Eylem Tok ve oğlunun iade kararı sonrası acılı baba konuştu
İstanbul Eyüpsultan’da 1 Mart 2024'te yaşanan feci kazada 29 yaşındaki Oğuz Murat Aci’nin ölümüne ve 5 kişinin yaralanmasına neden olduğu iddia edilen Op. Dr. Bülent Cihantimur ve Yazar Eylem Tok’un oğlu 17 yaşındaki Timur Cihantimur annesi tarafından önce Mısır’a oradan da ABD’ye kaçırılmıştı.
Türkiye’nin iade talebi üzerine geçtiğimiz haziran ayında Boston’da ABD polisi tarafından yakalanan anne oğul için Türkiye’ye iade kararı verildi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
İstanbul Eyüpsultan'da meydana gelen ölümlü ve yaralamalı trafik kazasının ardından başlatılan adli soruşturma sonrasında ülkemiz dışına çıkarak Amerika Birleşik Devletleri'ne giden ve iade talebimiz kapsamında ABD'de yakalanarak gözaltına alınan ve tutuklanan şüpheliler Eylem Tok ve Timur Cihantimur'un Massachusetts Bölge Mahkemesi tarafından ülkemize iadelerine karar verilmiştir. Adaletin tecellisi için şüphelilerin ABD'den ülkemize iadeleri hakkında gerekli girişimlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz.
"ÇOK SEVİNDİK, DÖRT GÖZLE BEKLİYORUZ"
Karara ilişkin konuşan baba Özer Aci şöyle dedi:
Bugün Eylem Tok ve çocuğun iadesiyle ilgili Adalet Bakanlığından haber aldık. Çok sevindik, iade edilecekleri kararı çıkmış, açıklanmış. Dört gözle bekliyor olacağız, sonuçta amacımıza ulaştık diyebilirim, çabanın, emeğin bir sonucu, meyvesini aldık. Bugün itibariyle 8 aydır Amerika’da hapisteler, sevinçliyiz, en azından orada serbest bırakılmadılar. Gelip Türk adaletine teslim olsunlar dedik, eli kelepçeli gelmesin dedik, onlar öyle gelmeyi tercih ettiler. Paşa gönlü bilir. Onlar zannetti ki kaçarım ABD'ye param var, izimi kaybettiririm. Vicdanı içeriden kemiriyor ve kemirmeye devam ediyor. Pırıl pırıl çocuk yetiştiriyor, şimdi tıpış tıpış Türk adaletine teslim edecek.
Özer Aci ayrıca şunları söyledi:
Beni köyde oturan, yalnız, gariban zamanla unutacak biri sandılar. Tam 1 yıl oldu. Ne oldu? Adalet Bakanlığı aradı, Türkiye’ye iade edileceklerini söyledi. Önümüzde 1-2 ay daha var. Dört gözle bekliyor olacağım, havalimanında karşılayacağım. Yüreğimize su serpildi. Hani insan düşer, yorulur bir enerjiye ihtiyacı olur ya, işte bu benim enerjim. Tam yere düşerken kalktım ayağa, mücadeleye dimdik devam ediyorum. Sizler, devletimiz, siyasiler ve Adalet Bakanımız sayesinde mücadeleye devam ediyorum. Yalnız değilim, rüzgar önümden değil arkamdan esti. Onların yaptığı yanına kâr kalmadı, kalmayacak. İnşallah Türk Adaleti örnek bir karar verir. Böyle insanlar vurup kaza yapıp kaçmazlar, kaçamazlar. Ben bu yaşta evlat kaybetmeyi hayal etmedim ama onlar da 17 yaşındaki çocuk 1 sene ABD gibi yerde hapiste kalacak diye hayal etmediler. İlahi adalet budur. Sen birine vurup öldürürsün ama o insanın da annesi, babası, evladı var. Annelik içgüdüsü yaparsın ama arabaya bindirip çocuğunu bizim çocuklarımıza da annelik yapsaydın ne olurdu? Ne kaybederdin? Bana göre diri diri kendi çocuğunu öldürdü. Bu olaya gelince yüreğimize su serpildi ama yaramız iyileşti mi? Hayır. Bu kolay bir şey değil. 1 yıl geçmesine rağmen aynı noktadayız, aynı durumdayız. Hak yerini, adalet yerini bulana kadar değişen bir şey olmayacak. Çalışacağım, çabalayacağım bunların yüreğime su serpilinceye kadar en yüksek cezaları almaları için uğraşacağım.
"MİLYON DOLARLAR HARCADILAR ELLERİNE NE GEÇTİ?"
Yalnız değilim, acımı acısı yapan binlerce yürek var. Eylem Tok'u da katil çocuğunu da hep böyle basın aracılığıyla gördük. Bir insan böyle bir kötülüğü evladına nasıl yapar? Bu nasıl bir anne ki hem benim evladıma hem kendi evladına kötülük yapıyor? Gördüğüm zaman bunu kendisine soracağım. Böyle mi annelik oluyor? Her suçlu annesi tarafından kaçırılıyor mu? Bu mu gerekiyor? Neden kaçtı bunu kendisine sormam lazım. Burada Eylem Tok'un akrabaları yok mu? Eşinden ayrılmış doktor bozuntusu aramıyor beni ama aileden de kimse aramıyor. Bizim buna ihtiyacımız yok ama devlet devletten özür diliyor. Ne oldu paraları vardı? Milyon dolarlar harcayıp oradan oraya kaçtılar. Ellerine ne geçti, sıfır. 8 aydır hapisteler. Bakan Bey ile görüştüm 2 ay daha sürecek, 10 aydır ABD gibi yerde hapisteler. Size dünyayı dar edeceğim, Fizan'a da gitseniz arkanızdan geleceğim dedim. Beni pasif sandılar. Buradan doktor beye de sesleniyorum, beni pasif sanma doktor bey. Benim senin kadar param yok ama acımı acısı sayan binlerce insan var. Ben yüzüne karşı da "Sen yanlış yapmışsın doktor bey" dedim. Bu maddiyatla maneviyatın savaşına döndü. Hala paradan bahsediyorlar. Bakalım parasının gücü nereye yetecek. Bunu zaman gösterecek. İstanbul'u bana verse oğlum geri gelecek mi? Bedel diyorsa şimdi oğluna bedel biçsin ben o parayı vereceğim.