalarda, apartman dairelerinde bir ticarethane gibi çalışmak zorunda kalıyorlar. Baya özelleştirilmiş vaziyette. Bunu da biz düzelteceğiz, yüksek tıp hizmetinin sırrı, iyi işleyen 1. Basamakta gizli çünkü.

-Randevu sistemimiz sorunlu. Haftalarca randevu alamıyor, Aylarca ameliyat olamıyor hastalar.

-Aslında Türkiye’de sevk sistemi tıkanmış. Biz açacağız.

-İlçelerde uzman branş doktoru eksikliği var, bunu da düzelteceğiz.

-Sağlıkta devrim yapacaksanız bunları yapacaksınız. Hastane koridorunun genişliği de elbet önemli ama ulaşamıyorsa hasta, hastane 5 yıldız olsa ne yazar?

-Tıbbi cihaz sektörümüz sorunlu. Kura bağlı artıştan dolayı pek çok tıbbi ve ameliyat malzemesine, ilaca ulaşamıyor. Konya’da bir devlet hastanesi Pandemi’de 8 saat oksijensiz kaldı mesela. Yerel tıbbi cihaz üreticileri, devlete satış yapıyor ancak devlet borcunu ödemiyor.

-Geçen yıl ilaç şirketlerine 2.3 milyar dolar borcumuz vardı, hatırlatayım; bu bütçe teklifinin 3’te 1’i bu. Bu ne oldu öğrenemedik, ancak eczanelerimizde çok ciddi bir problem var biliyoruz, 645 ilaca ulaşılamıyor. Bir yandan ilaçlar SGK kapsamından çıkarılıyor. 52 ilaç yeni çıkarıldı.

-Diş ve ağız sağlığı da artan bir sorun. Bugün tedavi maliyeti çok arttı ve tıbbi malzemede dışa bağımlılığın ciddi etkisi var.

-Son olarak, sistem Ar-Ge ve yerli sektör odaklı değil ve borçluluğu da en çok bu arttırıyor.

Ar-Ge’ye yeteri kadar ve kalıcı yatırımları biz yapacağız ki içine soktuğunuz krizden çıkaralım sistemi. Bu saydıklarım, “Halk Sağlığı Krizi” çünkü!

-En büyük kambur da şehir hastaneleri.

Projelerin verimsizliği ayrı ama bunları rant projesi olarak birilerine yıllarca bizi borca batırarak yapmanız apayrı.  

-18 bin yataklı 13 şehir hastanesi açıldı. Devlet hastanelerindeki toplam yatağın %15’i bu. Açılırken 50 hastane var kapattığınız, yatak kapasitesi yeni gelenden bin fazla. Yani kapasiteye katkısı yok, sağlık bütçemizin 5’te 1’i bunlara bağlanmış ve İlçelerde uzman doktor bulunamıyor artık.

-Her köye ebe, sağlık ocağı, ilçeye hastane ve uzman doktordan, tepetaklak edip merkeze topluyorsunuz da bari devlet yapsa idi de tüyü bitmemiş yetimin hakkını bari sağlıkta birilerine vermese idiniz.

-Biz hastaneye değil ranta karşıyız ve Türk topraklarında İngiliz mahkemesini yetkili kılıp, devletimizi dövizle haraca bağlayan, sözleşmeleri gizli, her yerinden usulsüzlük akan bu rant projelerinizden arındıracağız ilk işimiz.

-Bu saydıklarım en temel ve kronik problemler. Bunları aşabilsek, asıl sağlık sorunlarını konuşacağız.

Sağlık problemlerinin en temelinde yoksulluk, kötü ve yetersiz beslenme, hava kirliliği, stres var.

-Kaygı İmparatorluğu haline gelen güzel ülkemin yönetimini devraldığımızda hepsini çağın gereğine taşıyacağız ve bunu Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş, devrimleri yapmış bir mesleğin onurlu sahipleri Türk Hekimleriyle ve vatanperver sağlık çalışanlarımızla yapacağız.

Biz bu bütçeyi, ranta değil, ar-ge’ye, sağlık personeline, tıbbi cihaz ve ekipmana ayıracağız.

2. Lale Devri saltanatının bu son kalıntısını da tarihin tozlu raflarına bırakacağız.

Geçen konuşmamda, bu mesleği ne sizin ne de uluslararası sermayenin tahakkümü altında ezdirmeyeceğimize and içmiştim, tekrar söylüyorum; biz bu anda bağlı kalacağız ve İYİ Parti iktidarında Sağlık Bakanlığı, 1.5 milyon sağlık çalışanının bakanlığı olacak ve hep birlikte İYİ’leşeceğiz.